Türkiye’de yaşayan iki Çeçen sığınmacının sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bildirildi. Çeçen aktivistler, sosyal medya hesaplarından yaptıkları açıklamalarda, insan hakları savunucusu olarak tanınan Zelimhan Mustafinov ve arkadaşı Said Ali Ebubekirov’un, Türkiye güvenlik güçlerinin baskılarına maruz kaldığını duyurdu.
Görüşme Tuzağı ve Gözaltı
Aktivistlere göre Mustafinov, kendilerini “resmi yetkili” olarak tanıtan kişiler tarafından bir görüşmeye çağrıldı. Ancak bu görüşmenin ardından gözaltına alındı. Herhangi bir suçlama yöneltilmeden ve yargı süreci işletilmeden, Mustafinov’un aylardır fiilen gözaltında tutulduğu belirtildi.
Aktivistler, Mustafinov’un sınır dışı edilmekle tehdit edildiğini ve “gidecek bir yerim yok” sözlerine karşılık, eşinin Türk vatandaşlığından çıkarılmasıyla tehdit edildiğini öne sürdü.
Ev Baskınları ve Aileye Psikolojik Şiddet
Mustafinov’un arkadaşı Said Ali Ebubekirov da benzer bir süreçle karşı karşıya. Güvenlik güçlerinin birden fazla kez evine geldiği, son olarak kapıların kırıldığı, eşyaların dağıtıldığı bir baskın düzenlendiği aktarıldı.
Baskın sırasında evde bulunan kadın ve çocukların büyük bir panik yaşadığı, bazı kadınların korkudan bayıldığı bildirildi. Aktivistler, 15 yaşındaki bir çocuğun darbedildiğini ve bu çocuğun kısa süre önce Çeçenistan’da Rus güvenlik güçlerince alıkonulduktan sonra Türkiye’ye sığınmış bir mülteci olduğunu ifade etti.
“Tek Suçları Rejimi Eleştirmek”
Çeçen diasporası tarafından yapılan açıklamalarda, Mustafinov ve Ebubekirov’un herhangi bir yasa dışı faaliyette bulunmadığı vurgulandı. Aktivistler, “Tek suçları, Rusya destekli Ramzan Kadirov rejimini eleştirmeleri ve bunu sosyal medya üzerinden kamuoyuna açıkça ifade etmeleridir” dedi.
Ağır İddialar, Derin Endişe
Uluslararası insan hakları kuruluşlarına da çağrıda bulunan aktivistler, sınır dışı işleminin gerçekleştirilmesi halinde her iki ismin de ciddi hak ihlallerine uğrayabileceğini, hatta can güvenliklerinin tehlikeye gireceğini belirtti.
“Bu, bir sınır dışı değil; Rusya’ya infaz için gönderilmek anlamına gelir. Türkiye uluslararası mülteci hukukuna ve insan haklarına bağlı kalmalıdır.”