Çağımızın Yüz Karası; Fuhuş

Çağımızın Yüz Karası; Fuhuş
15 Mayıs 2017 11:50:11

TÜRKİYE’DE FUHUŞ ARTIYOR!

Ankara Ticaret Odası tarafından 2004 yılında hazırlanan “Hayatsız Kadınlar Dosyasına” göre, Türkiye’de vesikalı ya da gizli çalışan hayat kadın­larının sayısı 100 bine yaklaşıyordu -ki bu rakam 10 yıl sonrasında 3 kat arttı- Türkiye’deki kadın nüfusunun 35 milyon civarında olduğu hesaba ka­tıldığında, 350 kadınımızdan herbirinin fuhuş ba­tağının eşiğinde olduğu kaydediliyor. Fuhuş yapma yaşının 15-40 yaş arası olduğu, bu yaştaki kadın­ların 17 milyona yaklaştığı göz önüne alındığında da korkunç bir yüzde ile karşı karşıya kalınıyor. Üs­telik bu hesaba travestiler, transseksüeller, eşcinsel fuhuş dâhil değil.

Raporda fuhuş sektöründe bir yılda dönen pa­ranın asgari 3-4 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Bu paradan, patron, bar, pavyon, disko, gece kulüpleri, otelci, taksici, eğlence yeri sahibi gibi on binlerce insan pay alıyor. Yani fuhuştan yüzbinlerce insan maddi anlamda nasip(!)leniyor. Pasta bu kadar bü­yük olunca devreye fuhuş mafyası giriyor. Fuhuş mafyası, küçük kız çocuklarını kaçırmaktan tutun da zorla fuhuş yaptırmaya kadar her yola başvuru­yor. Raporda, 18 yaşından küçük hayat kadınları­nın “çocuk hayat kadını” sınıfına girdiği belirtiliyor. 2000 yılında Türkiye’de yapılan 1. Çocuk Kurulta­yı’nda çocuk fuhuşu olayının korkutucu boyutlara geldiği kaydedilerek, ülkemizde fuhuş yapanların yaşının 15’e kadar düştüğü, bazı araştırmacılara göre ise bu yaşın 12’ye kadar indiğine vurgu ya­pılmıştı. 2000 yılında, yalnızca İstanbul’da çocuk hayat kadınları sayısı 500 olarak belirtilmesine rağmen resmi olmayan rakamların bu sayının çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

Bu kadınların yüzde 30’u kocası, yüzde 10’u baba, anne, ağabey gibi diğer yakınları, yüzde 3-4’ü de beraber oldukları erkekler tarafından satılıyor. Para karşılığı cinsel ilişkiye girenlerin yüzde 63,4’ü resmi, yüzde 12,2’si ise imam nikâhlı olarak evli kadınlardan oluşuyor. Fuhuşa yol açan nedenlerin başında yoksulluk birinci sırada geliyor. Sektör­de sadece Türkler çalışmıyor. Büyük bölümü Uk­rayna, Moldova, Gürcistan, Azerbaycan ve Beyaz Rusya’dan ülkemize çalışmak üzere gelen binlerce yabancı uyruklu hayat kadını gece kulüplerinde, sokak başlarında, kadın satıcılarının iki dudağı ara­sında ekmek parası adına kendini pazarlıyor. 1

Türkiye’de hızla artan bozulmalar nedeniyle suç oranlarında da önemli artışlar gözlendi. Bununla birlikte 13 yıllık süreçte boşanmalar yüzde 37, fuhuş yüzde 790, adam öldürme yüzde 261, ço­cukların cinsel istismarı yüzde 434, uyuşturu­cu bağımlılığı yüzde 678 ve cinsel taciz yüzde 449 arttı.

Türkiye’de resmi olarak 15.000 vesikalı hayat kadını bulunuyor. Hukuki sıkıntı çıkmaması için de binlercesi vesikasız kaçak yollarla çalıştırılmak­ta. ŞEFKAT-DER Genel Başkanı Hayrettin Bulan, 60.000 kadının da vesika almak için sırada bekle­diğini söyledi ve “Bu 60.000 rakamı, her yıl sektö­re 5-6 bin kişinin dâhil olduğu sonucundan yola çıkılarak söylenmiş bir rakamdır” açıklamasında bulundu.

1926’DAN BERİ ZİNA SUÇTU AMA...

26 Eylül 2004’te Meclis’te kabul edilen, 1 Hazi­ran 2005’te yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. maddesine göre Türkiye’de ‘fu­huş’ yasal hale getirildi! Söz konusu maddede sa­dece fuhşa teşvik eden ve yolunu kolaylaştırana iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası uygulanıyor. 1926 tarihli eski Türk Ceza Kanunu’nun 440. mad­desi kadınlar, 441. maddesi de erkekler için zina suçunu düzenliyordu. Türk Ceza Kanunu’nun 440, 441, 442, 443 numaralı zinayı düzenleyen mad­deleri 2005 yılında yani AKP döneminde çıkarılan yeni yasaya konulmadı. Böylelikle zinaya ilişkin her türlü yaptırım yok sayıldı. Örneğin bir vatandaş polise “Eşim filan evde şu anda beni bir başka­sı ile aldatıyor, baskına gidelim. Suçüstü yaka­layalım, ben boşanacağım” diye başvursa polis, “Türk Ceza Yasası’nda böyle bir suç yok, arama yapamayız” cevabını veriyor. Zina suç olmadığı için polis hâkimden arama izni alamıyor.2

AK parti iktidarı döneminde onaylanan ya­sayla; 2004 yılında fuhuş batağına düşen kadın­ların sayısı 100 bin iken, bu sayı 10 yıl sonra 3 kat artarak 300 bine çıktı.

HASTALIKLAR TEHLİKE SAÇIYOR

Türkiye’de AIDS hastalığının yüzde 70’i cin­sel yollarla bulaşıyor. Türkiye’de 2013 yılında HIV Virüsü taşıyanların sayısı 7 bine dayanmış durum­da. 1990’lı yıllardan bu yana yıllık 300-400 olan AIDS vakası, 2010 yılında sonra yıllık tabanda 600- 700 vakaya çıkmış durumda.

Önlemlerin yetersizliği yüzünden sürekli artan AIDS vakaları, halk sağlığını da ciddi manada tehdit ediyor. Çoğunluğu cinsel yolla bulaşan bu hastalık, özellikle yabancı uyruklu hayat kadınlarında sık olarak görülüyor.3

GENELEVLERİN ASIL PATRONU DEVLET!

2007’de Milletvekilliğine adaylığını koyan eski bir hayat kadını Ayşe Tükrükçü, “Fuhuş her yerde ama devlet buna bilerek, isteyerek göz yumu­yor. Genelev çalışanlarının vergileri ile devlet me­murlarının maaş aldığını biliyor musunuz? Genelev kapısını bekleyen de bir polis, bir de bekçi!” açık­lamasında bulunmuştu. Genelev patroniçesi olarak bilinen Matild Manukyan 1944 yılından itibaren birçok kez vergi rekortmeni seçildi. Bu örneğin bile fuhuş sektörünün, parasal açıdan dev bir sektör ol­duğunu ortaya koymaya yettiği belirtiliyor.4

ATO Başkanı Sinan Aygün, hazırlanan bir raporda kadın istihdamının zayıf olduğu ve arttı­rılması gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye’de halen sadece 10 kadın sığınma evi, 11 yardım merkezi bu­lunuyor. AB kriterlerine göre her 7.500 kadın ve kız çocuğu için bir sığınma evi açılması gerekiyor. Ka­dın nüfusun 35 milyon olduğu hesaplanırsa, kadın sığınma evi ve yardım merkezlerinin ne kadar az olduğu ortaya çıkıyor. Gereken tedbirler alınmadık­ça kadınlarımız fuhuş batağına saplanıp kalmaktan asla kurtulamıyor. 5

14 yıldır “Dindar nesil yetiştireceğiz” gibi söylemlerde bulunan muhafazakâr hükümet profi­lindekilerle ortaya çıkan tablo maalesef bu!

Ülkemizin kadınları, çocukları ve gelecek nesli güvence altında değil. Devlet kendi kızlarını, ço­cuklarını zina ve fuhuştan korumalıyken, tam ter­sine bu günahlar resmi yasalarla desteklenmekte, yasaklanmasına dair tedbirler alınmamaktadır ve insanlar çeşitli yollarla İslam ahlakından uzaklaştı­rılmaktadır. Bu acı tablo, beşeri ideolojilerin getir­diği bir sonuçtur. Çünkü İslam Medeniyeti’nde en üst şekilde değer verilerek kadının şerefine sahip çıkılmaktadır. Şanlı tarihimiz bunun şahididir.

Allah Azze ve Celle bizlere yeniden insana değer verilen, özlediğimiz medeniyetimize dönmeyi nasip etsin. Zulmün ve ahlaksızlığın her türlüsünden Al­lah’a sığınıyoruz! 



1 Yorum
  • Furkan Haber - İslami Haber - Güncel Haber
    İSA BEY 01 Oca 1970 02:00:00

    BU YAZIDA ŞUNU GÖRÜYORUM Kİ TÜRKİYE'DE YANLIŞ OLANA ULAŞMAK İÇİN DEVLET UYGULAMASI NE KADAR AÇI.İŞTE İSLAM İNSANLIĞA MÜTHİŞ BİR İNSANLIK MODELİ SUNUYOR Kİ KIYMETİNİ BİLİP BU UĞURDA ÇOOKKK ÇALIŞMALIYIZ Kİ KADINLAR-KIZLAR DA ERKEKLERİN EMANETİDİR.


Yorum Yaz