Vücut Isısındaki Hassas Denge

Vücut Isısındaki Hassas Denge
11 Eki 2016 13:04:49

Yarattığı herşeyi bir ölçü ile yaratan Rabbimiz yere göğe ve tüm mahlukâta öyle hassas dengeler yerleştirmiştir ki; biz bunları her farkettiğimizde Allah’ın yüce sanatına hayran kalırız.

“Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık”1(Kamer suresi-49) buyuran Rabbimiz, vücut ısımıza da 36,5 – 37,5 derecede sabit kalacak şekilde mükemmel bir ölçü koymuştur.

Canlılar ‘sıcakkanlı’ ve ‘soğukkanlı’ olarak ikiye ayrılırlar. Sıcakkanlı canlılar her ortamda kendi vücut ısılarını sabit değerlerde tutarlar. Sıcakkanlı olarak yaratılan insanoğlu da yaşadığı ortam sıfırın altında (-20, -30 derece) olsa veya + 50 derecelere yükselse dahi vücut ısısını 36,5-37,5 derece dolaylarında tutar. Bu beyinde bulunan hipotalamus kontrolünde gerçekleşir. 36,5-37,5 derece ısı düzeyi vücut fonksiyonları için en ideal değerdir, ayrıca zararlı bakterilerin ve mantarların vücudumuzda rahat yaşam sürdürememeleri için en uygun sıcaklıktır. Bu ısı düzeyi düşerse veya yükselirse ölüme kadar gidebilecek tehlikelere neden olabilir. Rad Suresi’nde bu hassas denge şöyle ifade edilir. “…O’nun katında her şey bir ölçü (miktar ) iledir.’’

Vücut Isısı Etkileri

28 Derece: Tam bilinç kaybı, solunum ve kalp durmasına bağlı olarak ölüm gerçekleşebilir.

30 Derece: Vücut sıcaklık kontrolünü kaybeder, kalp atışları yavaşlar, koma, ölüm olabilir.

33 Derece: Bilinç bulanıklaşır, tansiyon düşer, aşırı halsizlik olur.

37 Derece: Normal düzeyde ilerleme olur.

42 Derece: Merkezi sinir sistemi çöker.

44 Derece: Ölüm gerçekleşir.

Çok soğuk havalarda vücut ısısının düşmemesi, sabit kalabilmesi için beyinde termostat görevi gören hipotalamus vücudumuza bazı komutlar verir. Özellikle vazokonstrüksiyon dediğimiz yüzeysel damarların daralması ile ısı kaybı önlenmeye çalışılır. Aşırı soğukta parmak uçlarının morarması da yine damarların daralması sonucu olan ama aslında el ve ayaklarda ısı kaybını azaltarak vücut ısısını dengede tutma mekanizmasıdır. Burada vücudumuz, kalp beyin gibi hayatî önemi olan organları zor şartlarda korumak için perifer dediğimiz el-ayak parmakları gibi uç noktaları feda etmekte, vücut ısısını sabit tutmaya çalışarak insanın yaşamını sürdürmesine yardımcı olmaktadır.

Bir de yaz ayları vardır, kazakların ve kalın giysilerin kaldırıldığı, sobaların söküldüğü, kaloriferlerin kapatıldığı… Ama sıcaklık yine de yüksektir, güneş ortalığı kasıp kavurur, bazı yerlerde dış ortam sıcaklığı 50 derecelere çıkar. Bu durumda vücut ısısı ise 40-41 derecenin üzerine çıkarsa havale geçirme sonucu kalıcı hasarlar oluşabilir. Sıcaklığı düşürmek için Rahman olan Allah’ın dağlardan esen serin rahmeti, rüzgârı olduğu gibi, vücut içinde de insanı serinleten doğal klimaları mevcuttur.

Sıcak havalarda terlemek bizi ne kadar rahatsız etse de aslında yaz aylarında terlemek insanın can simididir. Terleme, sıcaklarda insanın vücut ısısının yükselmesini önleyen en iyi klimalardan birisidir. Vücut ısısı bazı durumlarda normal sınırları aşar ve yükselir, anne babaların uykusunu kaçıran bu yükselme, ateş olarak ifade edilir. Bebeklerde ve çocuklarda özellikle kış mevsimi hastalıklarına bağlı olan ateş yükselmesi anne babada büyük bir telaşa yol açar. Acaba ateş gerçekten bu kadar tehlikeli midir, yoksa vücudun bir doğal refleksi midir, önce ateş mi düşürülmeli yoksa altta yatan asıl düşman mı tespit edilmelidir?

Ateş Hastalık Değil Belirtidir!

Vücut ısımızın enfeksiyonlar, aşılar, zehirler, tümör vb. gibi durumlar sonucu 38 dereceden yüksek olması “ateş” olarak ifade edilir. Ateş bir hastalık değil, hastalıklar sonucu vücudumuzun bizleri uyaran belirtisi yani alarmıdır. Virüslerin, zararlı bakterilerin ve mantarların savunma hücreleri tarafından tanınması sonucu hipatalamusa acilen haber gönderilir. Hipotalamus bazı şeylerin yolunda gitmediğini, vücutta bakterilerin, virüslerin enfeksiyona neden olduğunu öğrendiği anda, vücut ısısı yükseltilerek düşmanlara karşı önlem alınır, buna “ateş” diyoruz.

Bu alarmı veren şuursuz hücreler asıl komutanın insanın zerrelerine kadar hâkim olan Allah olduğunu, O’nun kurduğu sistemin ne kadar harika işlediğini bizlere göstermektedir. Vücudumuzda bu düzeni tanzim eden Allah, acaba insanlara Kur’an-ı Kerim’le inşa edilen bir medeniyet nasip ederse, o İslam Medeniyeti’nde Rabbimizin sıfatlarının tezahürü nasıl olacaktır. İnsanı hayran bırakacağı kesin, ancak bunu anlatmak da mümkün değildir yaşamak gerekir. Ve beşerî düzenlerin çarpıklıklarını görünce insan o medeniyeti özlemle beklemektedir.

Yüksek Ateşin Faydaları!

Ateş hastalık değil, aksine hastalıkları önlemek için vücut ısısının yükselmesidir. 40 dereceden yüksek olmayan ateşin vücuda faydaları vardır. Ayrıca yapılan çalışmalarda ateşi düşürülen hastalarda ateş düşürücü verilmeyen hastalardan daha geç iyileşme olduğu tespit edilmiştir. 38-39 derecedeki ateş, mikroplarla mücadele için ideal bir sıcaklıktır. Yüksek ateşle vücutta savunma sistemi uyarılır, ateşin etkisiyle mikroorganizmaların yok edilmesi veya üremesinin durdurulması sağlanır bu şekilde enfeksiyonların engellenmesinde yüksek ateşin rolü önemlidir. Ateşin bu faydaları varken ateşi düşürmekle uğraşmak bataklıktan yayılan kokuya parfüm sıkmak gibidir. Asıl amaç ateşi düşürmek değil, hastalığı yapan mikropları kurutmaktır. Asıl düşman ortadan kalkınca vücut ısısı normale dönecek ateş düşecektir.

Ancak ateş çok yükselir de 41 derecenin üzerine çıkarsa beyine zarar verebilir, çocuklar havale geçirebilir ve göz kaymaları, ağızdan köpük gelmesi, kollarda -bacaklarda kasılmalar olabilir. Ateş vücudumuzda inaktif olan herpes virüsünü aktive ederek burunda ve dudaklarda uçuklara sebep olabilir. Bu nedenle 39 derece ve üzerindeki ateşe müdahale edilmelidir.

Ateşi Düşürmek İçin Neler Yapılmalı?

Öncelikle hastanın kalın elbiseleri çıkarılmalı, vücudun hava ile teması sağlanarak ısı kaybına yardımcı olunmalıdır. Bulunan ortamın ısısı yüksek olmamalı ve oda havalandırılmalıdır. Ayrıca ılık su ile banyo yaptırmak, koltuk altına ıslak bez koymak, vücudu ıslak bezle silmek ateşin düşmesinde etkili olacaktır. Ateşin yüksekliğine göre ateş düşürücü ilaçlarda kullanılabilir. Ancak buzun vücuda teması veya buzlu su ile yıkama faydadan çok zarar vereceğinden dolayı bu yanlışlardan kaçınılmalıdır.

Tefekkür ederek imanın tadını alabilmek ümidiyle… Allah’a emanet olun…



0 Yorum

Yorum Yaz