Furkan Vakfına Sert Müdahalenin Arkasında Derin-Dinsiz Komite Mi Var?

Adana’da Furkan Vakfı’nın yaşadığı vahim olayın ardından Furkan Vakfı Genel Merkez Binasında Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin de katılımı ile zulmü konu alan ve olaya şahit olanlarında konuşturulduğu forum programında soruları cevaplandıran Hocaefendi “Hocam daha öncede dinsiz derin bir komiteden bahsettiniz. Bunu biraz açabilir misiniz? Ne kastediyorsunuz? Bunların amaçları ne? Bu kadar sert tepki verilmesinin arkasında bahsetmeye çalıştığınız bu gücünde bir etkisi var mı? “ sorusuna cevap verdi

Furkan Vakfına Sert Müdahalenin Arkasında Derin-Dinsiz Komite Mi Var?
26 Nis 2017 16:53:15

 

DERİN VE DİNSİZ KOMİTE KİMDİR ve AMAÇLARI NEDİR?

Derin ve dinsiz komitenin kim olduğunu anlatan Alparslan Kuytul Hocaefendi;

Öncelikle Bediüzzaman risaleler de bu ifadeyi çok kullanır. Dinsiz bir komiteden bahseder. Aslında dün Bediüzzaman ile uğraşanlar bugünde bizimle uğraşıyor.

Allah Diyenden Nefret Eden Bir Kesim Var!

Bunlar azınlık. Bunlar 5-10 bin kişi ama başka güçlerle de irtibat halinde, istihbarat örgütleri ile irtibat halindeler. Toplum mühendisliği hakkında uzmanlaşmışlar.

Sayıları az ama etkili ve bunlar aslında ittihat terakkinin devamı.

Ya da tarih boyunca başka isimler altında faaliyetler yapan bir takım derin ve karanlık güçlerin devamı.

 Bunlar hiçbir zaman ön plana çıkmazlar.

Bunlar hükümetleri yönlendirirler.

 Onlara göre devletin sahibi başkası değil, devletin sahibi onlar.

Kendilerini bu kadar yetkili ve haklı görmektedirler.

Sayıları 5-10 bin kişiyi geçmez.

Bunlar bütün memleketi onlar kurtarmış, devlet onların.

Hâlbuki halktan kopuk, halkının dinini kabul etmez.

Halkının başörtüsüne düşmandır.

Halkının namazına düşmandır.

Ama bunlar bazı konularda uzmanlaşmışlar; Fitne fesat çıkarma da, hareketleri saptırma konusunda, yeryüzünde fesat çıkarma, bozma konusunda uzmanlaşmışlar ve kitleleri bu şekilde yönetiyorlar.

Dinsiz komiteler Bediüzzaman’a da böyle çok saldırdılar. Bediüzzaman da risalelerde bunlardan bahsediyor. Bize yapılan her şeyi hükümetin yaptığını zannetmiyorum.

Hükümetin gücünü kullanıp, hükümeti tahrik ediyor, iftiralar atıyor ve düşman ediyor.

Hükümetin askerini polisini kullanarak yapacağını yaptırıyor.

Kendisi beyin gibi hükümeti kol gibi kullanıyor, istediğine yumruk vuruyor.

Çeşitli mevki makamları da halletmiş, ele geçirmişler.

Bediüzzaman risalelerde 18 defa zehirlendiğini anlatır. Zehirleyenlerde yine bunlardır. Dinsiz komiteler. Benim risalelerim siyasi meselelere girmez diyor. Bakın bazı kişiler, AKP’liler şöyle yorumlar yazıyorlar “Siz de neden AKP’yi eleştiriyorsunuz. “ Bediüzzaman böyle meselelere girmedi. Devleti, siyaseti ve hükümeti eleştirmedi. Kendisi söylüyor “Benim risalelerim iman, ahlaka ve fazilete dairdir. Başınızı yesin siyasetinize karışmıyorum. Benden ne istiyorsunuz?” benim meselelerim ilmi meselelerdir. Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı gibi bir söylemi de yok. Zaten tek başına ve zulüm altında inleyen bir insan. Bir hareket lideri falan değil zaten o zaman ortam öyle bir ortam değil. Yıllarca hapis ve sürgün yaşamış bir insan ve diyor ki başınızı yesin siyasetiniz ben karışmıyorum yine de benimle uğraşıyorlar.

Bakın demek ki siyasi tenkitler değil mesele.

Bediüzzaman bizim anlattığımız gibi tevhidi de Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı tarzında bir söylemi de yok. Elbette kalbinde var, elbette onu ister. Ama bunu böyle ifade etmişte değil. Ayrıca siyasetlerini de tenkit etmiş değil. Buna rağmen her zulme uğradı. Ve diyor ki “Benim anlattıklarımdan kim rahatsız olabilir? İlmi meseleler anlatıyorum. İmana, ahlaka dair mevzular anlatıyorum. Bundan bile rahatsız oluyorsanız bunlar kimlerdir? Bundan olsa olsa dinsizler rahatsız olurlar” diyor. Dinsiz bazı komiteler. Komünist, mason tapınak şövalyeleri gibi komiteler. O zaman Bediüzzaman’a düşmanlık yaptılar, bakın halende yapıyorlar. Bu olaylar esnasında bahaneyi buldular ya da kendileri ürettiler her neyse. Darbe yapmaya çalışan bu gafillere, bunu yaptıran da onlar. Onları bu tahrik eden ve bu tuzağa düşürenler de onlar. Onlar gittikten sonra yerlerine kimler geldi ise darbeyi onlar yaptırdı.

Sonucuna bakacaksınız. Bu darbe kime yaradı, kime zarar verdi. Müslümanlara zarar verdi, dinsiz komitelere fayda sağladı. Devletin sinir uçlarını ele geçirmeleri bununla mümkün oldu. Demek ki bu darbeyi de onlar planladı. Onlara yaptırdı, tahrik etti, hata etmelerini sağladı. İşte şimdi Bedizüzzaman'a o zamandan beri düşmanlık edenler, darbe bahanesi ile hatta darbeden önce risalelerin basımı yetkisini de kaldırdılar, hiçbir yayınevi Risale-i Nur basamaz ve yalnız diyanet basabilir dediler. Diyanete basın hakkı verdiler, bastırıyorlar mı çok az ve geçende birinden duydum hapishanelerdeki risale-i nurları da toplattılar. Bediüzzaman öleli bu kadar yıl oldu 60'ta rahmetli oldu bakın 57 sene olmuş hala Bedizzzaman düşmanlığı devam ediyor. Hala Risale-i Nur düşmanlığı devam ediyor.O zaman gizli-dinsiz komiteleri şu anda da görev başındalar. Abdülhamid'in devirenler de onlardı.

Şimdi hükümet AKP mecbur kaldı kendi kadroları olmayınca boşalan yerlere onları doldurdu. Ama o paralel dediği güçlerden kurtulmak için yağmurdan kaçarken doluya tutuldu.

 150 yıllık paralel güçlere teslim olmak zorunda kaldı. Şimdi o 150 yıllık paralel güçler başörtüsüne tekrar saldırmaya başladılar. Fırsat buldular. Vali yardımcısının o sözü çok ilginç. Neden yasaklıyorsunuz? "Bu içerikli programlar yasak" diyor. Bu içerikli, içerikte bir şey yok. Bu ne demek? Bazı dinsiz çeteler her tarafı ele geçirmiş demek. Başörtüsüne el uzatılması ne demek? Başta AKP var.

AKP döneminde bir bayan polisin bir başörtülü bayanın başörtüsünü çekmesi bu şunu gösteriyor. Artık korkmuyoruz AKP'de bize bir şey yapamaz demek. Zaten her tarafa yerleştik, kadroları ele geçirdik, sistemi de değiştirdik, daha yetkili cumhurbaşkanlığı sistemi getirdik, cumhurbaşkanı ile aramız bozulsa da sorun değil zaten sonuçta onu da devireceğiz şimdiden de başlayalım demiş oluyorlar. Bunun manası budur.

Dinsiz komite bazen halkın karşısında televizyon ekranlarında Hz. Muhammed gibi laflar ederler.

Peygamberimizi peygamber olarak kabul ettiklerini zannetmeyin, bunlar kendi özel konuşmaların da İslam'a da Peygamberimize de Allah'a da küfretmektedirler.

Ama halkın karşısın da Hz. Muhammed gibi laflar kullanırken aslında bunlar şunu kastediyor. Yani o da devrimci bir liderdi. O da devrimler yaptı, devrimci bir liderdi. Peygamber olarak kabul etmiyor. Zaten peygamberlik müessesini de kabul etmiyor.

BU DİNSİZ KOMİTELERİN AÇIĞA ÇIKARILMASI LAZIM!

Zaten konferans gibi bir takım konferanslar engellenmiş olsa bile o kadar üzerinde durmuyorum. Artık alıştık. Şu konu ondan çok daha mühim bir konu.

Bizim konferanstan çok daha önemlisi bu gizli dinsiz komitenin açığa çıkarılması.

Samimi AKP’lilerin gözünü açmasını Allah’tan niyaz ediyorum. Bunların çekinmeden bunu yapması bu içerikli programlar iptal diyebilmesi, başörtüsüne saldırabilmeleri, alenen Allah’a inanmıyorum demesi polisin çekinmiyor ve bu AKP’liler gözünü açmalı hiçbir sebep yokken bize yapılan zulüm gözlerini açmalı.

Dinsiz komiteden ayrılmalılar verdikleri yetkileri geri almalılar yoksa vallahi billahi sıra bizden sonra AKP’ye geliyor. Bakanların çoğunu değiştirdiler. Kim değiştirdi acaba? Hepsini değiştiren Tayyip Erdoğan mı acaba? Birçok bakanı değiştirdiler, beğenmedikleri adamı götürüyorlar. 150 tane general içeri alındı. Bunların hepsi mi darbeci? 150 general, zaten tüm generallerin yarısı neredeyse. Bu kadar generalleri varsa bu darbe girişimi niye bu kadar saçma sapan bir girişim oldu? Neden başarılı olamadı? 150 tane general yok bu işin içinde. Ama bunlar kendilerinden olmayan herkesi temizliyorlar. Damgayı vuruyorlar. Bu da FETÖ, Bu da FETÖ, Bu da FETÖ, bu DAEŞ, bu bilmem PKK. Herkese bir damga vuruyorlar. Sevmediklerine uygun bir damga seçiyorlar. Damgayı vuruyorlar. Böylelikle onu temizlemiş oluyorlar. Hükümetin uyanması için bu olay vesile olursa yediğimiz gazlara da coplara da değer.

Burnu, kolu kırılan, gözü patlayan kardeşlerimiz var. Bunların başına bu olay geldi. Ama eğer sonucunda samimi AKP’lilerin uyanmasına vesile olacaksa, hem bu olayları bu baskıları kaldıralım artık diye düşünmelerine vesile olursa, böyle yaptıkça poliste böyle aşırı güç kullanmaya başlıyor, bunlara biraz yetki vermeye gelmiyor, tadını kaçırıyorlar, orantısız güç kullanıyor, zalimleşiyor ” derlerse başımıza gelenler feda olsun.  

“Artık daha özgürlüklerin genişlediği bir ülke meydana getirelim,

Artık olağanüstü hal belasını kaldıralım “derlerse,

Ve bu dinsiz komiteyi fark ederlerse “biz sizinle böyle anlaşmamıştık başörtüsüne bile saldırmaya başladınız biz konferanslara izin vermeyin dediysek de böyle davranın demedik” derlerse ve uyanırlarsa yaptıkları hatadan dönerlerse bunları da saf dışı bırakırlarsa o zaman başımıza gelenler önemli değil. Bu perde arkasında duran dinsiz komitenin perdesini yırtarsak bu olay vesilesiyle, başımıza gelenler feda olsun.



0 Yorum

Yorum Yaz