İntihar eden tıp öğrencisinin ardından cemaat yurtları hedef alındı!

Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın hayatı katlanılmaz bulduğu, ailesini bağnaz bulduğu ve İslam’la olan ilişkisinin sona erdiği görülürken olay sonrası cemaat ve cemaat yurtlarına dönük nefret söylemleri yinelendi.

İntihar eden tıp öğrencisinin ardından cemaat yurtları hedef alındı!
11 Oca 2022 20:52:42

Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara, sabah saatlerinde ölü olarak bulundu. Arkadaşlarına gönderdiği videodaki konuşmaları ve geride bıraktığı notlara göre hayattan bunalan ve İslam’la bağı kalmayan gencin, cemaat yurdunda kalmasının kendisini hayattan soğuttuğunu ifade etmesi cemaatlere ve İmam Hatip okullarına dönük nefret söylemlerini yeniden hortlattı.

Öte yandan aile baskısı ve insanın bireysel iradesinin dışlandığı şartları uzun süre görmezden gelen aile ve toplum yapısının bu tarz olumsuz durumlara sebebiyet verdiği biliniyor. Ayrıca ailelerin çocuklarını, üniversite mezunu, doktor, mühendis, avukat 'yetiştirmeye' çalışması ve çocuklarının taleplerini görmemeleri, gençlerin gelişiminde olumsuz etkiye neden olan unsurlardan biri olarak görülüyor. 

Ailelerin, çocuklarını daha iyi hayat şartları için yetiştirdiklerini iddia ederlerken dahi aslında çocukların hayal ve beklentilerini değil kendi taleplerini karşılamaya dönük hareket ettikleri ve çocuklarının psikolojik durumlarını takip edemediklerini görüyoruz. 

Enes Kara olayında ailenin duygusal ve manevi ihmalleri olduğu görülürken, sosyal şartların ve gündelik siyasetin de gençleri içine hapseden bir yapısı olduğu anlaşılıyor. Çocuklarının talep ve isteklerini hesaba katmayan, onları ihmal eden, gözetim altında tutmak isterken bireysel iradelerinin dışlandığı durumlarda böylesine acı verici durumlar oluşuyor. 

Dinin güzellikle ve isteğe bağlı öğrenim ve eğitime dayalı olduğu gerçeği ıskalanırken, bu tarz olumsuz sonuçların doğmasına sebebiyet veren unsurların aileler ve toplum tarafından görülmediği intibaı gittikçe güçleniyor. 

Yaşamına son verdiği öne sürülen Kara, olaydan önce çektiği videoları arkadaşlarına göndererek, cemaat yurdunda Müslümanların ibadetlerini ve ilmi çalışmalarını kaldıramadığını, kendisinin dinden uzak bir anlayışa sahip olduğunu ancak bunu ailesinin bilmediğini, sosyal, siyasal ve ekonomik gerekçelerin de kendisini hayattan kopardığını iddia etti. 

Kara’ya ait notta, “Herkes doktorluktan kaçıyor, çünkü mobbing var, uzun süreli nöbetler var, hastadan şiddet görme ihtimali var, köle gibi çalışıyorsunuz, ben böyle bir gelecek istemiyorum. Bulunduğum cemaat yurdunda namaz kılma ve cemaatin dersine katılmak zorunlu, verdikleri kitapları okumak zorunlu, kendim Müslüman değilim, ailem bilmiyor, buradan ayrılmak istediğimi söylediğimde hayır cevabını aldım” ifadeleri yer aldı.

Cemaatlere dönük nefretin yeniden peydah olduğu görülürken Enes Kara’nın babası Mehmet Kara yaptığı açıklamada, "Sürekli telefonla oynuyordu. İçine kapanık birisiydi. Fazla konuşmazdı. Çevresiyle falan da konuşmazdı. Videosunu izledim. Kaldığı yer güzel insanların kaldığı yer. Talebelerin kaldığı yer. Orada kalmasını tavsiye ettim. Devlet yurdunda başvuru yapmadık. Durumumuz iyi. Manevi olarak ahiretine faydası olsun istedim. Ben 25 yıldır Risale-i Nur okuyorum. Bir zararını görmedim. Ben bu cemaatin 25 yıldır içindeyim. Kaldığı yerde hiçbir sorun yoktu. Sürekli arkadaşlarıyla iletişim halindeydik. Birkaç ay kalır sonra alışır dedim.  Cenazeyi aldık şu an dönüyoruz Hatay’a. Biz kimseden şikayetçi değiliz. Olaydan sonra durumunu daha iyi anladık." ifadelerini kullandı.

Kara bıraktığı notta ayrıca, "Şu an cemaat yurdunda kalıyorum. Hiç kalmak istemememe ve bunu aileme defalarca söylemiş olmama rağmen. Defalarca söyledim ama beni burada kalmaya zorladılar... Lise ve ortaokulda yine böyle medreselere sıkça geliyordum bazı tatillerde yatılı kalıyordum. O zamanlar da istemiyordum ama ailem zorluyordu ve haftada 1-2 gün geliyordum ya da yılda 1-2 hafta yatılı kalıyordum. Çok da zor değildi. Bir de en fazla üniversiteye kadar gelirim zaten diye düşünüyordum.

Burada vakit namazları zorunlu. Cemaat şeklinde kılıyoruz namazdan sonra ders var vs. 30 dakika sürüyor yaklaşık her vakit. Günlük 1 saat burada olan kitaplardan okuman zorunlu. Haftanın 3 günü cemaat dersine katılman zorunlu. Yemekleri yine öğrenciler yapıyor, haftanın 1 günü temizliği yine biz yapıyoruz. Sabah namazıyla uyanıyorum, okula gidiyorum geliyorum, akşam namazı, yemek, okuma, yatsı namazı, cemaat dersi sonra saat 10 zaten ertesi gün tekrar 6.30 gibi namaza uyanıyorum. Bir tek 8'de serbest oluyorum. Hafta sonu da benzer. Yine 3 saat gibi bir şey kalıyor ve kalan zamanda adam akıllı ders de çalışamıyorum. Çünkü psikolojik olarak yorgun oluyorum.

Bu 2 sorunu ayrı ayrı düşününce aslında katlanılamayacak şeyler değil ama bunları birleştirince tüm yaşama sevincimi alıyor, özgür hissetmiyorum kendimi 24 saatten kendime ayırabildiğim 3 saat falan."



0 Yorum

Yorum Yaz