Mazlum Ümmetin Çığlıkları

Huzur ve refah beklerken, bir anda Kurtlar sofrasında bir ülkeye dönüşen Suriye halkı kan ağlıyor. Mazlum ümmetin mazlum bölgesi Suriye'de durum BM'de 'mezbaha' olarak tanımlanacak kadar içler acısı.

Mazlum Ümmetin Çığlıkları
25 Eki 2016 09:54:38

Gitmenin Ya Da Kalmanın Farkının Olmadığı Coğrafya: Suriye

2011 yılında Arap Baharı(!) ile tanışan ve o gün bugündür tarihinin en zor, en amansız kışını yaşayan Suriye… 22 ülkede rejim değişikliği yapılacak denildikten kısa bir süre sonra Irak gibi özgürlüğe(!) ve demokrasiye kavuşan Suriye, yaklaşık 5 yıldır devam eden bir iç savaşı yaşıyor. Huzur ve refah beklerken, bir anda Kurtlar sofrasında bir ülkeye dönüşen Suriye halkı kan ağlıyor.

İşte Suriye’de 2011 yılından bu yana yaşananların acı bilançosu:

• Yaklaşık 14 milyon Suriyelinin işini kaybettiği ülkede iç savaşın maliyetinin yaklaşık 255 milyar dolar civarında olduğu ifade ediliyor.

• 70 bin kişi sağlık, açlık, bulaşıcı hastalık, susuzluk gibi temel insani ihtiyaçların eksikliğinden dolayı öldü.

• 11 bin 491 kişi işkence sonucu cezaevlerinde hayatını kaybetti. 

• İç savaş nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 400 bine yükseldi.

• Suriye’de son beş yılda sadece sivil kayıpların toplamı 123 bine ulaştı.

• 4 milyonun üzerinde Suriyeli mülteci oldu.

• Dünyanın başta Türkiye ve Avrupa ülkeleri olmak üzere 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşadığı en büyük göç dalgası ve mülteci akını Suriye’de yaşandı. 

• Aylan bebeğin cansız bedeninin Bodrum kıyılarına vurduğu Eylül 2015’ten bu yana günde ortalama iki çocuğun boğularak öldüğü ve Aylan bebekten sonra tam 340 çocuğun da onun gibi boğularak öldüğü açıklandı.

• DAEŞ’le mücadele bahanesiyle Suriye’deki savaşa katılan Rusya, özellikle Türkmenler, Araplar ve Kürtlerin yaşadığı yerleşim yerlerine attığı misket, güdümsüz bombalarla yaklaşık 4 bini sivil olmak üzere 9 bin 300’den fazla kişiyi katletti, 20 bin sivili de yaraladı.

Ve daha nice acılar yaşanıyor sınır komşumuz Suriye’de
Parçalanan bedenlerin, enkaza dönen yuvaların yürek yakan tablosu,
Bebelerine doyamadan onları toprağa veren anaların acısı, 
Yavrusunun cansız bedeninden kopamayan babanın feryadı acıtıyor mu yüreklerimizi! 
Zalime nefretle doluyor mu sinelerimiz!
İslam Medeniyetine hasret tütüyor mu buram buram burnumuzda!
Ve en çok da çocuklar!
Objektiflerden ürken bakışlar, havaya kalkan ellerle minik yavru
Başka bir çocuk ağlıyor enkaza dönmüş evinin önünde çaresizce, kimsesiz…
‘Günlerdir yemek yedin mi?’ sorusuna karşılık düğümleniyor hıçkırıklar küçücük kız çocuğunda 
Bağırıyor bir diğer yavru “Enkazın altından annemin sesini duydum, onu istiyorum!”
Bu çığlıklar Ümmetin kurtuluşu için mücadele etmek uğrunda kamçılıyor mu imanlarımızı!
Yeniden kalkmalıyız ayağa, yeniden dönmeliyiz Kur’an’a!
Ümmetimizin kurtuluşu için, bize güç ver Ya Rabbi!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.



0 Yorum

Yorum Yaz