İsrail güvenlik kabinesinin işgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim birimi kurulmasına onay vermesi, uluslararası kamuoyunda sert tepkilere neden oldu. Dünyanın önde gelen sanayileşmiş demokrasilerinden oluşan G7 ülkeleri, söz konusu kararı ortak bir bildiriyle kınadı.
Uluslararası hukuka aykırı olduğu vurgulanan yerleşim kararına karşı yayımlanan bildiride Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, İtalya, İzlanda, İrlanda, Japonya, Malta, Hollanda, Norveç, İspanya ve Birleşik Krallık imzası yer aldı.
ABD Bildirinin Dışında Kaldı
G7 üyesi olmasına rağmen Amerika Birleşik Devletleri’nin ortak kınama metnine katılmaması diplomatik çevrelerde yankı uyandırdı. Washington yönetiminin, İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etmeyeceğine dair geçmişte verilen taahhütlerin ihlal edilmesinden rahatsızlık duyduğu öne sürülse de, bu rahatsızlık kamuoyuna açık bir tutuma dönüşmedi.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, yerleşimlerin genişletilmesi ve bölgedeki saldırılarla ilgili sorulara net bir yanıt vermekten kaçınarak konunun Kudüs Büyükelçiliği tarafından takip edildiğini belirtmekle yetindi.
“İki Devletli Çözüm Tehlike Altında”
G7 ülkeleri tarafından yayımlanan bildiride, İsrail’in tek taraflı adımlarının yalnızca uluslararası hukuku ihlal etmekle kalmadığı, aynı zamanda bölgedeki kırılgan istikrarı daha da zayıflattığı vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İlhakın her türlüsüne ve yerleşim politikalarının genişletilmesine açıkça karşıyız. İsrail’i bu karardan geri dönmeye çağırıyoruz. Müzakere edilmiş iki devletli çözümün alternatifi yoktur.”
Filistin Devletini Engelleme Amacı
Yerleşim kararının, İsrail’in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in öncülüğünde alındığı belirtiliyor. Smotrich, bu adımın Filistin devletinin kurulmasını engellemeye yönelik stratejik bir hamle olduğunu daha önce açıkça dile getirmişti.
Uzmanlar, Batı Şeria’daki yerleşim genişlemesinin Filistin topraklarının coğrafi bütünlüğünü bozduğunu ve ortaya çıkan yapının Güney Afrika’daki apartheid döneminde uygulanan “Bantustan” sistemine benzerlik taşıdığını ifade ediyor.
Öte yandan, bildiriyi imzalayan ülkelerden Japonya hariç tamamının 2025 yılı içinde Filistin Devleti’ni resmen tanıması, İsrail üzerindeki diplomatik baskının özellikle Avrupa ve Asya ekseninde arttığını gösteriyor.