Gazze, 7 Ekim 2023 sonrası, yalnızca işgalci İsrail’in askeri saldırılarının değil; aynı zamanda kolektif hafızayı, toplumsal direnci ve kültürel sürekliliği hedef alan çok katmanlı bir yok etme planının sahnesi oldu. Güvenlik bahanesiyle uygulanan abluka, zorunlu göç, aç bırakma ve altyapı yıkımı; Gazze’yi 21. yüzyılın toplama kampına dönüştürme stratejisinin bir parçası. Bu yıkım, yalnızca askeri değil; ideolojik ve sembolik bir imha politikasıdır.
Okullar, camiler, üniversiteler, kültür merkezleri, hatta mezarlıklar hedef alınarak bir halkın belleği planlı şekilde silinmeye çalışılıyor. İşgalci güçlerin sosyal medyada “gururla” paylaştığı yıkım videoları, bu sürecin sıradan bir savaş değil; epistemolojik bir soykırım olduğunun göstergesi. Gazze’deki yıkımın amacı, yalnızca Hamas’ın değil; Filistin halkının direniş hafızasının ve örgütlü yaşam biçiminin yok edilmesidir.
Temel insani ihtiyaçların sistematik olarak engellenmesiyle, Gazze’de insanlar açlıkla teslimiyete zorlanıyor. Elektrik, su, kanalizasyon gibi altyapılar çökertilerek, halkın hayatta kalma mücadelesi siyasal talep ve direnişten soyutlanmaya çalışılıyor. Yardım kamyonları engelleniyor, çocuklar ve yaşlılar susuzluk ve hastalık nedeniyle hayatını kaybediyor.
İşgalci İsrail’in uyguladığı bu “biyopolitik” strateji, Filistin halkını hareket, yaşam ve ifade özgürlüğünden mahrum bırakmayı hedefliyor. “İnsani güvenli bölgeler” adı altında sürülen siviller, temel ihtiyaçlardan yoksun bırakılarak kitlesel bir kontrol mekanizmasına tabi tutuluyor.
Aynı zamanda sosyal medya aracılığıyla yayılan dijital içeriklerle bir “seyirlik soykırım” sahneleniyor. Yıkımın estetikleştirilmesi, yalnızca fiziksel değil, kültürel bir savaşın da parçası. İşgalci İsrail’in bu stratejisi, Gazze’yi bir açık hava hapishanesine ve aynı zamanda modern dünyanın Auschwitz’ine dönüştürme projesidir.
Bugün Gazze’de yaşananlar, klasik anlamda bir savaş ya da askeri çatışmadan çok daha öte bir gerçekliği yansıtıyor. İsrail, Gazze’yi yalnızca yok etmiyor; aynı zamanda Filistin halkının geleceğini, kimliğini ve direnişini ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu bağlamda Gazze, modern çağın sistematik soykırım laboratuvarına dönüşmüş durumda.