Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Gündeme Dair Analizler- 2

Yazar: Alparslan Kuytul Hocaefendi Tarih: 05 Ara 2017

Alparslan Kuytul Hocaefendi, 20 Ekim Cuma akşamı gerçekleştirdiği Tefsir Dersi sonrası kendisine yöneltilen “Cumhurbaşkanlığı sarayının harcamalarına gösterilen tepkiye yetkililerden; “itibarda tasarruf olmaz anlayışı ile harcama yapıldığı” cevabının verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şöyle cevap verdi:

Bu Olsa Olsa Karunların, Tarih Boyunca İnsanları Sömüren Diktatörlerin Anlayışıdır

Saraydan böyle bir açıklama yapıldığını duydum. Bu hangi din bilmiyorum ama İslam olmadığı kesin. “İtibarda israf olmaz, itibarda tasarruf olmaz” anlayışı İslam’ın anlayışı değildir. Bu olsa olsa Karunların, tarih boyunca insanları sömüren diktatörlerin anlayışıdır, onlara layıktır. Müslümanlar bu anlayışı kabul edemezler. Efendimizin hayatı meydandadır. Tribünlere konuştukları zaman, Efendimizin bir hurma ile iftar açtığını söylüyorlar sonra da saraylarda son derece israf içinde yaşıyorlar. Çelişkili konuşmalar…

Mahkemelerinizde adalet, memleketinizde sosyal adalet varsa itibar kazanırsınız. Toplumunuzda huzur varsa, suçlar az ise, yardımlaşma varsa, ahlâklı bir toplum meydana geldiyse, intiharlar yoksa itibar kazanırsınız. Kişi başına düşen milli gelir 30 bin dolara çıkarsa, işsizlik azalır, enflasyon düşerse itibar kazanırsınız. Sanayiniz, tarımınız ve hayvancılığınız gelişirse, memleketinizden Nobel ödülü alan matematikçiler, kimyacılar, tıpçılar çıkarsa itibar kazanırsınız. Saraylarla itibar kazanılmaz, kaybedilir. İtibarınızı kaybediyorsunuz. Başka bir devletin başkanı geldiğinde sizin sarayınızı gördüğünde “Bunlar ne kadar güçlüymüş” diyeceğini mi zannediyorsunuz? Dünyanın en fakir devleti bile isterse sorumsuzca davranır ve sarayınızın aynısını yapar. Her devletin bu kadar parası vardır. Hatta öyle zenginler var ki, onlar bile o sarayı yaptırabilir. Bazı ülkelerde denizin ortasında suni adalar meydana getirip üzerine de yedi yıldızlı oteller yapıyorlar. Bu otellerin kapı kolları altından ama böyle devletlerin dünyada hiçbir tesiri yok. Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin çok lüks binaları olmasına rağmen dünyada bir kıymetleri var mı?

Bir devletin başkanı geldiğinde saraya bakıp da, “Bunlar çok ilerlemişler” mi diyecek? Bu gelen, devlet başkanı sizin kişi başına düşen milli gelirinizin on bin dolar olduğunu, eğitimde çok gerilerde olduğunuzu, dersleri talebelere öğretebilmede dünyada 107. sırada olduğunuzu, terör olaylarında her gün kaç kişinin öldüğünü, insanların güven içinde olmadığını biliyordur. Milli bütçenizin sadece 150-200 milyar dolar olduğunu biliyordur. Gelişmiş devletlerde bu trilyon dolarlarla ifade ediliyor. Amerikan bütçesi 4 trilyon dolar olarak açıklandı. Gelen eğer bir devlet başkanıysa sizin ülkenizdeki işsizliğin %13, işsiz sayısının ise üç buçuk milyonu geçtiğini, cinayet sayısını, vergilere %30-40 zam koyduğunuzu, enflasyonun %11 olduğunu biliyordur. Sarayınızı gördüğünde, içinden “Millet işsiz ama bunlar saraylarda yaşıyor ve israf ediyor” demiyorlar mıdır?

En Büyük İtibar Allah’ındır ama Mülkünde İsraf Etmemektedir

Birinden “İtibarda israf olmaz” lafını duymuşlar, “İslam’a uygun mu, değil mi” diye düşünmüyorlar. İtibar için de olsa israf caiz değildir. En büyük itibar Allah’ındır ama Allah kendi yüceliğini göstermek için mülkünde israf etmiyor. “İtibarda israf olmaz” diye düşünen padişahlar Osmanlı’yı yıktılar. Bu düşünce ne siyasete ne de İslam’a göre doğrudur. Müslümanlar her zaman bulundukları çağın orta halli insanları gibi yaşamalıdırlar. İnsanların içinde en itibarlı olan Hz. Peygamber’dir. Hayatı meydandadır. O da devlet başkanıydı. O günkü duruma göre orta halli hatta bazen orta halliden daha düşük bir hayat yaşadı. Efendimiz, imkânı olduğu halde mütevazı bir hayat yaşıyordu. Efendimiz tam bir zahitti. Hasırda yattığı için kendisini görünce ağlayan Hz. Ömer’e; “İstemez misin dünya onların ahiret de bizim olsun?” diyordu. İşte bu peygamber bakışıdır.

Saraydaki Bu İsraf Asla Caiz Görülemez!

“İtibarda tasarruf olmaz”mış. Kendi fetvalarını kendileri veriyorlar. Daha bu insanlardan mütevazı bir hayat beklenir mi? Şu memlekette 3,5 milyon işsiz varken, sarayın sadece temizlik masrafları, eski parayla 2 trilyon olarak açıklandı. Allah’tan korkun! Sarayın ne kadara mal olduğu hâlâ muamma. Devletin sarayının kaça mal olduğunu neden açıklamıyorsunuz? Mahkeme sorduğu halde mahkemeye bile red cevabı verdiler. Ne mahkeme dinliyorlar ne hâkim ne de savcı… Mademki hukuk devleti olduğunuzu iddia ediyorsunuz o halde mahkeme talep ettiği zaman vermek zorundasınız. Bu mahkemelere bir tek garibanlar mı itaat edecek?

Dünyada hangi devlette 1150 odalı bir saray var? Dünyanın en zengin devleti olan Amerika’nın Beyaz Sarayı 132 odalı ve oradan dünyayı idare ediyorlar. Bizimkiler 1150 odalı saray yapıyor. Amerika’dan daha mı zenginsiniz? Bu şekilde, Ortadoğu’daki krallara benziyorsunuz. İslam’ın bakışına göre durum budur ama onlar meselelere İslam’ın bakışı ile bakmıyorlar. İslam’a göre devletin başında olanlar mütevazı bir hayat sürmeliler. Çünkü insanlara sabretmeleri gerektiğini söyleyeceklerdir. Saraylarda yaşayanlar nasıl ve hangi yüzle bunu diyecekler? Saraylarda yaşayanlar insanlara asgari ücret veriyorlar. Cumhurbaşkanı elli milyar maaş alıyor. Zaten çok zenginsiniz, ne yapacaksınız bu kadar maaşı? Siz az maaş almalısınız ki insanlara da “sabredin” diyebilesiniz. İran’da devrimden sonra milletvekilleri, devrimden evvelki maaşa nispetle çok az maaş istemişlerdi.

Allah Azze ve Celle; “Yiyin, için ama israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez” buyuruyor. Demek ki bir Müslüman israf ettiği zaman, “Allah beni sevmiyordur” diye düşünmeli. İtibar kazanacağım deyip de israfa gitmek İslam’ın anlayışı değil. Sarayın buna benzer açıklamalarını kınıyorum. İşsizliğin %13’e çıktığı, vergilerin her gün arttığı memlekette saray forsundan hiç taviz vermiyor…

Paylaş:  
Alparslan Kuytul Hocaefendi
Alparslan Kuytul Hocaefendi
Alparslan Kuytul Hocaefendi 1965 yılında Adana’da dünyaya geldi Ailesi ve çevresinden aldığı dini eğitim ve terbiye ile İslam’ı seven bir çocuk olarak yetişti Henüz ortaokul tahsili esnasında dinini öğrenme ve anlatma gayreti içerisindeydi Lise yıllarına geldiğinde milletinin içerisinde bulunduğu durumu onu daha çok çalışmaya ve İslam’ı tebliğ etmeye yöneltti Yaptığı ...
Yazar Sayfasına Git