Alparslan Kuytul Hoca: “PKK’nın Kendini Feshetmesi İçin Pazarlık Yapılmış Olmalı”

Alparslan Kuytul Hoca, 16 Mayıs Cuma günü yaptığı tefsir dersi sonrası gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. PKK'nın kendini feshettiği iddialarıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulunan Kuytul Hoca, bu tür bir gelişmenin ancak gizli pazarlıklar sonucunda mümkün olabileceğini ifade etti. Devletin de güven vermesi gerekliliğini verdiği sözlerde durması gerektiğini belirtti.

Eklenme Tarihi: 21 May 2025
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 21 May 2025
Alparslan Kuytul Hoca: “PKK’nın Kendini Feshetmesi İçin Pazarlık Yapılmış Olmalı”

Alparslan Kuytul Hoca, 16 Mayıs Cuma günü gerçekleştirdiği tefsir dersi sonrasında gündeme dair soruları yanıtladı. PKK’nın kendini feshettiğine dair haberler üzerine açıklamalarda bulunan Kuytul Hoca, bu tür bir kararın perde arkasında gizli pazarlıkların olabileceğini ifade etti.

Kuytul Hoca şu ifadeleri kullandı:

Böyle bir örgüt, 41 senedir dağda olan bir örgüt, hiçbir şey almadan silah bırakmaz. Eğer hiçbir şey almadan silah bıraktıysa kendi müntesiplerini inkâr etmiş olur. ‘O zaman 41 senedir neden dağdaydık? Neden öldük ve öldürdük?’ diye sorgularlar. Bunun için bir pazarlık yapılmış olması lazım. Devletin ‘pazarlık yapmadık’ demesi, çocukları kandırır ancak. O kadar da saf olmamak gerekir. Yıllardır barış süreci adı altında bir takım pazarlıklar yapıldığını tüm Türkiye biliyordu. Her ne kadar devlet inkâr etse de gerçekler ortada. Bugün de eğer böyle bir karar aldıysalar, yine bir şeyler verilmiş olması gerekir. Devlet, pazarlık yapmadığını söylese de zamanla bazı şeyleri verebilir. Şu anda seçim ortamında oldukları için söylemiyor olabilirler. Yakında Abdullah Öcalan’ı da çıkarabilirler, diğer PKK’lıları da çıkarabilirler, cezaevindekilere af da getirebilirler, kayyumla görevden alınan belediye başkanlarını tekrar görevine iade de edebilirler. Bu iş öyle olur. Yoksa yıllarını dağda geçirmiş insanlar nasıl olur da hiçbir şey almadan, hiçbir gelişme olmadan silah bırakır?”

Kuytul Hoca, PKK’nın uzun süredir ayrı devlet istemediğini de sözlerine ekledi:

“Ayrı devlet istemiyorlar, ayrı bir devlet talebinde bulunmuyorlar. Bu taleplerinden yıllar önce vazgeçmişlerdi. Artık anayasal bazı değişiklikler, serbestlikler, anadilde eğitim, fikir ve ifade özgürlüğü, anayasanın özgürlükçü bir şekilde düzenlenmesi gibi bazı şeyler istiyorlar. Tabii bunların hepsi haklı mı? Hayır. Fakat örgütün bu şekilde silah bırakması demek, bu isteklerin bir kısmının verilmesi anlamına gelir. Eğer bunlar verilmediyse ve sadece devlet 'hadi silah bırakın' dediyse ve onlar da bıraktıysa bu, kendi adamlarını inkâr olur.O zaman neden savaştık, neden öldük, neden öldürdük?’ diye sorgularlar.”

"Devlet Zamanla Verebilir"

Devlet zamanla verebilir. Şimdi seçim süreci var. Seçim süreci bittikten sonra ‘biz aslında bunu çok önceden planlamıştık, karar vermiştik’ diyebilirler. Öcalan’ı da çıkarabilirler, dağdaki diğerlerini de çıkarabilirler. Cezaevindekileri de çıkarabilirler. Şimdi bir af meselesi konuşuluyor. Af değilmiş, adı ‘infaz düzenlemesiymiş’… Adı infaz düzenlemesi olabilir ama sonuçta bir af olacak. Binlerce kişi dışarı çıkacak. Bunun adı af. Neye göre, kime göre infaz düzenlemesi? Mahkûmların çoğu adli mahkûm. Onların hepsi çıkacak. Birkaç tanesini de örgütle ilgili olanlardan çıkarabilirler. Bu gayet mümkün. Ve sonra da ‘biz bunları çok önceden planlamıştık, seçimle alakası yok’ diyebilirler.”

“Suriye ve Avrupa Kanadı da Kabul Etmeli”

Silah bırakma konusunda bir kısmı kabul eder, bir kısmı kabul etmez. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘PKK'nın Avrupa ve Suriye kollarının da silah bırakması lazım’ dedi. Demek ki şu an sadece Türkiye içindeki kolu silah bırakıyor. Esas güç Suriye'de. Avrupa’dakiler ise ideolojik merkezi konumunda. Onlar henüz bu konuda bir açıklama yapmış değiller. Dolayısıyla sürecin tam anlamıyla tamamlandığını söylemek mümkün değil.”

“İslam’a Davet İçin Barış Ortamı Lazım”

“Bir Müslüman olarak ben istiyorum ki bu ülkede kan dökülmesin, gözyaşı akmasın. Birbirimizi anlamaya çalışalım, konuşarak çözelim. İslam’a davet ortamı oluşsun. İnsanlar birbirlerini öldürmeden oturup konuşsunlar. Güzel bir ortam olursa, bu insanlarla oturup konuşmak da mümkün olabilir. Bugün belki dinlemeyen insanlar, böyle bir ortamda İslam’ı da dinleyebilir. Bu yüzden barış ortamı oluşursa bu bizim lehimizedir.”

“Devlet Güven Vermiyor”

“Fakat bir de güven meselesi var. Devlet bugüne kadar bu tarz süreçlerde güven vermedi. Verdiklerini geri aldı. Öcalan’la görüştü dediler, sonra inkâr ettiler. Oslo görüşmeleri ortaya çıktı, inkâr ettiler. Bu görüşmelerin kaydı çıktı ortaya. Birçok konuda tutarsızlık var. Güven ortamı yok. Eğer bir barış olacaksa, güven ortamı sağlanmalı. Devletin verdiği sözün arkasında duracağına insanlar inanmalı. Aksi takdirde bu süreç yine yarım kalır.”

“Cezaevindeyken Müdür Bana Açıkça Söyledi”

“Kendimden örnek vereyim: Cezaevindeyken cezaevi müdürü bana dedi ki, ‘size özel talimat var’. Neymiş bu talimat? ‘Sizin havalandırmaya çıkmanıza, sohbet etmenize, herhangi biriyle bir araya gelmenize izin verilmeyecek’. Bunu açıkça bana söylediler. Bu devletin adaleti kişiye göre değişiyor demektir. Bu ortamda kim nasıl güvenebilir?”