Sri Lanka'daki Terör Saldırıları Hakkında Değerlendirme

Yazar: Rumeysa SARISAÇLI Tarih: 26 Nis 2019

Sri Lanka’da pazar günü kilise ve otellere gerçekleştirilen saldırılarda 253 kişi hayatını kaybetti ve 500'den fazla kişi yaralandı. Çok menfur bir saldırı. Kadınlar, çocuklar ibadet ederlerken katledildi. Özellikle kilise saldırısı çok acı. Bir sürü insan katledildi ve maalesef sözde İslamcı bir örgütün yaptığı söylendi. Net bir isim söylenmiyor ama Ulusal Tevhid Cemaati diye bir cemaatten bahsediliyor. Adı da Tevhid, bunlar Tevhid’in adına kurban olsunlar. Ben bu ismin bile rastgele koyulmadığını düşünüyorum. ‘Tevhid’ diyor, ‘cemaat’ diyor. Adeta bu kelimeler sakıncalı hale getirilmeye çalışılıyor. Yine bu saldırılarda bir ara IŞİD’in, daha sonra da Srilankada var olduğu söylenen 2 örgütün adı geçti. En son baktığım haberlerde Ulusal Tevhid denilen adı sanı duyulmayan, varlığı bilinmeyen bir örgütten bahsedildi. Gerçekten böyle bir grup var mı? Veyahut da bu grubun varlığının iddiası bir kılıf mı bilemiyorum. Çünkü son 5 yıldır kendi coğrafyamızda çok yakınımızda var olan bir IŞİD gerçeği var. IŞİD’ı değerlendirdiğimizde baştan sona tamamen İslam’ın ilkelerine aykırı hareket ettiği, İslam’ın temel ilkelerini çiğneyerek bir takım faaliyet ve saldırlar gerçekleştirdiği aşikârdı. IŞİD böyle bir örgüttü. Alpaslan Kuytul hocamız ‘IŞID bir Amerikan projesi’ demişti. ilk  günden itibaren bu tespiti yapmıştı. Dolayısıyla IŞİD de üstlenmiş olsa, söyledikleri tevhid cemaati de üstlenmiş olsa bu saldırının asla islami bir cemaat tarafından yapılmayacağı aşikar olduğundan dolayı bu örgüt İslami bir örgüt olamaz diyorum ben.

Çünkü biz  bir olayı değerlendirirken her zaman iki yönden değerlendirmeliyiz;

Müslümanların yaptığı söylenilen bu olay İslam’a uygun mu?  Temel bakışımız bu olmalıdır . Olaylara, durumlara, sözde cemaatlere, gruplara bakışımız bu olmalı . İslam’da ibadet edilen yerlere saldırılamaz. İslâm buna müsaade etmez. İslam; dini, canı, mabetleri ve nesli korur. Dolayısıyla bu saldırı İslami yönü olan bir grubun yapacağı bir saldırı olamaz.

İkincisi; yapılan saldırı kimin işine yarıyor, kime faydası var, kime zararı var?  Yine temel bakacağımız noktalardan birisi budur. Herkes bu saldırı yüzünden İslama, Müslümanlara yüklendi. Biz zarar görüyoruz, bizim dinimiz görüyor. Aslında İslamafobi’ye bir cansuyu verilmiş oluyor. İslam ve Müslüman korkusu dünyaya küresel anlamda yayılmaya çalışılıyor.

İslam’ın yasak kıldığı, haram gördüğü bir konuyu birileri bir hareket tarzı olarak ortaya koyup böyle bir saldırı gerçekleştiriyorsa bunlar İslami hassasiyeti olan insanlar olamaz.  Hatta bunu meşru görüyorsa;  çok daha açık konuşayım: Böyle bir saldırıyı meşru görüyorsa; bunlar İslam dairesinde var olan insanlar olamaz. Çünkü sen İslam’ın haram gördüğü bir şeyi meşru görüyorsun. Ve İslam’ın hükmünü kabul etmiyorsun, böyle bir saldırı gerçekleştiriyorsun. İslâm dairesinden çıkma, çıkışmadır bu durum. Böyle bir durumda bu örgüte biz İslamcı bir örgüt diyemeyiz.

Müslümanlar dediğim gibi iki yönden bakmalı ve hemen bir savunma psikolojisine girmemeli. Yani ‘biz yapmadık’ savunmasını ben gerekli bile görmüyorum. Çünkü biz asla böyle bir şeyi yapmayız! Bizim dinimiz- imanımız buna müsaade etmez. Bizim dinimiz böyle saldırıların önüne ‘haramdır!’ hükmüyle sed çeker.

Esasında benim gördüğüm; küresel, ne idüğü belirsiz terör örgütleri çıkarılmaya çalışılıyor. Adına bugün; Ulusal Tevhid Cemaati der. Yarın başka bir yerde bir saldırı oldu denilir; ona da başka İslami bir terimle ad uydurulur. Sonuçta; ne yapılmak isteniyor, ne oluyoruz ona bakmak lazım.  Yani insanların İslam’a yönelişi, İslam’a ilgisi, İslam’a teveccühün önü, birileri tarafından kesilmeye çalışılıyor, ben bunu görüyorum.

Uyanık olmamız lazım. Bu tür saldırılarda savunma pisikolojisinden ziyade; ‘bu tür saldırıları bir Müslüman asla yapmaz, başka bir plan vardır’ deyip asıl kuklacıları konuşmak gerek. Bu saldırıları yapanlar namaz kılanlar veya bazı İslami yönü olan insanlar olabilirler. Ancak şu bilinmelidir ki, bu insanlar piyondur. Asıl arka planda var olan, onları o sahaya süren, onları insanlıktan hatta İslam dairesinden çıkaran kuklacılara dikkat çekmek ve onları deşifre etmek lazım.

Paylaş:  
Rumeysa SARISAÇLI
Rumeysa SARISAÇLI
21 Aralık 1973 yılında Adana’nın Kozan ilçesinde doğdu İlk ve orta öğrenimini Kozan’da tamamladıLise tahsilini Adanada gördü Yatılı olarak Laboratuvar bölümünü bitirdi Ardından Laboratuvar Yüksek Okulu ve Sosyoloji Fakültesini okudu Laborant olarak memuriyet hayatına başlayan Hocahanım’ın 28 Şubat süreciyle birlikte sürgünler ve soruşturmalar neticesinde devlet memurluğu görevine son verildi O ...
Yazar Sayfasına Git