Binlerce Kişinin Yüreği Tek Yürek Olup Beraber Attı

Furkan Nesli Dergisinin “Alparslan Kuytul Yalnız Değildir” kapak konulu 82. sayısında, "Binlerce Kişinin Yüreği Tek Yürek Olup Beraber Attı" başlıklı bir denemeye yer verildi. Yazıda, 30 Ocak'ta yapılan şafak baskınından itibaren Alparslan Kuytul Hocaefendi ile beraberinde 4 kişinin tutuklanmasına kadar yaşanan süreç duygusal bir dille ifade edildi...

Binlerce Kişinin Yüreği Tek Yürek Olup Beraber Attı
09 Mar 2018 11:08:46

Tarih 30 Ocak…

Sabahın ilk ışıklarında şok bir haber ile uyandı Furkan’ın Erleri!

Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Vakfı Merkez Binası basılmış ve sayısını bilemedikleri başka kardeşlerimiz de evlerinden şafak baskınıyla toplanmıştı. Hemen Adana Emniyeti’nin önüne gelmeye çalışan kalabalık, yoğun güvenlik tedbirlerini görünce hayretler içinde kalmıştı. Her taraf Çevik Kuvvetle doluydu.

TOMA’lar hazırlanmış belli ki çok önceden bir hazırlık yapılmıştı. Buna rağmen sabah evine baskın yiyenler hiç tereddüt etmeden emniyetin önünde toplanmaya başladı. Toplanan kalabalıktan rahatsızlık duyan emniyet güçleri dağılmalarını istediklerinde gözler, “Lütfen bizi buradan göndermeyin. Hocamızdan, arkadaşlarımızdan uzaklaştırmayın” dercesine bakıyordu. Bekleyiş devam ediyor… Dakikalar geçmek bilmiyor. Ne açlık hissediliyor ne yorgunluk ne de uykusuzluk…

Furkan’ın erleri dimdik ayakta, yaşlı gözlerle sohbetler yapılıyor, dualar ediliyor… Ellerde Kur’an-ı Kerim gece gündüz okunuyor…Sanki dünya durmuş zaman geçmek bilmiyor…

Yoldan geçenler olanları duyduğunda hayretler içinde kalıyor, şaşkınlıkla tepkiler veriyorlardı.

“Hocaefendi’yi tanıyoruz, nasıl böyle bir şey olabilir” diyenler, yardımcı olmak isteyenler, yemek getirenler, çay-kahve yapanlar, alanda kullanılmak üzere para teklif edenler, elektrik çektirenler daha neler neler… Hatırdan silinmeyecek yardım ve fedakârlık örnekleri...

Yıkılmak yok, sarsılmak yok, umutsuzluk yok ama yoğun bir HÜZÜN var… Gözler yağmur bulutları gibi ha yağdı ha yağacak…

Ümitler gelişiyor; dostluk var, kardeşlik var, fedakârlık var. Yorgunluk, uykusuzluk hatta hissedemediğimiz bir açlık var, ama asla usanmak yok! Olmadı! Soğuk hava şartları… Buz kesse de eli ayağı, kimse bulunduğu yerden ayrılmak istemiyor.

Çünkü hemen yanı başımızda, Emniyette gözaltına alınan Hocamıza yakınlık ısıtıyor yüreğimizi…

Gitmek istemiyor kimse evlerine, İhtiyaç durumunda eve gitmek gerektiğinde ise işler halledilip anında nöbet yerine dönülüyor.

Herkesin dilinden aynı sözler dökülüyor; “Evlerimizde nefes alamıyoruz; burada, Hocamıza yakın yerde olmak yetiyor bize…” Dert ortak, hüzün ortak, sevgi ortak, acı ortak, özlem ortak; daha da kemikleşti Furkan’ın erleri…

Ve o acı gün! Adliye’nin önündeyiz. Sabahın erken saatlerinde başlayan bekleyiş yoğun güvenlik tedbirleri eşliğinde devam ediyordu. İnönü Parkı kapatılmış, insanlar kaldırımlarda... Ara ara Emniyetin anons aracı sesleniyor; “yolu kapatmayın, kaldırım kapatmayın.”

Asla olay çıkarmak istemeyen ama orada beklemek için can atan kalabalık, Hocasının çıkışını gözlüyor ümitle…

Dakikalar geçiyor… Her bir dakikanın bir saat gibi geçtiği o gergin bekleyişte… Öğle oluyor, ikindi oluyor, saatler geçiyor ayakta! Gün yerini geceye bıraktı ama kimse bekleyişini bırakmadı. Yürekler yangın yeri, eller semada diller duada, Rabbi Rahim’den bekliyoruz müjdeyi…

Ama her şeye rağmen sabretmeyi de telkin ediyoruz birbirimize.

İşte o an! Karar Anı! Hocaefendi 4 arkadaşı ile birlikte tutuklandı!

Çöktü Öncü Nesil ama YIKILMADI! Yine dimdik ayakta durmayı başardı. Tahliye edilen kardeşlerimizin sevinci bile buruk karşılandı.

Bugün bize sabır düştü… Tahammül yürekleri zorladı,

Hasbunallah ve Ni’mel Vekil! Ni’mel Mevla ve Ni’mel Nasîr!

 



0 Yorum

Yorum Yaz