El-Kahlut Ailesi: "Oğlu Ebu Ubeyde'yi Andı"
Gazze Şeridi’ndeki El-Kahlut ailesi, Kassam Tugayları’nın askerî sözcüsü olan oğulları Huzeyfe Samir el-Kahlut’un (Ebu Ubeyde) vefatını duyurdu. Tugaylar, dün (29 Aralık 2025) yaptığı açıklamada, Gazze’ye yönelik saldırılar sırasında şehit olduğunu ilan etti. Aile, resmî bir açıklamayla Huzeyfe’nin geçtiğimiz Ağustos ayında düzenlenen bir suikast sonucu, eşi, iki kızı ve oğlu ile birlikte şehit düştüğünü bildirdi.
Ailenin yayımladığı taziye mesajında Huzeyfe için şu ifadelere yer verildi:
“İşte erkeklerin ölümü, işte kahramanların sonu. Sevgili oğlumuz, halkının kutsal davasını savunduğu, büyük halkımızın direnişinin adını haykırdığı, tehlikelerle dolu bir yolda yürüdü. Bu nedenle birçok suikast girişimine maruz kaldı. Nihayetinde Allah onu şereflendirdi, bizi de şereflendirdi ve şehadetle onurlu bir son nasip etti.”
"Halkıyla Aynı Acıları Yaşadı"
Açıklamada, Huzeyfe’nin ailesiyle birlikte kardeşleriyle aynı acıları, açlığı ve yerinden edilmeyi yaşadığı, ancak tüm bunlara rağmen ilkelerinden asla taviz vermediği; dünyaya hak sözü haykırmaya devam ettiği; Allah’a karşı görevini yerine getirmiş olarak ümmetinden umutlu bir şekilde Rabbine kavuştuğu ve kanının, büyük halkının on binlerce evladının kanıyla birleştiği ifade edildi.
Metnin devamında şöyle denildi: “Ümmetin şehidi Huzeyfe, anne ve babasına karşı hayırlı bir evlattı; onlara karşı tevazu sahibiydi; salih, sevecen ve akrabalık bağlarını gözeten bir kardeşti; sevgi dolu, salih bir eşti; çocuklarını Kur’an sofralarında yetiştiren bir babaydı ve onları Allah’ın kitabını ezberleyen evlatlar olarak geride bıraktı. Dünyaya gösterdiği izzet perdesinin ardında, şahsiyetinde İslam ahlakının yüce değerleri tecelli ediyordu.”
Bilinmeyen Şahsiyeti: "Zeki, Sessiz ve Gizemli"
Aile, Huzeyfe’yi anlatırken şunları kaydetti: “Allah rahmet eylesin, Huzeyfe küçük yaşlarından itibaren zeki, parlak, hızlı kavrayışlı, uyanık ruhlu, temiz kalpli ve iyi huyluydu. İnsanlarla kolay kaynaşırdı; az konuşur ama konuştuğunda son derece fasih olurdu. Sessiz ve gizemliydi; iç dünyasını kolay kolay tanıyamazdınız, fakat ortaya çıktığında hayran bırakırdı. Küçük yaşta Kur’an’ı ezberledi, anlamlarını anne ve babasından öğrendi, kardeşleriyle birlikte Kur’an meclislerinde yetişti. Eğitim hayatında ise tüm aşamalarda üstün başarı gösterdi; tanınmış bir yüksek lisans derecesi aldı. Doktora programına kabul edildi ancak yoğunlukları sebebiyle tezini tamamlayamadı.”
"Şöhret Onun İçin Önemli Değildi"
Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Müslümanların yaraları onu derinden üzerdi; kalbi yumuşar, gözleri yaşarırdı. Din düşmanlarının komploları onu öfkelendirir, bu yüzüne yansır; bunu sohbetlerinde, şiirlerinde ve yazılarında dile getirirdi. Şöhret onun için önemli değildi; fikir önemliydi. Kimsenin kendisini tanımamasında ısrar ederdi; kendisinin övülebileceği ya da konumu ve makamı nedeniyle farklı muamele görebileceği ortamlardan uzak dururdu. Sürekli şu sözü tekrar ederdi: ‘Önce Allah’tan, sonra Allah’ın samimi kullarından yardım isteyin; Allah zaferi onların samimiyetiyle verir.’ Ayrıca her müminin, Allah ile arasında kimsenin bilmediği gizli bir amelinin olması gerektiğini öğütlerdi.”
Ebu Ubeyde'nin Oğlu İbrahim'in Yürek Yakan Mesajı
Ebu Ubeyde’nin oğlu İbrahim, babasının fotoğrafını paylaşarak yürek burkan bir mesaj yayımladı.
“Keşke onlarla birlikte olsaydım da büyük bir kurtuluşa erişseydim.”
İbrahim mesajında şu ifadelere yer verdi: “Teşekkür ederim babacığım; sen ve annem… Bizi Kur’an’ı ezberleyerek yetiştirdiniz. Ben ve kız kardeşlerim Kur’an’ı baştan sona ezberledik. Bana dini öğrettiniz; izzetin, onurun ve cihadın yolunu gösterdiniz. Bu hayatın fani, ahiret yurdunun ise baki olduğunu öğrettiniz.
Benimle sizin aranızda sadece birkaç metre vardı; hatta kardeşim Yaman’a yapışıktım. Elimi tutarken şehit oldu. Fakat Allah bana hayatı yazdı. Çünkü Allah emrinde galiptir; ancak insanların çoğu bunu bilmez.
Allah sana rahmet etsin babam ve komutanım Ebû İbrahim Huzeyfe el-Kahlût.
Allah’ın rahmeti annem Esra Cebre’ye, kardeşim Yaman’a, kız kardeşlerim Leyla ve Menatullah’a olsun. Sizi kaybetmek dayanılmaz bir acı; ancak Allah’ı razı edecek olandan başkasını söylemeyiz. Şüphesiz biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz. Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.”