Furkan Gönüllülerinden "Türkiye'deki Yargı Zulmü" Konulu Basın Açıklaması

Furkan Gönüllüleri, Alparslan Kuytul Hoca'nın katılımıyla Adana Atatürk Parkında yargının getirildiği durum ile ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Yüzlerce kişinin katılım gösterdiği açıklamanın detayları şu şekilde;

Furkan Gönüllülerinden "Türkiye'deki Yargı Zulmü" Konulu Basın Açıklaması
25 Oca 2020 17:11:54

Furkan gönüllüleri yargıdaki hukuksuzluklara tepki göstermek amacıyla Adana Atatürk Parkında bir araya geldi. Yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirilen basın açıklamasına, 22 aylık tutukluluk sonrası tahliye edilen Alparslan Kuytul Hoca da katıldı.

Kuran tilaveti ile başlanan "Türkiye'deki Yargı Zulmü" konulu basın açıklamasında, "Son yıllarda yaşanan örnekler vesilesiyle gözler önüne gelen “yargının bağımsızlığını kaybetmesi” konusu toplumun büyük bir çoğunluğunu mağdur etmekte ve birçok kesim tarafından konuşulmaktadır. Birçok misalde görüldüğü üzere kanunlar açıkça ihlal edilmekte ve talimatlarla hareket edildiği çok açık görülmektedir. " ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada "Furkan gönüllüleri olarak yaşadığımız örneklerle, yargı eliyle gerçekleştirilen zulme bizzat maruz kalanlardanız" notunu düşen gönüllüler, Alparslan Hoca'nın iki yıllık süre boyunca yaşadığı hukuksuzlukları, ertelenen mahkemelerini ve kayyum atanan Furkan Vakfını anımsattı.

Yargıda yaşanan haksızlıkların had safhaya ulaştığının altı çizilen açıklamada, birtakım karanlık odakların 15 Temmuz Darbe girişimini bahane ederek tüm İslamî hizmetleri engellemeye çalıştığı, birçok hayırlı etkinliklerin iptal edildiği, Furkan Vakfına kayyum atandığı gibi Bilim ve Sanat Vakfına da kayyum atanmasının bu vahim tablonun son misalini teşkil ettiği belirtildi.

Resim

Resim

"Öleceğimi de Bilsem Susmayacağım"

Açıklamada Alparslan Hoca'nın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

15 Temmuz'un siyasi ayağının ortaya çıkarılmasından memnuniyet duyarız. Siyasi ayağının ortaya çıkmasını istediğimiz gibi derin ayağının da ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Derneklerimiz kapatıldı, vakfımıza kayyım atandı, masum arkadaşlarımız hapse atıldı, mahkemelerimizin içi boş olduğu halde sürekli ertelendi. Susmadığım için tekrar cezaevine gönderildim, öleceğimi de bilsem susmayacağım. Hiç olmayan şeyler yapıldı, savcılara tahliyeye itiraz etme hakkı verildi, kaç kişi bu şekilde tekrar tutuklandı. Olağanüstü hal güya kaldırıldı, kaldırılmadı, devam ediyor. Olağanüstü halı kalıcı hale getirdiler. Mahkemeleri rezil ediyorlar, bir yerlerden talimat geldiğinde hakimin görüşünün bir önemi yok.

"Hukuk Devleti Olamadık"

Mahkemede istemedikleri bir karar çıkınca, tekrar tutuklamanın sistemini kurmuşlar. Hamile, lohusa kadın kanunlara aykırı şekilde tutuklanarak yüzlerce çocuk cezaevinde büyüyor, hangi vicdana sığar bu! Hukuk devleti olamadık. Keyfi idarede bulunmak için herşeyi hazırlamışlar. Kanunlara göre hamile kadın hapse atılamaz, tecrit uygulanamaz, ama yapılıyor. Sen nasıl olurda beni tecritte tutarsın bu sadistliktir, kafalarına göre telefon görüşme hakkımı iptal ettiler. Kanunsuz! Bizimle alakalı silahlı suç örgütü iddiaları olmadan buna dayanarak iptal ettiler. Bunu yapan cezaevi idaresi gibi görünüyor. Ama onlar değiller, inşallah söylediğim için onları da sürmezler.

"Herkese Olan Hak, Bana Yoktu"

Ankara'dan adamına göre kanun veriyorlar. Herkese olan hak, bana gelince verilmiyor. Adalet yok, hiç olmazsa kanun olsa. Televizyon vermiyorlardı, avukatla görüşmeme kısıtlama getirdiler, hepsini mahkemeye verdim ve kazandım, bunu yapanlar, mahkemeye verince kazanacağımı biliyorlardı ama ne kadar zulmedersek diye düşünüyorlar.

"KHK Faciadir"

Bizim derneklerimiz de KHK ile kapatıldı, biz de KHK mağduruyuz, KHK hakikaten de faciadır, OHAL komisyonu kuruldu ama yetişemiyor, binlercesine mesleğe iade verildiği halde iade edilmiyor, kanun devleti olsa böyle olur mu, bu ne vicdansızlık, devlette şefkat esastır şimdi kin ve nefret merhametin yerini almıştır, adalet farz merhamet sünnettir, adaleti tesis etmediler ki merhamet etsinler ki. 61 yaşındaki abimi işten çıkardılar. İnsanların gözünü korkuyorlar. Ya da siyah gözlü adamlar gelip tehditte bulunuyorlar şimdi bu kanun devleti midir? Biz terör örgütü müyüz ki bize selam verenleri tehdit ediyorsun, ey siyah gözlüklü adam, buna sen mi karar veriyorsun? Hakim ve savcıların üzerindeki ellerinizi çekin, onları rahat bırakın. Bundan sonra 'Alparslan Kuytul'a özgürlük' değil, 'Hakim ve Savcılara Özgürlük' demeliyiz. Adamına göre kanun olmaz. Artık bu zulümler sonlandırılmalıdır. Tutuksuz yargılamak esastır. Neye göre tutuklu yargılamayı adet haline getirdiniz. Adaletin olduğu ülkelerde savcılar suçu ispat eder, adaletin olmadığı ülkelerde sanıklar suçsuzluğunu ispat eder. Bu dönem lanetle anılacaktır. Ülkede öyle bir kadro var ki ülkedeki özgürlüğü fazla bulmaktadır. Yaptığımız mücadele diktatörlüğe gidişi engelleme mücadelesidir. Dönem, Saddam'ın Kaddafi'nin dönemi değil, sosyal medya gibi bir medya var. Bu alanı elinize geçiremediniz, geçiremeyeceksiniz. Diktatörlük hayallerinizi bırakın. Yargıya sözünü geçirenler 'yargı altın devrini yaşıyor' diyorlar. Türkiye'nin diktatörleşmemesi için mücadele etmek boynumuzun borcudur. Katılımlarınız için teşekkürler"

Resim

Resim

Resim

HABERİN VİDEOSU:




0 Yorum

Yorum Yaz