Alparslan Kuytul Hocaefendi Şanlıurfa’da Yeni Dernek Binası Açılışına Katıldı

Hakkı batıldan ayırma, hak yolunda Öncü Nesil olma gayreti ile başlatılan çalışmalar meyvelerini vermeye devam ediyor. Şanlıurfa’da Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin katılımı ile Furkan Derneği'nin yeni bina açılışı gerçekleştirildi.

Alparslan Kuytul Hocaefendi Şanlıurfa’da Yeni Dernek Binası Açılışına Katıldı
13 Kas 2017 16:15:19

Şanlıurfa Furkan Derneği bugün yeni dernek binası açılışı gerçekleştirdiler. Alparslan Kuytul Hocaefendi dün yaptığı Elazığ Konferansından sonra Şanlıurfa’ya geçerek yeni Dernek Binası açılışına katıldı.  Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda Alican Kandemir beyefendi açılış ve selamlama konuşmasını yaptı. Açılış konuşmasının akabinde sahneyi Grup Furkan aldı. 

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Alparslan Kuytul Hocaefendi, bir neslin kurtuluşuna vesile olmanın önemine değindi. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin açılış konuşmasından bazı satırbaşları şu şekilde:

Kıymetli kardeşlerim güzel bir açılış merasimi vesilesiyle burada bulunuyoruz. Allah'a hamd ediyoruz.

 

Bu Yolda Bazen Yokuş Olur Bazen Düz Olur Bazen İniş Olur Ama Hiçbir Zaman Ara Veremeyiz

Bu yolda yokuşlar var inişler var. Yokuşa denk geldiğimiz zaman her zaman böyle gidecek zannetmemeliyiz. İnişe denk geldiğimiz zaman da aynı şekilde her zaman böyle gidecek zannetmemeliyiz. Bu yolda bazen yokuş olur bazen düz olur bazen iniş olur ama hiçbir zaman ara veremeyiz. Yokuşa rastlasak da hiçbir zaman buraya kadarmış diyemeyiz. Önümüze bir yokuş çıktığı zaman son istasyonumuzu oraya kuramayız.  Mademki önümüze yokuş çıktı demek ki buraya kadarmış diyemeyiz. Önümüze yokuş çıksa aşıp geçmek zorundayız. Dağ çıksa delip geçmek zorundayız, tüneller açmak zorundayız önümüze nehirler çıksa köprüler yapıp geçmek zorundayız. Allah azze ve celle bize bunu emrediyor.

 

Elbette Bu Yolunu Çileleri Zorlukları Olacak Ama Sonuçta Her Zaman Şunu Unutmayacağız; Bu Yol Şereflidir. Bu Yol Peygamberlerin Yoludur

 Allah yokuşu göze alamayanları kınamaktadır. “Yokuşu göze alamadı. Sarp yokuşu, akabeyi. O sarp yokuş nedir bilir misin? Bir boynu kurtarmaktır. Bir insanı kurtarmaktır. “ Bir insanın kurtuluşuna vesile olmaktır.  Bir insanın kurtuluşa vesile olmayı Kur'an'ı Kerim sarp yokuş olarak isimlendiriyor. Bir de bir neslin kurtuluşuna vesile olmak, yeni bir nesil meydana getirmek için gayret etmek. Bu da sarp yokuş. Hem diğerinden daha da sarp yokuş. Birçok insan bu davaya katılır. Fakat önüne rampa çıktığı zaman bırakır. Hatta bazıları önüne bir yokuş çıkmadığı halde yine bırakır. Çünkü o aslında hiçbir şey anlamamıştır. O toz pembe günler beklemektedir, toz pembe bir yola girdiğini düşünmektedir. Yolumuz toz pembe değildir. Hiç kimseyi toz pembe bir yola davet etmedik. Elbette bu yolunu çileleri zorlukları olacak ama sonuçta her zaman şunu unutmayacağız; bu yol şereflidir. Bu yol peygamberlerin yoludur. Gayrimeşru işler yapılmayacaktır. Daima İslam Fıkhına göre hareket edilecektir.

 

Yolumuz Haktır, Metodumuz Haktır. O Halde Başımıza Neyin Geleceğinin Ehemmiyeti Yoktur

Hareket metodu daima Hz. peygamberden ve Kur’an’dan alınacaktır. Dolayısıyla yolumuz doğru olduktan sonra hiçbir şeyin önemi yok. Yol doğrudur, metod doğrudur. Yolumuz haktır, metodumuz haktır. O halde başımıza neyin geleceğinin ehemmiyeti yoktur. Peygamberlerin kıssalarını Kur'an'ı Kerim bize niye anlatıyor? Onlar bu yolda her şeyi göze aldılar. Onlar bununla büyüdüler, yüceldiler o halde biz de onların takipçileri olarak her türlü sıkıntıya rağmen devam etmek zorundayız.

 

Elbette Ki Sonradan Gelenlerle Başlatanların Sevabı Aynı Olmayacak

Memleketimizin zor bir süreçten geçtiği malum. Birçok faaliyetlerin kısıtlandığı malum fakat sonuçta dava devam edecektir. Allah azze ve celle yorulup bırakanları ya da hiç başlamayanları kınamaktadır. Sarp yokuşu göze alamayanları ben yokum diyenleri kenarında gezenleri, gönlüm sizinle deyip işin içine girmeyenleri kenardan seyredenleri Allah kınamaktadır. Allah azze ve celle başka bir ayette buyuruyor.” Herkes kendi kazancına bağlı.”  Fakat bazı kimseler böyle değildir. Onlar kendi kazancına bağlı değil.  Herkes yaptığı kadar sevap kazanırken onlar yapmadığı kadar sevap kazanırlar. Kimlerdir bunlar? Ashab-ı yemin olanlar Ashab-ı yemin ne demek? Ashab-ı yemin iki anlama gelir: birisi öncülük yapanlar. Kur'an'ı Kerim'de Ashab-ı yemin öncüler için de kullanılıyor.  Öncülük yapanlar bunlar hayırlı işlerde de öncülük yapmışlar. Elbette ki sonradan gelenlerle başlatanların sevabı aynı olmayacak. O başlatıcılar ölüp gitseler bile onların başlattığı hizmet ayakta kaldığı müddetçe böylesi vakıflar, dernekler, okullar, medreseler, camiler,tekkeler …  Hangi işi başlattılarsa o hayırlı iş devam ettiği müddetçe onların defterlerine yazılmaya devam edilir. Bir ağaç bile dikmiş olsalar o ağacın gölgesinde insanlar istifade ettiği müddetçe onun defterine de yazılmaya devam edilir.

 

Hayırlı Hizmet Başlatanlar Defterinde Bir Sürü Sevap Bulacak. Şerli İşler Yapanlar, Şerrin Öncülüğünü Yapanlara Gelince Onlarda Defterlerinde Bir Sürü Günah Bulacaklar

Şimdi mesela bu derneğin açılışı bu gibi derneklerin vakıfların topluma hizmet veren kimsenin malı olmayan herkese hizmet vermek için kurulmuş olan bu gibi hayırlı hizmetler bunları başlatanlar ölseler bile sevapları gelecek defterlerine yazılacak. Kıyamet gününde “ya Rabbi ben bu kadar hayırlı hizmet yapmamıştım” diyecekler.  Hayırlı hizmet başlatanlar defterinde bir sürü sevap bulacak. Şerli işler yapanlar, şerrin öncülüğünü yapanlara gelince onlarda defterlerinde bir sürü günah bulacaklar. Kıyamet gününde " Ya Rabbi ben bu kadar günah işlemedim bu günahlar nereden " diyecekler. "Sen günahın öncülüğünü yaptın. Senden sonra devam ettiler. İşte sen onların da yaptıklarından günah kazandın. Senden sonra günah devam etti. Hayrın öncülüğünü yapanlar da " Ya Rabbi bu kadar sevap kazanmadım bu sevaplar nereden?" diyecekler. "Sen hayırlı bir iş yaptın, başlattın. Senden sonra o devam etti. İşte sana bu sevaplar oradan geliyor.  Demek ki öncülük yapanlar bunlar yalnızca yaptıkları kadar sevap almıyor, yapmadıklarından da alıyorlar.

 

Herkesin Durduğu Bir Zamanda Yürümek Zordur. Herkesin Sustuğu Bir Zamanda Konuşmak Zordur. O Yüzden Allah Azze Ve Celle Böyle Olanlara Fazla Sevap Veriyor

Her şehirde her mahallede bu tür faaliyetler yapanlar o faaliyetlerin öncülüğünü yapanlar bunlar Allah'ın izniyle kıyamet gününde ummadıkları kadar sevaplarla karşılaşacaklar, mutlu olacaklar. Öncülük için neden bu kadar şeref veriliyor, sevap veriliyor? Çünkü herkesin durduğu bir zamanda yürümek zordur. Herkesin sustuğu bir zamanda konuşmak zordur. O yüzden Allah azze ve celle bu kadar sevap veriyor ki herkes hayırlı işlerde öncülük yapsın. Zor işlere çok maaş verilir. Kolay işlere az maaş verilir. Herkes kendi kazancı kadar sevap alırken öncülük yapanlar yaptıkları kadar almazlar. Ne kadar insanı etkiledilerse o kadar sevap alırlar. Kıyamete kadar ne kadar insanı etkilerse yaptığı hizmet o kadar sevap alırsınız. Ayette geçen Ashab-ı Yemin'in ikinci manası da yeminleşmiş olanlar bir araya gelmişler ölene kadar birlikte Allah yolunda hizmet edeceğiz demişler sözleşmişler. Herkes kendi kazancı kadar sevap alırken yeminleşmiş olanlar tıpkı öncüler gibi bu yoldan ayrılmayalım demişler. Bunlar da birbirlerinin yaptıklarından sevap kazanmışlardır. Yani onlar aynı hareketi mensupları oldukları için diğerlerinin yaptığı sevaptan onlara da yazılır. Çünkü hepsi aynı istikamete doğru gitmektedirler. Ve aynı hareketin personelidirler. Demek ki Allah azze ve celle herkese yaptığı kadar sevap verirken öncülük yapanlara ve bir araya gelip cemaat yapanlara birbirlerinin yaptıklarından da hisse vermektedir. İnsan  kendi yaptığı ile insan kazanamıyor. Peygamberimiz böyle buyuruyor;” İnsan kendi yaptıkları ile cenneti kazanmaz.”Bu tür faaliyetlerle çok miktarda sevap kazanılır ve ondan sonra Allah'ın rahmeti kazanılır Allah'ın rahmeti ile cennete girilir. Kendi amellerimizle değil.

 

Bu derneğimizin tutulmasında, tamiratının yapılmasında,  boyanmasında, cilalanmasında, süslenmesinde her şeyinde kimin ne kadar emeği varsa Allah razı olsun.  Allah azze ve celle yaptıklarını fazlasıyla kendilerine ödesin. Ve buralarda hayırlı hizmetler yapılmasını Rabbim nasip eylesin.

Biz hayırlı bir nesil meydana getirmeye çalışıyoruz. Anarşist bir nesil meydana getirmiyoruz.

 Bu hayırlı hizmetlerin herkes tarafından desteklenmesi gerekir. Buradaki kardeşlerimiz bir şeyler yapmaya çalışacaklar. Onlara buradaki herkesin destek olması gerekir. İşin dışında olup da uzaktan uzağa tenkit edenler çok olacaktır. Hiçbir işin içine girmezler anca konuşurlar. Bir tuğlayı bir tuğlanın üstüne koymamıştır. Anca tenkit ederler. Bir de hizmet edenlerin morallerini bozarlar. Hayırları yoktur ama şerleri vardır. Bunlar da Allah'a hesaplarını verecekler.

 

Bir Vakfı Bir Derneği Bir Hayır Kurumunu Güzelleştiren Binanın Güzelliği  Değil Oradaki Hizmetlerin Güzelliğidir, Oradaki İnsanların Güzelliğidir

Burada hayırlı hizmetler olacağına inanıyorum.  Bir camiyi güzel yapan caminin duvarı mıdır, boyası mıdır,  büyüklüğü müdür, küçüklüğü müdür? Bir camiyi güzelleştiren aslında oradaki cemaattir. Aynı şekilde bir vakfı bir derneği bir hayır kurumunu da güzelleştiren binanın güzelliği falan değil oradaki hizmetlerin güzelliğidir oradaki insanların güzelliğidir. Allah Azze ve celle emeği geçen tüm kardeşlerimizden razı olsun. Ve burada hayırlı hizmetler yapılmasını nasip eylesin. İnşallah daha büyük yerleri Rabbim nasip eylesin. Allah razı olsun” dedi.

Kurban kesimiyle devam eden açılış programı kurdele kesiminin ardından sona erdi. 



0 Yorum

Yorum Yaz