• Anasayfa
  • GÜNDEM Haberleri
  • Kurtulmuş'tan İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Nasıl imzalanmışsa, usulünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır

Kurtulmuş'tan İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Nasıl imzalanmışsa, usulünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılabileceğini söyleyen AK Partili Numan Kurtulmuş, "Nasıl usulünü yerine getirerek bu sözleşme imzalanmışsa, aynı şekilde usulü yerine getirilerek bu sözleşmeden çıkılır" dedi.

Kurtulmuş'tan İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Nasıl imzalanmışsa, usulünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır
02 Tem 2020 15:01:41

Ak Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, 30 yerel televizyonda yayımlanan "Anadolu Soruyor Programı"nın canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı:

  • (İstanbul Sözleşmesi'nin iptali) İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanması gerçekten yanlıştı. 2011 yılında İstanbul'da imzalandı ve Türkiye 2012'nin Kasım ayında bunu Parlamentodan geçirerek yasalaştırdı. 2014'te de bu sözleşmeye imza atan ülke sayısı 10 ülkeye çıkınca 2014'te de İstanbul Sözleşmesi, uluslararası bir hukuk metni haline getirildi. Bu metnin içerisinde iki tane önemli husus var dikkat çekmemiz gereken ve bizimle asla uyuşmayan, bunlardan birisi toplumsal cinsiyet meselesi bir de cinsel yönetim yönelim tercihi. Şimdi bunlar ve başka şeyler de var ama bu iki meselenin demin konuştuğumuz çerçevede tam da bu LGBT vesaire gibi unsurların marjinal unsurların ekmeğine yağ sürecek kavramlar olduğu ya da onların arkasına sığınarak faaliyet yapabilecekleri alanlar oldu görülüyor.


  • İstanbul Sözleşmesi evet yanlış bir şeydir, bu çok açık söylüyorum. Bunlar çoğu arkadaşımızın, milletimizin ve çoğu arkadaşımızın kanaati de bu noktadadır. AK Parti hükümetleri bütün uygulamaları içerisinde özellikle kadının çalışma hayatının içerisinde var olabilmesi bakımdan olağanüstü ön açıcı faaliyetlerde bulundu. Bugün eğer yanılmıyorsam eğitim sistemimizin içerisinde yüzde 50'nin üzerinde yüzde 56'lara varan bir kadın istihdamı söz konusudur. Hakimlerimizin, savcılarımızın ve hukukçularımızın yaklaşık yüzde 30'una yakını aynı şekilde kadınlarımızdır. Sağlık çalışanlarımızın önemli bir kısmı kadınlarımızdır. Kadınlarımızı her yerde siyasetin içerisinde en çok kadınların önünü açan parti AK Parti'dir. Bunda hiçbir tereddüt yok. Kadın erkek fırsat eşitliğinin önündeki her türlü engellerin kaldırılması başka bir konudur.
  • Ayrıca kadına karşı şiddet bu topluluğun kanayan bir yarasıdır, namussuzluktur, insanlık dışı bir davranıştır. Herhangi bir adam bırakın öldürmeyi, yaralamayı bir kadına eli kalkıyorsa o eli kırmak lazımdır. Bundan hiç tereddüt yok. Bu el insani bir el değildir gayri insani bir eldir. Bunlarla ilgili de yasal düzenlemelerin aşağı yukarı önemli bir kısmı tamamdır. Yani İstanbul Sözleşmesi olmazsa Türkiye'de kadına karşı şiddet artar tezide bir şehir efsanesidir. Yalan, bir yanlış propagandadır. Dolayısıyla bunları sakin bir şekilde değerlendirmek zorundayız. Türkiye'de toplumsal olarak da bunların araştırmalarını yaptırdık. Türkiye'de bütün siyasi partilerin tabanlarında İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması ya da bunun bir düzenlemeyle revize edilmesi konusunda çok ciddi beklentiler vardır. Bunun aileye zarar verdiği konusunda endişeler var.
  • Tabii ki, yani siyaset şöyle bir şey değil, siyaset yukarıda bir alan ve halk ne düşünüyor bununla ilgilenmeyen bir alan değil. Halkımızda böyle büyük bir beklenti varken AK Parti olarak biz buna bigane kalmayız. Nasıl usulünü yerine getirerek bu sözleşme imzalanmışsa, aynı şekilde usulü yerine getirilerek bu sözleşmeden çıkılır.


  • (Ayasofya'nın ibadete açılmasına yönelik tartışmalar)Ayasofya'nın statüsünün ne olacağı konusu hiçbir yabancı ülkeyi ve hiçbir yabancıyı ilgilendirmez. Bu doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenlik hakkıdır ve aziz milletimizin vereceği bir karardır. Millet adına ülkeyi yönetenlerin vereceği bir karardır. Bugün de yürütmedeki bu uygulamaya karşı açılmış olan bir dava Danıştay'da görülecek, bağımsız Türk yargısı bu konuda kararını verecektir. Nihayetinde sözde kararda Türkiye'nindir. Bir kere herkesin bu anlamda hakkını, haddini ve durması gereken yeri bilmesi lazım.


  • (ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Ayasofya'ya yönelik açıklamaları) Sayın Pompeo'nun basına düşen açıklamasında fevkalade rencide edici cümleler de vardır. Sanki Türkiye'de var olan bizden önceki yani Osmanlı'dan önceki Türkler'in Anadolu'daki varlığından önceki Selçuklulardan önceki kültürel varlıkları sanki korumakta zorlanıyormuş ya da korumuyormuş bunlara sahip çıkmıyormuş gibi bir imajla üstten bir üslupla ders verir gibi eğer bunları yaparsanız ilişkimiz düzelir anlamına gelen sözler söylemiştir ki bunlar asla kabul edilemez.


  • Bir kere herkesin haddini bilmesi lazım. Amerika'da 2 siyahiye müsamaha gösteremeyenlerin onları içselleştiremeyenlerin kalkıp da Türkiye'ye kültür konusunda ders vermeye hakları yoktur. Bu anlamda Ayasofya meselesi Türkiye'nin egemenlik meselesidir, egemenlik hakkıdır. Nasıl Türkiye bu konuda karar verecekse karar verir. Bir de tabii milletin beklentileri var, şu anda kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki sadece AK Parti tabanı değil AK Parti tabanının yüzde 90'lara varan kısmı MHP ve İYİ Parti tabanının çok çok büyük bir kısmı aynı şekilde. Hatta CHP ve HDP tabanının çok büyük bir kısmı önemli bir kısmı Ayasofya'nın ibadete açılması konusunda hemfikirdir.




0 Yorum

Yorum Yaz