Mahkeme Sonrası Alparslan Hocanın Avukatından Bilgilendirme

6 Eylül Cuma günü Adana 4. ACM’de gerçekleşen mahkemede sanıklara savunma hakkının verilmemesi hakkında Av. Adem Tural “Asıl nefsini tatmin edenler yargıyı bir sopa aracı olarak görüp muhalifleri susturmak için kullananlardır.” İfadesini kullandı.

Mahkeme Sonrası Alparslan Hocanın Avukatından Bilgilendirme
07 Eyl 2019 11:47:38

19 aydır haksız şekilde cezaevinde bulunan Alparslan Hocanın “Suç örgütü kurmak ve dolandırıcılık” iddiasıyla yargılandığı davanın 6 Eylül Cuma günü 4. duruşması gerçekleşti. Duruşmada mahkeme heyeti Alparslan Hocanın tutukluluğunun devamına, Ali Alagöz’ün ise tahliyesine karar verdi.

Mahkeme sonrası Alparslan Hocanın Avukatı Adem Tural Açıklamada bulundu:

Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Az önce memur beylerden birisi “Yaptığınız açıklama kanunu aykırıdır derhal dağılmanızı istiyorum.” Şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklama kanuna aykırı değildir. Bu açıklama yapılmadan önce yetkili amirlerle görüşülmüş ve müzakere sonucunda bu açıklamanın yapılmasına karar verilmiştir.

Bugün Alparslan Kuytul Hoca ve Furkan Vakfı Başkanı Ali Alagöz’ün tutuklu yargılandığı Furkan Vakfı davasının 4.duruşması Adana 4 ACM’de görüldü. Furkan Vakfı davasında maalesef haksız ve keyfi uygulamalar devam etmektedir. Adana 4.ACM’de görülen bugünkü duruşmada Alparslan Hocanın tutukluluğunun devamına, vakıf başkanı Ali Alagöz’ün ise tahliyesine karar verildi. Bir sonraki duruşma günü 5 aralık olarak belirlendi. 20 aydır hiçbir sebep olmadan tamamen keyfi nedenlerle tutuklu bulunan Alparslan Hocanın tahliye edilmemesi onun siyaseten esir tutulduğunu tescillemiş oldu. Furkan Vakfı Başkanı Ali Alagöz'ü tahliye ederek sanki adalet varmış gibi yapanlar bilsinler ki bu dava sus davasıdır suç davası değildir. Bu dava er ya da geç çökecek ve yargılananlar beraat edeceklerdir. Bizim bu davadan talebimiz tutukluların sadece tahliye edilmesi değil, davanın bir an önce beraatle sonuçlanması ve insanların daha fazla mağdur edilmemesidir.

Dosyada somut hiçbir delil olmadığı halde tamamen varsayımlarla 45 kişinin yargılanması hukuk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.

Duruşmada sanıklara savunma hakkı verilmemiştir. Biz savunma hakkının bir gereği olarak müvekkillerimiz Alparslan Kuytul ve Ali Alagöz’ün savunmalarının söz hakkı vererek sağlanması gerektiğini söylediğimiz halde mahkeme heyeti talebimizi reddetti ve tutuklu sanıkların savunma yapmasına müsaade etmedi. Mahkemenin tutuklu sanıklara söz hakkı vermemesinden daha da ağır olanı mahkeme heyetinin “Söz hakkı vermeyeceğiz. Burası kimsenin nefsini tatmin etme yeri değildir.” Sözleri oldu. Şunu ifade etmek istiyoruz ki savunma hakkı ve tahliye talebi nefsi tatmin etme olarak değerlendirilemez. Eğer bir mahkeme heyeti savunma hakkını nefsi tatmin etme olarak değerlendiriyorsa o hukuk sistemi çoktan çürümüş vaziyettedir. Mahkemenin bu açıklamasının da çok talihsiz olduğunu kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Eğer savunma hakkı verilmeyecekse duruşma günü belirlemenin ve yargılama yapmanın da hiçbir manası olmadığını da ifade etmek istiyorum.

Mahkemenin bu tavrı aslında kararın duruşmada değil de daha duruşmaya çıkmadan evvel belli olduğunu da göstermiş oldu. Eğer adil bir yargılama olsaydı kişilerin savunmaları alınmadan böyle bir karar verilemezdi.

Savunma hakkı nefsi tatmin etme olarak yorumlanamaz. Böyle bir yorumda bulunan kişi hakkında hemen bir yargılama başlatılmalı ve gerekli işlemler yapılmalıdır.

Bizler konuşarak nefsimizi tatmin etmiyoruz. Ortada 20 aydır devam eden bir tutukluluk durumu var. Derhal beraat etmesi gereken insanların özgürlüklerinden bir mahrumiyet söz konusu ama biz buna yönelik savunma yapmak istediğimizde mahkeme heyeti bunu nefsi tatmin etme olarak görüyor. Asıl nefsini tatmin edenler yargıyı bir sopa aracı olarak görüp muhalifleri susturmak için kullananlardır.

Eğer nefislerini tatmin eden birilerini görmek istiyorsanız yargının üstünde baskı kuran siyasilere ve bu baskı sonucu haksız kararlar veren hakimlere, kendinize bakın. 

Bu haksız, hukuksuz ve tamamen keyfi kararları verenler er ya da geç hukuk önünde yargılanacaklardır. Dünya mahkemelerinde yargılanmasalar bile milletin vicdanında ve mahşer günü Allah’ın huzurunda yargılanacaklar ve en ağır cezayı alacaklardır.

Yargıyı sopa olarak kullanıp bu tür kararlar verenler milletin vicdanında müebbetliktirler. Bu millet sizi affetmeyecek ve tarihe kara bir leke olarak geçeceksiniz.

Alparslan Hocanın esaretinin siyaseten olduğunu bir kez daha halkımıza sunuyoruz.

Dosyada hiçbir suç, hiçbir şikayetçi, suç sayılabilecek en ufak bir eylem olmadığı halde yaptığı konuşmalar birilerini rahatsız ettiği için hakkında iddianame düzenlenmesi ve bu nedenle 20 aydır tutuklu bulunması yargının geldiği durumun ve Alparslan Hocanın siyaseten esir alındığının bir göstergesidir.

İnsanları zindanlara atarak susturmaya çalışanlar şunu bilsinler ki fikirler asla ölmez. O fikirler er ya da geç sizin sonunuzu hazırlayacaktır.

20 aydır devam eden bu davanın avukatı olarak bu kararı bir kez daha kınıyor ve Alparslan Hocanın en kısa zamanda tahliye edileceğini ümit ediyorum.




0 Yorum

Yorum Yaz