Cezaevlerinde yürek burkan tablo: Türkiye’de 800'e yakın bebek cezaevinde!

Tutuklu bebeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Türkiye’de cezaevlerinde yaklaşık 800 bebek anneleriyle birlikte mahkum bulunuyor.

Cezaevlerinde yürek burkan tablo: Türkiye’de 800'e yakın bebek cezaevinde!
15 Nis 2019 15:15:17

Türkiye’de cezaevlerinde yaklaşık 800 bebek anneleriyle birlikte mahkum bulunuyor. 

Mağdurlar İçin Adalet Topluluğu'nun hazırladığı, "2. Yılında OHAL’in Toplumsal Maliyetleri” başlıklı raporun ilgili bölümü şöyle;

Araştırmaya katılan OHAL mağdurlarının % 82,8’i evlidir. Yani bir aileye sahiptir ve ortalama olarak iki çocuk sahibidirler. Ayrıca katılımcı mağdurların % 27,8’i kadındır. Buradan yola çıkarak kolaylıkla şunu söyleyebiliriz ki OHAL doğrudan toplumu ayakta tutan temel direk olan aileye saldırmıştır ve en az 300.000 bebek ve çocuk bu saldırılardan travmatik seviyede olumsuz etkilenmiştir. Bebeklerin ve çocukların yaşadıkları zulümleri kısaca saymak gerekirse: 

-Binlerce çocuk anneleri ile birlikte nezarethanelere /hapishanelere tıkılmıştır,

-Bunlar arasında iki yaşından küçük en az 700 bebek vardır.

-Bu çocukların hapsedilmeleri sonucu yaşadıkları travmayı anlamanız için aynı zamanda hangi koşullarda hapsedildiklerinden de bahsetmek gerekiyor:

- Koğuşlara kapasitesinin üç katı yurttaş konulmaktadır. Katılımcıların % 86’sı bunu doğrulamaktadır.

-Kasıtlı psikolojik baskı aracı olarak çok sık ve düzensiz koğuş aramaları yapılmaktadır. Katılımcıların % 63’ü bunu doğrulamaktadır.

-Katılımcıların % 46’sı kışın ısınma problemi olduğunu, % 83’ü ise yazın serinleme problemi olduğunu belirtmiştir.

-Katılımcıların % 55’i düzenli ve % 52’si ise temiz su sağlanmadığını söylemektedir,

-Katılımcıların % 65’i sıcak su temininde sorunlar olduğunu belirtmiştir.

-% 54’ü ortak alanlara yeterince çıkarılmadıklarını söylemektedir,

-% 92’si vakit geçirecek hobi faaliyetleri için imkan sağlanmadığını söylemektedir,

-% 57,5’u sağlığa erişim haklarının düzenli olarak sağlanmadığını belirtmiş, % 73’ü revirlerde yeterince hekim olmadığını ifade etmiştir. Sürekli gündemde 5 tuttuğum yetkilileri sürekli uyarmasına rağmen ilaçları verilmediği için hayatını kaybeden öğretmen Halime Gülsu’yu bir kere daha hatırlatmam gerekiyor.

-% 80,4’ü doktor muayenelerinde kelepçe takılı bir şekilde muayene edilmek zorunda bırakıldıklarını belirtmiştir,

-% 68’i acil durumlara zamanında müdahale edilmediğini ifade etmiştir,

-Sonuç olarak katılımcıların % 84’ü hapishanelerin fiziki koşullarını insan yaşamına uygun bulmadıklarını, % 67,8’i ise hapishane personelinin mahpuslara insani muamele yapmadığını düşündüğünü söylemiştir. Üstüne üstlük mahpusların % 37’si içerideyken intihar etmeyi akıllarından geçirdiklerini söylemişlerdir.

-Bu şartlara bebek ve çocukların da maruz kaldıklarını söyleme gerek yoktur diye düşünüyorum.

-Ayna anda hem annesi, hem babası hapsedildiği için bir anda ailesi yıkılan binlerce çocuk bulunmaktadır. Altını çizmek gerekirse hapsedilenler eli silahlı katiller değil çoğunlukla anneler ve babalardır. Ebeveynleri kendilerinden zorla koparılan çocukların yaşadıkları travmayı her halde takdir edersiniz.

-9 Aylık ikiz bebeklerinden 3 ay ayrı tutulan, emzikteki bebeklerini emzirmesine izin verilmeyen anneler var.

-Zaten kapasitesinin 3-4 katı doldurulmuş, tek tuvaleti olan 30-40 kişilik koğuşlarda, beton zeminde özellikle kadın koğuşlarında emzikli, 2-3 yaşında küçücük çocukların da zulme terk edildiğini hatırlatayım.

-Aynı anda hem annesi, hem babası gözaltına alınan ve evde öylece tek başlarına bırakılan küçük çocuklar var.

-Babası adreste bulunamayınca karakola götürülüp ifadesi alınan 12 yaşında kız çocukları vardır.

-Araştırmaya katılan mağdurların OHAL öncesi ortalam geliri 3.500 TL iken, araştırma yapıldığı sırada 800 TL.ya düşmüştür

-Türk-iş’in Haziran 2017 rakamlarına göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.714 TL’dir. Yani OHAL mağduru olan bir aile açlık sınırının bile yarısından daha az gelir elde etmektedir. Bu mağdurlardan % 20,4’ünün aylık gelir olarak 500 TL’nin altında gelir elde ettiklerinin de altını çizelim.

-Yüksek lisanslı, doktoralı bu insanlardan şanslı olup iş bulabilenler fırınlarda, inşaatlarda, tarlalarda asgari ücretle çalışabilmekteler. Çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını belirtmekteler.

-Bu manzarada OHAL mağdurlarının KHK’lar ile iş ve mesleklerinden edilmelerenin yanı sıra, halen devam eden “sivil ölüm” politikaları yüzünden bu yurttaşların özel sektörde de çalışmalarının engellenmesinin bir sonucu olduğunu belirtmek gerekmektedir.

-Yüzbinlerce aileye yaşatılan bu ekonomik ambargo Mekke müşriklerinin müslümanlara yaşattığı boykotu andıran bir seviyeye gelmiştir. Ailelerinin maruz bırakıldığı ekonomik ambargodan en çok etkilenen yine yüzbinlerce çocuk olmuştur. 

-Evlatlık verildikleri koruyucu ailelerinin ellerinden alınarak travmaya uğratılan çocuklar bulunmaktadır,

- Binlerce çocuk yaşam şartları imkansızlaştırıldığı ve hem anne, hem de babaya karşı oluşan hapis tehdidi yüzünden aile bütünlükleri tehlikeye girdiği için çoğunlukla illegal yollarla yurt dışına kaçmak, göç etmek zorunda bırakılmıştır. Bu çocukların göç sırasında ve sonrasında yaşadıkları travmaları düşünmenizi istiyoruz.

-İllegal yollarla ülkeyi terk etmek için kendini mecbur hisseden anne ve babaları ile göç yollarında ölen onlarca bebek ve çocuk vardır. Geçen yıl Meriç’te boğularak hayatını kaybeden … yaşındaki … ve … yaşındaki … ‘nin cenazeleri bile hala bulunamamıştır.

-Annesi, babası veya her ikisi birden hapsedilen sayıları yüzbinleri bulan çocuk ebeveynlerini ziyaret edebilmek için her ay binlerce kilometre yol gitmek zorunda kalmaktadır. Bu yolculuklar esnasında gerçekleşen trafik kazalarında onlarca çocuk hayatını kaybetmiş, yaralanmış veya sakatlanmıştır. Katılımcıların % 49’u ailelerine yakın cezaevlerinde tutulmadıklarını beyan etmiştir.

-Annesini ve babasını hapishane ortamında gören çocukların yaşadıkları travmaları ve zorla ayrı bırakılmanın psikolojik etkilerini de tahmin edebilirsiniz.

-OHAL mağdurlarının çocuklarının okullar da dahil olmak üzere yakın sosyal çevreleri tarafından ruhsal, psikolojik şiddete, dışlamaya ve ötekileştirmeye maruz bırakıldığı pek çok vaka vardır. 14 yaşında bir kızımız okulda “Senin baban FETÖ’cü” denilerek aşağılandığı için intihar ederek gencecik yaşamına kıymıştır. Okul birincisi çocuklara tuvalet yıkatıldığı vakidir.

-Neredeyse 1.000 sayfayı bulan raporumuzu okuduğunuzda daha pek çok acı ama gerçek insan hikayeleri ile karşılaşacaksınız. Şunu da hatırlatayım ki bizim anketimize katılanlar tüm mağdurların % 1’i bile değil. Anlatılmayan, duyulmayan, görülmeyen neler yaşanmıştır, siz düşünün.

-“Tutuklandığım gün adliye koridorunda 2 yaşındaki çocuğumun yanıma gelmesine dahi müsaade edilmedi. Çocuğum ağlamaktan orada bayıldı ve ben hiçbir şey yapamadım. Ömrümün sonuna kadar buna sebep olanları affetmeyeceğim.”

-“Gardiyanların bazıları çok bağırıp azarladı. İki yaşındaki çocuğumun ihtiyaçlarını hiçbir koşulla karşılamaması izin verilmedi. Bir gardiyan çocuğuma büyük biri gibi ve çok kötü ifadelerle sesleniyordu. Büyük biri gibi geç, gel, dur şeklinde bağırarak kızarak talimatlar veriyordu.”

- “Çocuklarım uyurken onları yatağından polis kaldırdı. Oğluma “bilgisayarınız nerede?” dedi. “Bizde bilgisayar yok” dedikçe, ısrarla aynı şeyi soruyor. Evi dağıtıyordu.”

-“Gelen polislerden biri 19 yaşındaki oğlumla bir polemiğe girdi. “Seni camdan aşağıya atarım kimse de bir şey yapamaz” dedi ailemin yanında.

-“O an evde yoktum, evdeki 12 yaşımdaki kızımı emniyete götürüp ifadesini almışlar.”

-Sayıları 300.000’i bulan bu çocuklar mağdur da değil doğrudan “mazlumlar”dır. 

İlgili Haber;

OHAL'in Geride Bıraktığı Enkazın Raporu Açıklandı


0 Yorum

Yorum Yaz