Seyyid Kutub'u Rahmetle Anıyoruz

İnancı uğruna tüm sıkıntı ve güçlüklere göğüs geren, bu yolda canını vermekten dahi çekinmeyen düşünceleriyle, yaşantısıyla çevresine ışık saçan önder şahsiyet Seyyid Kutub, zamanın zalim Mısır diktası tarafından 29 Ağustos 1966’da idam edildi. Rahmet ve özlemle anıyoruz.

Seyyid Kutub'u Rahmetle Anıyoruz
29 Ağu 2017 09:03:26

Seyyid Kutub’un Hayatı

Seyyid Kutub, 9 Ekim 1906’da Mısır’ın Asyût vilâyetine bağlı Mûşâ köyünde doğdu. İlk öğrenimini köyünde tamamlayan Seyyid Kutub, 1921 yılında Kahire’ye giderek eğitimine devam etti. 1926’da Öğretmen Okulu’ndan mezun olunca Külliyyetü Dâri’l-ulûm’un hazırlık sınıfına girdi, iki yıl sonra da Dârü’l-ulûm’a kaydoldu.

Öğrencilik yılları sırasında Abbas Mahmûd el-Akkād ile tanıştı ve görüşlerinden etkilendi. Üniversitedeki öğrenci hareketlerine katıldı. Ayrıca edebiyatla ilgilendi. 1933 yılında üniversiteden mezun oldu. Öğrencilik yıllarında girdiği Vefa Partisi’nden 1942’de ayrılarak Sa‘diyyîn Partisi’ne üye oldu ancak 1945’te siyasî partilerle ilişkisini kesti.

Seyyid Kutub eğitim araştırmaları yapmakla görevlendirilen bir heyet içinde Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderildi. Kasım 1948’de New York’a giden Kutub, burada batılı hayat tarzını yakından tanıma imkânı buldu. New York ve Colorado’da eğitimle ilgili araştırmalarda bulundu, bazı yükseköğretim kurumlarında derslere katıldı, Amerika’nın değişik eyaletlerini gezdi.

Mısır’a dönüşü sırasında İngiltere, İsviçre ve İtalya’ya uğradı. Düşüncelerinin değişeceği beklentisiyle gönderildiği Amerika’dan Ağustos 1950’de batı sisteminin en keskin karşıtlarından biri olarak döndü.

Temmuz 1952’deki askerî darbe öncesinde ve sonraki aylarda Seyyid Kutub ile darbeyi yapan Hür Subaylar arasında yakın ilişki meydana geldi. Darbe öncesinde Cemal Abdünnâsır ve arkadaşları Seyyid Kutub’un evinde toplantılar düzenliyordu. İhtilâlin ardından devrim konseyinin isteği üzerine Ağustos 1952’de verdiği İslâm’da ruhî ve fikrî hürriyet konulu konferans Hür Subaylar’ın takdirini kazandı. Bu sırada sempati duyduğu İhvân-ı Müslimîn teşkilâtıyla Hür Subaylar arasında yakınlık kurmaya çalıştı.

15 Ocak 1954’te İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının kapatılması üzerine örgütün önde gelenleriyle birlikte Seyyid Kutub da tutuklandı; ancak ülke çapındaki gösterilerin ardından diğer tutuklular gibi o da serbest bırakıldı

26 Ekim 1954’te Cemal Abdünnâsır’a karşı girişilen başarısız suikasttan sorumlu tutulan İhvân-ı Müslimîn örgütü yöneticileriyle birlikte Seyyid Kutub da tutuklandı ve 15 yıl hapse mahkûm edildi. Kahire’de hapiste bulunduğu süre içerisinde Fî Ẓılâli’l-Ḳurʾân adlı tefsiri üzerinde çalışmaya devam etti.

Hapishane şartlarında sağlığı iyice bozulan Seyyid Kutub, cezasının on yıllık kısmını çektikten sonra Irak Devlet Başkanı Abdüsselâm Ârif’in girişimiyle Mayıs 1964’te tahliye edildi. Hapisten çıkınca çok tartışılan kitabı Meʿâlim fi’ṭ-ṭarîḳ’ı yazdı. Bu eserinde savunduğu görüşleri ve bir grup İhvân-ı Müslimîn mensubuyla birlikte teşkilâtı yeniden canlandırma faaliyetlerine katılması yüzünden 9 Ağustos 1965’te tekrar tutuklandı.

Uzun süren yargılama sonunda idam cezasına çarptırılan ve 29 Ağustos 1966’da cezası infaz edilen Kutub’un; cenazesi bilinmeyen bir yere de İdamı bütün İslâm dünyasında tepkiyle karşılandı.

Seyyid Kutub’un Siyasi Görüşü


Seyyid Kutub çoğunlukla İslâmî hareketler bağlamında, özellikle de İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının ideoloğu olarak tanınsa da, hayatı bir bütün olarak incelendiğinde onun çok yönlü bir kişiliğe sahip olduğu görülür.

Dinî düşüncenin yanı sıra edebiyat, edebiyat eleştirisi, eğitim, siyaset, gazetecilik ve yayıncılık alanlarında pek çok çalışması bulunmaktadır. 1940’lı yılların ikinci yarısına kadar süren fikir ve yazı hayatının ilk dönemindeki eserlerini çoğunlukla şiir, hikâye, roman, makale ve edebiyat eleştirileri teşkil eder.

1939’da makale olarak hazırladığı, 1945’te kitap haline getirdiği et-Taṣvîrü’l-fennî fi’l-Ḳurʾân’ın önsözünde; “Kur’an’ı keşfettiğini” ifade eder. 1950’li yılların ortalarına kadar süren bu dönemde onun yazılarında adalet, eşitlik, hürriyet, emperyalizm gibi kavramlarla ekonomik, sosyal ve siyasal konular geniş yer tutar.

Eserlerinde çağdaş dünyanın ekonomik ve sosyal problemlerine kapitalizm ve komünizm gibi sistemlerin çare üretemediğini, aksine bunların problem kaynağı olduğunu, kesin çözümün sadece İslâm’da bulunduğunu savunmuştur.

Ebü’l-A‘lâ el-Mevdûdî ve Ebü’l-Hasan en-Nedvî’den etkilenmiştir. Özellikle “hâkimiyet” ve “câhiliyet” kavramlarıyla ifade ettiği İslâm hakkındaki yorumlar önce bu yazarların eserlerinde ortaya çıkmıştır. Hâkimiyet ve câhiliyet hakkındaki fikirlerini yoğun biçimde, idam edilmesinin sebeplerinden biri olarak gösterilen Meʿâlim fi’ṭ-ṭarîḳ adlı kitabında ve Fî Ẓılâli’l-Ḳurʾân’da ortaya koyar.

Mevdûdî gibi o da ulûhiyyet anlayışına bağlı bir hâkimiyet fikri geliştirmiştir. Buna göre hâkimiyet kavramı her alanda Allah’ın mutlak hükümranlığını ifade eder. İlâhî hâkimiyetin alanı insan menşeli hiçbir güce yer bırakmayacak derecede geniştir. Meşruiyetini Allah’tan almayan bütün yönetimler zorbadır. İnsanlar sadece Allah’ın emirlerini yerine getirmekle yükümlü olup Allah’ın kulları olmaları bakımından tamamen eşittir, hiç kimse diğer insanlar üzerinde tahakküm hakkına sahip değildir.

Seyyid Kutub’un hâkimiyet fikriyle bağlantılı bir toplum anlayışı vardır. Buna göre toplumlar müslüman ve câhilî olmak üzere ikiye ayrılır. Müslüman toplum sadece Allah’a kul olup hayatını O’nun hükümlerine göre düzenleyen insanların oluşturduğu toplum, câhiliye toplumu ise İslâm inancı, düşüncesi ve değer hükümlerinin, İslâm hukuk, ahlâk ve davranış kurallarının hâkim olmadığı toplumdur.

Onun düşüncesindeki diğer önemli bir kavram da câhiliyeye karşı verilen mücadelenin adı olan cihaddır. Aslında İslâm’da barış fikri İslâm’ın tabiatı ve onun âlem, insan ve hayat görüşüyle bağlantılı temel düşüncelerinden biridir. Fakat tebliğ engellenirse cihad kaçınılmaz hale gelir. İlân ve hareket, yani tebliğ ve cihad birbirinden ayrılamaz; yeryüzünde insanı özgürleştirme eylemine girişirken bunların her ikisi de gereklidir.

Seyyid Kutub, cihadı sadece Müslümanların kendilerini savunma mücadelesi olarak görenleri sert bir dille eleştirir. Zulmün Müslümanlara ya da Müslümanlarla aralarında anlaşma bulunmayan halklara karşı olması bu yükümlülüğü değiştirmez; yeryüzündeki bütün insanları kurtarmayı hedefleyen bir çağrının cihada dayanması şarttır.

Seyyid Kutub’un Eserleri

Seyyid Kutub’un en çok satan eserleri şunlardır;

  • Ruhun Sevinci
  • Fîzılâl'il Kur'an
  • Yoldaki İşaretler
  • İslamda Sosyal Adalet
  • Din Budur
  • İslam Düşüncesi İlkeleri-Esasları
  • İstikbal İslamındır
  • Kadın ve Aile
  • İslam ve Emperyalizm
  • İslam-Kapitalizm Çatışması
  • Peygamberimizin Hayatı
  • İstikbal İslamındır
  • Cihan Sulhu ve İslam
  • Bela ve İmtihan
  • İslam'ın Hareket Metodu
  • İslam Toplumuna Doğru
  • Kur'an'ın Gölgesinde Kadın
  • Kur'an'da Edebi Tasvir
  • Kur'an'da Kıyamet Sahneleri

 

Etiketler:   Seyyid Kutub


0 Yorum

Yorum Yaz