YGS'ye Girecekler Dikkat! Uzmanlardan YGS Uyarısı

Uzmanlardan YGS sınavı için öneriler geldi. 12 Mart tarihinde gerçekleştirilecek YGS öncesinde öğrencilerin başarılı olabilmesi için bazı önerileri hazırladık. Uzmanlar ise aynı zamanda anne ve babalara önerilerde bulundu. İşte uzmanlardan YGS sınavı uyarısı ve başarılı olmanın püf noktaları...

YGS'ye Girecekler Dikkat! Uzmanlardan YGS Uyarısı
11 Mar 2017 08:52:29

YGS sınavında başarılı olmanın püf noktaları anlatıldı. Tüm sene boyunca YGS sınavına hazırlanan öğrenciler, 12 Mart Pazar günü başarılı olabilmek için ter dökecekler. YGS sınavında ise başarılı olabilmek için bazı püf noktalar bulunuyor. İşte uzmanlardan YGS uyarıları...

Acıbadem International Hastanesi Uzman Psikolog Sena Yücesan, 12 Mart Pazar günü yapılacak üniversiteye geçiş sınavının birinci aşaması Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) öncesi anne babalara önerilerde bulundu.
Uzman Psikolog Sena Yücesan, YGS öncesi çocuğa yaklaşım konusunda anne babalara önemli öneriler ve uyarılarda bulunarak, “Ergenlik döneminin getirdiği bazı zorluklarla karşı karşıya oldukları bu dönemde çocuğunuzu dinlemeniz, anlamanız ve onun duygularını anlayabildiğinizi göstermeniz çok önemlidir. Bu zorlu maraton sürecinde gençlerin ailelerinin desteğine duydukları ihtiyaç artmaktadır. Bu nedenle bugüne dek bazı anlaşmazlıklar yaşadıysanız da çocuğunuzla aranızda onarılmaz yaralar açılmaması ve sınav kaygısını azaltması için işlevsel olmayan yaklaşımlarınızı değiştirin. Sizin için değerli olduğunu dile getirin ve hissettirin" ifadelerini kullandı.

Ailelere çocuklarına değerli olduğunu hissettirmeleri gerektiği tavsiyesinde bulunan Yücesan, “Sınav sonucu ne olursa olsun sen değerlisin mesajını vermeyi unutmayın. Onun gözünüzdeki değerinin sınav sonucuyla ölçülemeyeceğini belirtin. Her sonuca karşı çocuğunuzla konuşarak alternatifleri göz önünde bulunduracağınız fikrini paylaşın. Unutmayın ki bütün sınavlar geçicidir; sizlerin ilişkisi ise kalıcı. Meli, malı kelimelerinden kaçının. Matematikten full çekmelisin, en fazla üç yanlış yapmalısın, bu yıl mutlaka bir yere yerleşmelisin gibi zorunluluk ifade eden cümleler öğrenciyi motive etmekten çok kaygılandırır. Bu tür zorunluluk içerikli cümleleri kullanmayın. Stresini daha da artırmayın. Elbette siz de kaygılısınız, maddi ve manevi zorlu bir süreçten geçtiniz. Çocuğunuza iyi bir gelecek için üniversitenin şart olduğunu düşünüyorsunuz. Yaşadığınız kaygı normal ancak azaltmalısınız. Aksi halde ona da yansıtarak, sınav stresini arttırabilirsiniz. Bu son günlerde yapabileceğiniz en iyi şey ana odaklanmanız. Çocuğunuzun yarın ne yapacağı, ne kadar ders çalışacağı konusundan çok, bugün ne yaptığına odaklanın. Bu hem sizin sınav sonucunun ne olacağına ilişkin yoğun kaygınızı engeller hem de çocuğunuzun kaygılarını azaltır" şeklinde konuştu.

“Ders baskısı yapmayın"

“Desteğinizi abartmayın" diyen Yücesan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sen çok akıllı çocuksun, kesin çok yüksek puan alacaksın türü söylemler de akıllı çocuklar kazanır, kazanamazsan akılsız olduğunu düşünürüz türü söylemler kadar yanlış ve tehlikeli. Eleştiriniz gibi desteğinizi de abartmayın. Çocuğunuzun yapabilecekleriyle beklentilerinizin uyumlu olması onun da kaygısını azaltmasına yardımcı olacağından abartılı cümlelerden kaçının. Çocuğunuzun heyecanı, gelecek kaygısı, sınava gireceği mekanın fiziki şartları, gece uykusu, sağlık durumu gibi diğer etkenler de sınav anındaki performansına etki edebileceğinden çocuğunuzun zekasını sınavla ölçmeyin. Keyifli aktiviteler planlayın. Bu zorlu sürecin stresini azaltacak aktivitelerde bulunun. Çocuğunuzun motivasyonunu arttırmak ve kaygısını azaltmak için beraberce enerjinizi yükseltecek etkinlikler yapın. Bunaldığında, gergin ya da umutsuz olduğunda açık havada kısa bir gezinti yapabilir, onun isteği doğrultusunda bir gün geçirmeniz faydalı olacaktır. Ders baskısı yapmayın. Bu son günlerde onu çalışmaya zorlamayın. Eğitim hayatı boyunca da ders çalışma sorumluluğunu kendisinin almasına yardımcı olun. Ders çalış demeyin, bunun yerine; Nasıl daha verimli çalışmana yardımcı olabiliriz, bizden bir isteğin var mı, yardıma ihtiyacın olduğu ya da beraber yapmayı istediğin bir şey var mı? gibi olumlu yaklaşımlarda bulunun. Bu bilinci aşıladıktan sonra ne zaman ve ne kadar ders çalışacağına kendisinin karar vermesine müsaade edin."

“Kıyaslama yapmayın"

Sözlerle beden dilinin uyumuna dikkat edilmesi gerektiğini belirten Yücesan, “Vücut dilinizin ve söylemlerinizin uyum içinde olmasına özen gösterin. Sınav bizim için önemli değil, önemli olan senin elinden geleni yapıyor olman mesajı verirken, deneme testlerinde yüksek puan aldıklarında ödüllendirici olup, düşük puan aldıklarında üzgün, kızgın ve cezalandırıcı bir tutumda bulunmanız vücudunuzun ve dilinizin aynı şeyi söylemediğini gösterir. Çocuğunuz buradaki ikilemi anlayarak daha çok beden dilinize dikkat edeceğinden, bu ikilemin olmaması için beden dilinizin, ses tonunuzun ve davranışlarınızın örtüşür olmasına önem gösterin. Yapıcı konuşmalar yapın. Kaygısını arttıracak konuşmalardan uzak durun. Kalabalık içinde akraba ya da arkadaş ortamında olası sınav sonucuna dair olumsuz konuşmanızın, onun kaygısını arttıracağını ve çalışma şevkini kıracağını unutmayın. Motivasyonunu yükseltmek için söylenen, bu çalışmayla kazanamazsın, bizim senden umudumuz kalmadı gibi ifadeler, motivasyonunu azaltmak, onu ümitsizliğe sürüklemek,sizin ona destek vermediğinizi, güvenmediğinizi düşünmekten başka bir şeye yaramaz. Hatta özgüvenini azaltır, kendini başarısız görerek kaygısını artırır. Çocuğunuzun zorlandığı anlarda cesaretlendirici konuşmalar yaparak, alternatif çözümler üretebilmesi için her zaman yol gösterici görevde olduğunuzu hatırlatın. Kıyaslama yapmanız, çocuğunuzun motivasyonu arttırmaktan daha çok, kendisinin diğer akranlarına göre yetersiz kaldığı düşüncesine yol açarak güvenini azaltabilir. Bu nedenle her bireyin biricik yani ayrı bir kişilik olduğunu unutmayın. Çocuğunuzu kıyaslayabileceğiniz tek kişi yine kendisi olmalı. Gözlemlediğiniz değişimleri, önceki ve şimdiki davranış tarzlarıyla karşılaştırarak vurgu yapmak istediğiniz noktaya dikkatini çekebilirsiniz" diye konuştu.

“Sınavın son olmadığını belirtin"

Ailelerden sınavın son olmadığını belirtmelerini isteyen Yücesan, “Sınavda başarılı ya da başarısız olmanın öneminden çok sınavın gelecek için kullanabileceği bir araç olduğunu vurgulayın. Sınavın bir son olmadığını belirtmekle birlikte sadece gelecekte yapacağı mesleği edinme yolunda atılan bir adım olduğunu belirtmeye önem verin. Sizin için önemli olanın sınav sonucundan çok, onun elinden geleni yapması olduğunu anlamasını sağlayın. Başarılı olsa da olmasa da, onu hep seveceğinizi, sizin için değerli olduğunu ve her zaman önemseyeceğinizi vurgulayın. Kendi hayatınızı unutmayın. Sınava hazırlık döneminde bazı aileler kendi hayatlarını unutuyor, çocuğuyla birlikte kendini sınav sürecine adıyor. Kimi işten ayrılıyor kimi öğretmenlerle her gün çocuğunun durumu hakkında konuşmaya çalışıyor, kimi de önemli bir işleri olmadıkça eve kapanıyor. Oysa kendi hayatınızı unutmamalısınız. Bu tutumunuz size olduğu kadar çocuğunuza da zarar verir. Olası bir başarısızlık durumunda, çocuğunuzun kendisini suçlu hissetmesine sebep olabilirsiniz" açıklamalarında bulundu.

SALONU ÖNCEDEN GÖRÜN

Uzmanlar, kaygınızın azalmasında salonu önceden görmenizin faydalı olabileceği görüşünde. Aşinalığın adaya güven duygusu vereceğini söylüyorlar. Sınava gireceğiniz binayı, salonu hatta sıranızı önceden görmek sizi rahatlatabilir. Mesafeyi ve yolu önceden bilmeniz, geç kalma stresinizin hafiflemesi için de yaralı olacaktır.

UZUN SORU ZOR DEMEK DEĞİL

Uzmanlar sınav anında dikkat edilmesi gerekenler konusunda adayları uyarıyor. Önerileri ise şöyle:

- Kitapçığa göz atın. Bu size vakit kaybettirmeyeceği gibi kitapçığa hakim olmanızı ve heyecanınızın azalmasını da sağlar. Muhtemel değişiklikleri görmenize ve kitapçıkta eksik sayfa, baskı hatası gibi şeyler varsa en baştan düzeltmenize yardımcı olur.

- Soruları yanıtlamaya en iyi bildiğiniz bölümden başlayın. Böylece sınava başlarken biraz daha rahat hissedebilirsiniz.

- Çözemeyeceğiniz soruların da olabileceğini unutmayın ve onlarla karşılaştığınızda güvensizlik duygusuna kapılmadan bir sonrakine geçin.

- Hiçbir fikriniz yoksa cevap vermeyin.

- Soruları çok iyi okuyun. Tüm yanıtları gözden geçirin. “Bu soru çok uzun, yapamam" diye okumamazlık etmeyin. Uzun sorulardan korkmayın çünkü bunlar iyi açıklanmıştır; 'Uzun soru'", “zor" demek değil.

SEÇENEKLERİ OKUMADAN İŞARETLEMEYİN

- Aynı test grubu içinde, zor ve kolay soruların aynı puan değerinde olduğunu hatırlayıp, sorularla inatlaşmayın.

- Deneme sınavlarında izlediğiniz test sırasını değiştirme riskine kesinlikle girmeyin.

- Sınav aynı zamanda bilgiyi kullanma hızınızı ölçer. Zamana karşı yarıştığınızı da unutmayın ve onu iyi kullanın.

- Bir soruda belirli bir süre geçtiği halde çözüme ulaşamazsanız bırakın.

- Cevabınızı değiştirdiğinizde önceki işaretinizi iyi silin. Optik okuyucu iyi silinmemiş cevabı da okuyabilir.

- Bütün seçenekleri görmeden doğru yanıtı işaretlemeyin.

- Dikkatiniz dağıldığı anda her şeyi bırakıp derin nefesle rahatlayın.

- Sınavdan erken çıkmayın, sürenizi sonuna kadar kullanın.

- Adayların ilk 120 dakika ve son 15 dakika içinde salonu terk etmesinin, sınav sırasında kısa bir süre için bile olsa tuvalete gitmek dâhil, salon dışına çıkmasının yasak olduğunu hatırlayın.



0 Yorum

Yorum Yaz