"En büyük itibar Allah'ındır. Ama israf etmiyor. Allah'tan daha mı itibar sahibisiniz?"

Alparslan Kuytul Hocaefendi, dün akşam gerçekleştirdiği Tefsir Dersi sonrası kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. Hocaefendi, “Cumhurbaşkanlığı sarayının harcamalarına gösterilen tepkiye "itibarda tasarruf olmaz anlayışı ile harcama yapıldığı" cevabı verildi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna verdiği cevapta; ” İtibarda tasarruf olmazmış. En büyük itibar Allah'ındır. Ama israf etmiyor. Allah'tan daha mı itibar sahibisiniz?” dedi ve sarayın buna benzer açıklamalarını kınadığını ifade etti.

"En büyük itibar Allah'ındır. Ama israf etmiyor. Allah'tan daha mı itibar sahibisiniz?"
21 Eki 2017 14:48:09

Tüm meseleleri Kuran ve Sünnet penceresinden bakarak, konuları İslami bakış açısıyla değerlendiren Hocaefendi, sarayın harcamalarının ‘itibarda tasarruf olmaz’ anlayışı ile yapılmasına; “Saraydaki bu israf asla caiz görülemez” diyerek bu anlayışın İslam’a göre uygun olmadığını dile getirdi. 

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin; “Cumhurbaşkanlığı sarayının harcamalarına gösterilen tepkiye, "itibarda tasarruf olmaz anlayışı ile harcama yapıldığı" cevabı verildi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna verdiği cevap şu şekilde; 

BU OLSA OLSA KARUNLARIN, TARİH BOYUNCA İNSANLARI SÖMÜREN DİKTATÖRLERİN ANLAYIŞIDIR

Evet, saraydan böyle bir açıklama yapıldığını duydum. Bu hangi din bilmiyorum ama İslam olmadığı kesin. “İtibarda israf olmaz, itibarda tasarruf da olmaz” Bu, hangi anlayış? Bu, Hz. Peygamberin, İslam'ın anlayışı değil. Bu olsa olsa Karunların, tarih boyunca insanları sömüren diktatörlerin anlayışıdır. Bu anlayış onlara layıktır. Müslüman iseler bu anlayışı bırakmalılar. Efendimizin hayatı meydanda, bu Müslüman konuşması değildir. Tribünlere konuştukları zaman, Efendimizin bir hurma ile iftar açan peygamber olduğunu söylüyorlar. Sonra da saraylarda son derece israf içinde yaşıyorlar. Çelişkili fikirler, çelişkili hayatlar.

İTİBAR SARAYLARLA MI ELDE EDİLİR?

Hem mahkemelerde adalet varsa, hem de memleketinizde sosyal adalet varsa itibar kazanırsınız.

Huzur varsa, intiharlar yoksa itibar kazanırsınız.

Kişi başına düşen milli gelir 30 bin dolara çıkarsa itibar kazanırsınız.

Memleketinizden Nobel ödülü alan matematikçiler, kimyacılar, tıpçılar çıkarsa itibar kazanırsınız.

Saraylarla itibar kazanılmaz, kaybedilir. İtibarınızı kaybediyorsunuz.

Başka bir devletin başkanı geldiğinde sizin sarayınızı gördüğünde “Bunlar çok zenginmiş” ya da "Ne kadar güçlüymüş?" diyeceğini mi zannediyorsunuz? Dünyanın en fakir devleti bile isterse sarayınızın aynısını yapar. Her devletin bu kadar parası vardır. Yoksa devlet olmaz. Öyle zenginler var ki, onlar bile o sarayı yaptırabilir. Hatta bazı ülkelerde denizin ortasında suni adalar meydana getirip üzerine de yedi yıldızlı oteller yapıyorlar. Bu otellerin kapı kolları altından ama böyle devletlerin dünyada hiçbir tesiri yok. Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin çok lüks binaları olmasına rağmen dünyada bir kıymetleri var mı?

SİZ O BİNALARLA ANCAK CAHİLLERİ KANDIRABİLİRSİNİZ

Bir devletin başkanı geldiğinde saraya bakıp da, “Bunlar çok ilerlemişler” mi diyecek? Bu gelen, devlet başkanı mı çoban mı? Siz o binalarla ancak cahilleri kandırabilirsiniz. O gelen devlet başkanıysa sizin kişi başına düşen milli gelirinizin on bin dolar olduğunu çok iyi biliyordur. Sizin eğitimde, talebelere öğretebilmede dünyada 107. sırada olduğunuzu biliyordur. Terör olaylarının olduğunu, her gün kaç kişinin öldüğünü, insanların güven içinde olmadığını biliyordur. Sizin milli bütçenizin sadece 150-200 milyar dolar olduğunu biliyordur. (Gelişmiş devletlerde bu trilyon dolarlarla ifade ediliyor.) Amerikan bütçesi 4 trilyon dolar olarak açıklandı. Gelen eğer bir devlet başkanıysa sizin ülkenizdeki işsizliği bilmiyor olabilir mi? İşsizlik oranı %13, işsiz sayısı üç buçuk milyonu geçti.

Gelen insan çoban mı, devlet başkanı mı? Bunları bilmediklerini mi zannediyorsunuz? Sarayla çok itibar kazanacağınızı mı zannediyorsunuz? Tam tersi o gelen eğer adamsa, size içinden, “Milleti perişanken kendisi sarayda yaşıyor” diyordur.

Mesela gelen İngiltere devlet başkanıysa, sizin kişi başına düşen milli gelirinizi, milli bütçenizi biliyor. Tahsil oranınızı, cinayet sayısını, trafik kazalarını, ülkemizde; petrol, doğalgaz, yer üstü-yer altı kaynaklarının olup olmadığını biliyor. Bu adam elinde çantayla, bilgiyle geliyor. Senin ne olduğunu bilerek geliyor. Danışmanlar kendisine özet bilgiler veriyor. Senin ülkenin durumunun iyi olmadığını, üç buçuk milyon işsiz olduğunu, 2018’de de ekonominin çok kötüye gideceğini biliyorsa ki bunu artık herkes biliyor. Vergilere %30,40 zam koyduğunuzu, enflasyonun %11 olduğunu biliyorsa, o sarayınızı gördüğünde, içinden “Millet işsiz ama bunlar saraylarda yaşıyor” demiyor mu?

ALLAH’TAN DAHA MI İTİBAR SAHİBİSİNİZ?

İtibarda tasarruf olmazmış. Birinden bu lafı duymuşlar, "İslam'a uygun mu değil mi" diye düşünmüyorlar. İtibarda israf caiz değil. İnsan misafir de ağırlasa görgüsüzlük yapmamalı, aşırıya gitmemeli, neyi varsa ortaya dökmemeli. En büyük itibar Allah'ındır ama Allah israf etmiyor. Allah'tan daha mı itibar sahibisiniz. En büyük itibar O'na aittir ve O israf etmiyor. Allah kendi yüceliğini göstermek için bile israf etmiyor Elbette itibarda israf olur. Böyle düşünen padişahlar Osmanlı’yı yıktılar. Bu düşünce ne siyasete, ne de İslam'a göre doğrudur.

İnsanların içinde en itibarlı olan Hz. Peygamberdir. Hayatı meydandadır. O da devlet başkanıydı. O günkü duruma göre orta halli hatta bazen orta halliden daha düşük bir hayat yaşadı. Evet, bugün yamalı elbise giymemize, çamurdan evlerde oturmamıza gerek yok. Bugün elbette şartlar değişmiştir. Müslümanlar her zaman bulundukları çağın orta halli insanları gibi yaşamalı. Efendimiz o dönemde Müslümanların orta hallisi gibi hatta bazen daha düşük yaşadı. O da zühttür. İmkânı olduğu halde mütevazı bir hayat yaşıyordu. Efendimiz tam bir zahitti. Efendimiz, hasırda yattığı için kendisini görünce ağlayan Hz. Ömer'e; "İstemez misin dünya onların ahiret de bizim olsun?" diyordu.  İşte bu, peygamber bakışıdır.

İTİBARDA TASARRUF OLMAZ BAKIŞI KARUNLARIN, DİKTATÖRLERİN BAKIŞIDIR

“İtibarda tasarruf olmazmış. Ne yaparsan yap israf sayılmazmış” Fetvayı bulmuşlar daha bunlardan mütevazı bir hayat beklenir mi? Şu memlekette 3,5 milyon işsiz varken, sarayın sadece temizlik masrafları, eski parayla 2 trilyon olarak açıklandı. (Açıklanmayanı Allah bilir.) Allah'tan korkun! Sarayın ne kadara mal olduğu hâlâ muamma. Bu bir devlet başkanının sarayı mı, gizli bir örgütün sarayı mı? Devlet başkanının sarayı gizli olur mu? Devlet başkanının sarayının kaça mal olduğu bilinmez mi? Gizli iş mi çeviriyorsunuz? Devletin sarayının kaça mal olduğunu neden açıklamıyorsunuz? Mahkeme başvurduğu halde mahkemeye bile ret cevabı verdiler. Ne mahkeme dinliyorlar, ne hâkim, ne de savcı… Hiç kimseyi dinlemiyorlar. Mademki hukuk devletiymiş yalan değilse, mahkeme talep ettiği zaman vermek zorundasınız. Bu mahkemelere bir tek garibanlar mı itaat edecek?

ADALETLİ BİR DEVLETTE BÖYLE ŞEYLERE MÜSAADE EDİLMEMELİ

Dünyada hangi devlette 1150 odalı bir saray var? Dünyanın en zengin devleti Amerika’da Beyaz Saray 132 odalı ve Amerika oradan dünyayı idare ediyor. Bizimkiler 1150 odalı saray yapıyor. Amerika'dan daha mı zenginsiniz? Bu şekilde, Ortadoğu’daki krallara benziyorsunuz.

Adaletli bir devlette böyle şeylere müsaade edilmemeli. İslam’ın bakışına göre durum bu ama onların bakışı İslam'ın bakışı değil. Peygamberimize göre devletin başında olanlar daha mütevazı bir hayat sürmeliler. Hatta daha düşük çünkü insanlara sabretmeleri gerektiğini söyleyecekler. Saraylarda yaşayanlar nasıl ve hangi yüzle bunu diyecekler? Saraylarda yaşayanlar insanlara asgari ücret veriyorlar. Cumhurbaşkanı elli milyar maaş alıyor. Daha evvel, kendisinin fakir olduğunu, yüzüğünden başka bir şey olmadığını söylüyordu. Şimdi de çok zengin olduğunu, çocuklarının bile gemilerinin olduğunu herkes biliyor. Bir sürü şeyler duyuyoruz, bunların hepsi doğru olmasa bile çok zengin oldukları kesin. Bir de elli milyar maaşın ne gereği var? Zaten çok zenginsiniz, ne yapacaksınız maaşı? Siz hiç maaş almamalısınız ki insanlara da “sabredin” diyebilesiniz. İran'da devrimden sonra milletvekilleri, başbakan, bakanlar vs. bütün parlamenterler devrimden evvelki maaşa nispetle çok az maaş aldılar. Hatta daha sonra kendilerine tayin edilen maaşın da yarısını aldılar.

SARAYDAKİ BU İSRAF ASLA CAİZ GÖRÜLEMEZ

Kendi fetvalarını kendileri veriyorlar. Sizin işiniz mi helali haramı bilmek, siz ilim adamı mısınız? Sormanız gerekmez mi?

'İtibarda israf olmaz' sözü her zaman söyleniyor. Bu laf İslam'a göre doğru mu değil mi? Bir bilene sormanız gerekmez mi? Allah en büyük itibara sahiptir, israf etmez. İtibarlı görünmek için israf edilmez.

Allah Azze ve Celle; “Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez” buyuruyor. Demek ki bir Müslüman israf ettiği zaman, “Allah beni sevmiyordur” diye düşünmeli.

İtibar kazanacağım deyip de israfa gitmek İslam'ın anlayışı değil. Sarayın buna benzer açıklamalarını kınıyorum. İşsizliğin %13’e çıktığı, vergilerin her gün arttığı memlekette saray hiç forsundan taviz vermiyor.

 



0 Yorum

Yorum Yaz