Hollanda merkezli düşünce kuruluşu Commonspace, ABD ile Ukrayna arasında imzalanan nadir toprak elementleri anlaşmasına dair kapsamlı bir analiz yayınladı. Aylardır süren görüşmelerin ardından imzalanan anlaşmanın hem jeopolitik hem ekonomik yansımaları analizde değerlendirildi.
Trump Dönemi Gecikmeli Anlaşma
Donald Trump’ın göreve gelmesinin ardından iki ay gecikmeli olarak imzalanan anlaşma, eski Başkan Biden döneminde gönderilen askeri yardımların ardından ABD'nin Ukrayna'ya olan bağlılığının yeni bir göstergesi olarak yorumlandı. Trump daha önce, Ukrayna'nın zengin maden yatakları karşılığında yardım taleplerinde bulunmuştu.
“Rusya’ya Açık Bir Mesaj”
Washington’da konuşan ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, bu anlaşmanın “özgür, egemen ve müreffeh bir Ukrayna’ya” bağlılığın göstergesi olduğunu söyledi. Bessent, Rusya’yı finanse eden tüm yolların kesileceğini ve Ukrayna'nın kaynaklarının Rusya tarafından kullanılmasına izin verilmeyeceğini vurguladı.
Yeniden Yapılanma Fonu Kurulacak
Ukrayna Başbakanı Denys Shmygal, iki ülkenin eşit oy hakkına sahip olacağı bir “Yeniden Yapılanma Yatırım Fonu” kuracağını açıkladı. Anlaşmaya göre Ukrayna, doğal kaynaklar üzerindeki tam egemenliğini koruyacak.
500 Milyar Dolarlık Talep Geri Çekildi
Trump yönetimi başlangıçta, Ukrayna'nın maden kaynaklarından 500 milyar dolarlık bir hak talebinde bulunmuştu, ancak bu talep anlaşma metnine yansımadı. Ayrıca ABD, savaş süresince yapılan yardımları “borç” olarak tanımlamayacağını garanti etti.
Ukrayna’nın Maden Zenginliği
Tahminlere göre Ukrayna, dünya nadir toprak elementlerinin %5’ine, elektrikli piller için hayati önem taşıyan grafitin %20’sine, ve ayrıca Avrupa’nın en büyük lityum yataklarına sahip. Ancak birçok maden sahası şu anda Rus işgali altındaki bölgelerde yer alıyor ve Ukrayna henüz bu kaynakları işleyebilecek teknolojiye tam anlamıyla sahip değil.