Genelev çalışanına patronundan iğrenç işkence!

14 yıldır “Dindar nesil yetiştireceğiz” gibi söylemlerde bulunan muhafazakâr hükümet profilindekilerle ortaya çıkan tablo maalesef bu!

Genelev çalışanına patronundan iğrenç işkence!
18 Eyl 2017 16:51:47

Adana'da çalıştığı genelevden ayrılmak isteyen S.S.'ye köpek kulübesinde köpek dışkısı yedirilmeye çalışılarak işkence edildi.

Adana'da genelevde çalışan S.S., evdeki diğer kadınlarla anlaşamadığı için 6 Ağustos'ta ayrılmak istedi. İddiaya göre S.S., patronu 35 yaşındaki Ö.O. adlı kadına borcu olan 100 bin liralık senedi 3 gün içinde ödeyeceğini söyledi. Ö.O.'nun bunu kabul etmemesi üzerine S.S., polisi arayıp yardım istedi.

KAÇARKEN YAKALANDI

Polis, S.S.'yi genelevden alarak önce polis merkezi, ardından kentten ayrılması için havaalanına bıraktı. Ancak havaalanında patronu Ö.O. diğer kadın çalışanı S.Y. ve genelev otoparkını işleten Y.T.'nin geldiğini gören S.S., bir taksiye binip uzaklaşmak istedi. Ancak iddiaya göre taksinin önünü kesen 3 kişi, S.S.'yi araçtan indirip zorla geneleve götürüp, sopayla dövdü.

KÖPEK DIŞKISI YEDİRMEYE ÇALIŞTILAR

İddiaya göre genelev içindeki bir köpek kulübesine kapatılan S.S., burada da saatlerce dövüldü. Ö.O., genç kadının yüzüne köpek dışkısı sürüp, yedirmeye çalıştı. Daha sonra bir odaya kapatılan S.S., yapılan telefon ihbarıyla 8 Ağustos'ta kurtarıldı.

20'ŞER YIL HAPİS İSTEMİ

Başlatılan soruşturmanın ardından Ö.O. ve Y.T. tutuklanırken S.Y. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olayla ilgili soruşturmasını tamamlayan savcı, her 3 şüpheli hakkında insan ticareti ve fuhuşa teşvik suçlamasıyla 20'şer yıla kadar hapis cezası istemiyle Adana 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açtı.

GENELEVLERİN ASIL PATRONU DEVLET!

2007’de Milletvekilliğine adaylığını koyan eski bir hayat kadını Ayşe Tükrükçü, “Fuhuş her yerde ama devlet buna bilerek, isteyerek göz yumuyor. Genelev çalışanlarının vergileri ile devlet memurlarının maaş aldığını biliyor musunuz? Genelev kapısını bekleyen de bir polis, bir de bekçi!” açıklamasında bulunmuştu. Genelev patroniçesi olarak bilinen Matild Manukyan 1944 yılından itibaren birçok kez vergi rekortmeni seçildi. Bu örneğin bile fuhuş sektörünün, parasal açıdan dev bir sektör olduğunu ortaya koymaya yettiği belirtiliyor.4

ATO Başkanı Sinan Aygün, hazırlanan bir raporda kadın istihdamının zayıf olduğu ve arttırılması gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye’de halen sadece 10 kadın sığınma evi, 11 yardım merkezi bulunuyor. AB kriterlerine göre her 7.500 kadın ve kız çocuğu için bir sığınma evi açılması gerekiyor. Kadın nüfusun 35 milyon olduğu hesaplanırsa, kadın sığınma evi ve yardım merkezlerinin ne kadar az olduğu ortaya çıkıyor. Gereken tedbirler alınmadıkça kadınlarımız fuhuş batağına saplanıp kalmaktan asla kurtulamıyor. 

1926’DAN BERİ ZİNA SUÇTU AMA…

26 Eylül 2004’te Meclis’te kabul edilen, 1 Haziran 2005’te yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. maddesine göre Türkiye’de ‘fuhuş’ yasal hale getirildi! Söz konusu maddede sadece fuhşa teşvik eden ve yolunu kolaylaştırana iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası uygulanıyor. 1926 tarihli eski Türk Ceza Kanunu’nun 440. maddesi kadınlar, 441. maddesi de erkekler için zina suçunu düzenliyordu.

Türk Ceza Kanunu’nun 440, 441, 442, 443 numaralı zinayı düzenleyen maddeleri 2005 yılında yani AKP döneminde çıkarılan yeni yasaya konulmadı. Böylelikle zinaya ilişkin her türlü yaptırım yok sayıldı. Örneğin bir vatandaş polise “Eşim filan evde şu anda beni bir başkası ile aldatıyor, baskına gidelim. Suçüstü yakalayalım, ben boşanacağım” diye başvursa polis, “Türk Ceza Yasası’nda böyle bir suç yok, arama yapamayız” cevabını veriyor. Zina suç olmadığı için polis hâkimden arama izni alamıyor.2
AK parti iktidarı döneminde onaylanan yasayla; 2004 yılında fuhuş batağına düşen kadınların sayısı 100 bin iken, bu sayı 10 yıl sonra 3 kat artarak 300 bine çıktı.

14 yıldır “Dindar nesil yetiştireceğiz” gibi söylemlerde bulunan muhafazakâr hükümet profilindekilerle ortaya çıkan tablo maalesef bu! 
Ülkemizin kadınları, çocukları ve gelecek nesli güvence altında değil. Devlet kendi kızlarını, çocuklarını zina ve fuhuştan korumalıyken, tam tersine bu günahlar resmi yasalarla desteklenmekte, yasaklanmasına dair tedbirler alınmamaktadır ve insanlar çeşitli yollarla İslam ahlakından uzaklaştırılmaktadır. Bu acı tablo, beşeri ideolojilerin getirdiği bir sonuçtur. Çünkü İslam Medeniyeti’nde en üst şekilde değer verilerek kadının şerefine sahip çıkılmaktadır. Şanlı tarihimiz bunun şahididir. 



0 Yorum

Yorum Yaz