Alparslan Kuytul Hoca: “Bu Amerikan şımarıklığı ve terbiyesizliği, Cumhurbaşkanının meşruiyetini kim belirler?”

Furkan Hareketi lideri Alparslan Kuytul Hoca, ABD’nin Erdoğan’a “meşruiyet” kazandırma söylemini sert dille eleştirdi. Alparslan Hoca, bir büyükelçinin ve Amerika’nın böyle konuşmasının kabul edilemez olduğunu, Cumhurbaşkanının meşruiyetinin halkın oyuyla belirlendiğini söyledi.

Eklenme Tarihi: 30 Eyl 2025
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 30 Eyl 2025
Alparslan Kuytul Hoca: “Bu Amerikan şımarıklığı ve terbiyesizliği, Cumhurbaşkanının meşruiyetini kim belirler?”

Furkan Hareketi lideri Alparslan Kuytul Hoca, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kastederek: “Başkan Trump dahice bir şekilde çözüm olarak ‘Ona meşruiyet vermeliyim’ dedi. Şu an bu oluyor. Bence bunun sonucunda büyük değişiklikler göreceksiniz.” Açıklaması ile ilgili soruya cevaben;

Amerikan Şımarıklığı mı? Türkiye Cumhurbaşkanının Meşruiyetini Kim Belirler?

Amerikan Başkanı herhâlde Türkiye Cumhurbaşkanı’nı meşru görmüyor. Onu meşru göstereceğim, diyor. Ona meşruiyet kazandıracağım, diyor. Cumhurbaşkanı’nın meşruiyeti halkın verdiği oylarla olur. Amerikan Başkanı’nın, Cumhurbaşkanımızın koltuğunu çekmesiyle olmaz. Amerikan Başkanı’nın Türkiye Cumhurbaşkanı’nın koltuğunu çekmesi, büyük tavizler koparmak için böyle davrandığını gösterir sadece. Siyaset yaptığını, bir şeyler planladığını, bu yüzden böyle davrandıklarını, siyaseten böyle davranmak zorunda olduklarını gösterir. O böyle davranınca Cumhurbaşkanı’nın Cumhurbaşkanlığı meşruiyet kazanmaz.

Bunu niye söylüyor? Türkiye’de her ne kadar demokrasi varsa da aslında tam değil, biraz demokrasi, biraz diktatörlük gibi bir şey, diyor. İşte Trump da Cumhurbaşkanı’nın daha fazla meşruiyet kazanabilmesi için çalışacakmış. Yani onu bizim gözümüzde daha büyütecek, onu övecek sözler söyleyecekmiş, Cumhurbaşkanı böylece meşru olacakmış. Ben Türkiye’de Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetinin tartışıldığını görmedim. Yani seçime girdi, kazandı. Seçimde hile olduğuna dair de bir şey duymadık. Varsa da bizim işimiz değil, bilen varsa çıksın söylesin. Dolayısıyla halkın oylarıyla seçildiğine göre beğenirsin beğenmezsin. Eleştiririz, o ayrı bir şey ama meşru değildir diyen yok, ben duymadım meşru değildir diyeni. Trump kime meşruiyet veriyor? Niye, darbeyle mi iş başına gelmiş ki Trump’ın meşruiyet vermesine ihtiyacı olmuş? Zaten halkın oylarıyla iş başına geldiğine göre dolayısıyla meşru. Meşru olunca bu, adaletli demek olmayabilir. Bazen meşru olur ama adaletsizlik yapar, bazen meşru olur ama zulüm yapabilir. O ayrı bir şey, bu ayrı bir şey. Meşru olduğunda herkes müttefiktir. Muhalefet partileri de zaten aksini söylemiyor. Yani senin iktidarın gayrimeşru demiyor. Ama yaptığın şu şey meşru değil, diyorlar: Herkesi hapse atıyorsun, konuşanı susturmaya çalışıyorsun, şunu yapıyorsun. Tamam, bunlar meşru değildir, bunlar yasal değil, deniyor. Ama senin Cumhurbaşkanlığın meşru değildir, diyeni duymadım.

Bu, aslında ne biliyor musunuz? Bu Amerikan şımarıklığı ve terbiyesizliği. Bunun başka izahı yok. Yani bunlar kendini bir şey zannediyorlar ve buradaki halkın seçtiği Cumhurbaşkanı’nı meşru görmüyor. O Amerikan Başkanı ancak Türkiye Cumhurbaşkanı’nı meşru yapabilirmiş. Ya o aferin demeden, Türkiye Cumhurbaşkanı’nı takdir etmeden, güzel sözler söylemeden Türkiye Cumhurbaşkanı meşru olmazmış gibi. Bu ne kibir? Bunlar kendilerini ne zannediyorlar? Cumhurbaşkanı oradaydı, buna cevap vereydi. Bunu söyleyen Ankara Büyükelçisi, o da oradaydı. Cumhurbaşkanı Amerika’da iken o da oradaydı. Orada, “Sen nasıl böyle konuştun, sen kimsin? Sen bir büyükelçisin, haddini bil, hadsiz adam!” diyebilirdi. “Sen benim ülkeme gönderilmiş bir büyükelçisin, ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı’yım, senin tonun kaç kuruş, sen böyle konuşuyorsun?” diyebilirdi, diyemedi, demeliydi. O lafı onun ağzına sokmalıydı. Burada mesele Cumhurbaşkanı Erdoğan değil, burada mesele o makam. Cumhurbaşkanlığı makamı bu şekilde aşağılanamaz. Onun yerinde kim olursa olsun. Mesele Erdoğan değil, kim olursa olsun. Bir Amerikalı büyükelçi, Cumhurbaşkanlığı makamını bu şekilde aşağılayamaz. Bunlar kendilerini tanrı falan görüyorlar herhâlde. “Biz meşru dersek meşru olur, yoksa olmaz.

Bu adam, gene aynı adam. Hatırlayın. Bir-iki hafta evvel de Lübnan’da mıydı? Lübnan’da oradaki bütün gazetecilere, “Hayvanlaşmayın!” diyen terbiyesiz adam. “Hayvan gibi davranmayın, zaten Orta Doğu’nun sorunu bu, yani hep hayvansınız!” dedi açıkça canlı yayında, herkesin huzurunda. Orada bir ses olmuş herhâlde, artık kim yaptıysa, olabilir. Bazı ortamlarda birisi bir ses yapabiliyor. “Hayvanlaşmayın!” ne demek, terbiyesiz! Şimdi aynı adam, orada gazetecilere “Hayvan olmayın!” diyen adam, şimdi gelmiş, Türkiye Cumhurbaşkanı meşru değilmiş ve Trump onu meşru yapacakmış. Ve Trump onu meşru yaptıktan sonra çok güzel gelişmeler olacakmış. Yani bundan sonra Türkiye’de nasıl bir güzel gelişme olursa olsun, Trump’ın sayesinde olacakmış. Bunlar kendini tanrı filan mı görüyor? Terbiyesizler, şımarık emperyalistler, dünyanın kanını emen vampirler.

Siz kimi desteklerseniz ona meşruiyet kazandırmazsınız. Amerika birini desteklerse o adam meşru olmaz, aksine o adam meşruiyetini kaybeder. Amerika’nın birini desteklemesi demek, onu kullanabiliyor demektir ya da kullanacağını düşünüyor, demektir. Diğer rakibini çok kullanamayacak, bunu daha çok kullanacak, o yüzden bunu destekliyor, demektir. Amerika birini destekleyince o idareci meşru olmaz, aksine daha çok tartışılır. Zalim Amerikan devletinin zalim başkanı neden Erdoğan’ı böyle övüyor? Övüyor, övüyor, ne zamandır övüyor, bir türlü övgüsü bitmiyor. Buna âşık mı olmuş bu Trump, Erdoğan’a âşık mı olmuş? Besbelli ki bir plan var ve bu plan için Erdoğan lazım. O yüzden Erdoğan’ın orada kalmasını istiyorlar, ondan dolayı da destekliyorlar, açık.

Erdoğan sayesinde Saddam devrildi, Erdoğan sayesinde Kaddafi devrildi, Erdoğan sayesinde Beşar Esed devrildi. Bütün bunlar Amerikan projesiydi. Büyük Ortadoğu Projesi’ydi bunlar, Büyük Ortadoğu Projesi bu sayede yürüyor. Amerika neden sevmesin, neden desteklemesin? Ama meşruiyet başka bir mesele. Cumhurbaşkanı’nın meşruiyeti hiçbir zaman tartışılmamıştır. Muhalefet partileri de Cumhurbaşkanlığı seçiminde “Hile yaptı, seçimi hileyle kazandı, meşru bir Cumhurbaşkanı değildir.” demediler. Varsa da biz bilmiyoruz, onların bilmesi lazım, onların işidir, bizim işimiz değil. Varsa, buyursunlar söylesinler. Onlar da böyle bir şey söylemedi. Ha, burada işte birtakım haksızlıklar oluyor. Her konuşan susturuluyor, hapse atılıyor, çeşit çeşit iftiralarla. Tabii, susturmak için, “Hapse atıyorum!” diyerek, atacak hâli yok, ne diyorlar? Bir şeyler söylüyorlar. Terör, hırsızlık, dolandırıcılık gibi bir şeyler söylenerek insanları hapislere dolduruluyor. Ha, bundan dolayı Cumhurbaşkanı meşruiyetini kaybediyor diyorsa Amerikan devleti, bunun çaresi var. Dersin ki: “Böyle yapma, şöyle yap, insanlara zulmetmeyin, insanları iftiralarla hapishanelere doldurmayın!” Bunu söylersin. O zaman o da öyle davranırsa meşru olmuş olur, zulmü bırakmış olur, meşruiyet kazanmış olur. Sen mi ona meşruiyet kazandıracaksın? Onu öven iki cümle söyleyince meşru olmayan adam meşru mu olacak? Yani sen iki kelime söyledin diye, dünyanın süper gücü olarak sen, Erdoğan’ın lehinde iki cümle söyledin diye, Erdoğan gayrimeşru iken meşru mu olacak? Erdoğan zaten meşru.

Ahlaksızlar, kendilerini tanrı zanneden, kulluklarını, kul olduğunu unutmuş zavallılar! Sen şimdi boş ver Erdoğan’ın meşruiyetini, şunu bunu da sen evvela kendi meşruiyetine bak! Sen değil misin Afrika’yı sömüren? Sen değil misin tüm dünyayı sömüren? Sen değil misin gayrimeşru İsrail’i destekleyen? Sen bir kere meşru değilsin! Sen meşru değilken Türkiye Cumhurbaşkanı’nı mı meşrulaştıracaksın? Yani sana göre meşru değil de sen ona meşruiyet kazandıracak bir güce sahipsin, öyle mi?

Kulluklarını unutmuşlar, kendilerini tanrı zannetmeye başlamışlar.