Alparslan Kuytul Hoca, Süleyman Özışık Davasından Feragat Etti: 'Amacım Para Değil'

Alparslan Kuytul Hoca, kendisine yönelik ağır hakaretlerde bulunan gazeteci Süleyman Özışık hakkında açtığı manevi tazminat davasından feragat etti.

Eklenme Tarihi: 15 May 2025
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 15 May 2025
Alparslan Kuytul Hoca, Süleyman Özışık Davasından Feragat Etti: 'Amacım Para Değil'

Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı Furkan Hareketi Lideri Alparslan Kuytul Hoca, kendisine yönelik ağır hakaretlerde bulunan gazeteci Süleyman Özışık hakkında açtığı manevi tazminat davasından, beklenmedik ve örnek teşkil edecek bir kararla feragat etti. Hukuki kazanım elde edilmesine rağmen, Özışık’ın vefatı sonrası davayı devam ettirmeyi uygun bulmayan Alparslan Kuytul Hoca’nın bu kararı, yalnızca hukuki değil aynı zamanda ahlaki ve vicdani bir duruş olarak kayıtlara geçti.

Hakaretler, Mahkeme Kararıyla Tescillendi

Alparslan Kuytul Hoca’nın avukatı tarafından yapılan açıklamaya göre dava, Süleyman Özışık’ın YouTube üzerinden yayımladığı bir videoda sarf ettiği hakaretamiz sözler üzerine açıldı. Videoda geçen “şaklaban”, “aşağılık tip”, “fitne yayan tipler” gibi ifadeler ile açıkça kişilik haklarına saldırı teşkil ediyordu. Üstelik bu ifadeler, yüz binlerce kişinin izlediği bir yayında kamuya açık şekilde dile getirilmişti. Bu sebeple 100.000 TL manevi tazminat talebiyle dava açıldı ve yerel mahkeme, yapılan yargılama sonunda Alparslan Kuytul Hoca’nın kişilik haklarının ihlal edildiğine kanaat getirerek, Özışık’ın 20.000 TL tazminat ödemesine hükmetti.

Vefatla Yarıda Kalan Bir Yargılama Süreci

Ancak mahkeme kararına karşı Süleyman Özışık tarafından istinaf başvurusu yapıldı. Dosya istinaf aşamasındayken Özışık’ın vefat etmesi üzerine hukuki süreç beklemeye alındı. Hukuk düzenine göre, bir kişi vefat ettiğinde davası mirasçılarına yöneltilerek sürdürülebilir. Ancak bu noktada, mirasçıların davaya usulüne uygun şekilde dahil edilmemesi nedeniyle istinaf mahkemesi kararı usulden kaldırarak dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderdi. Yani karar henüz kesinleşmemişti.

Feragat: Bir Hakkı Kullanmamak da Bir Erdemdir

Yargılama süreci bu noktadayken, Alparslan Kuytul Hoca hukuken elinde bulunan tüm haklara rağmen, manevi tazminatı mirasçılardan talep etmeme yönünde ilkesel bir karar aldı. Sürecin mahkeme dışı sulh yoluyla sonlandırılması için taraflar arasında görüşmeler yapıldı. Neticede karşılıklı sulh protokolü hazırlanarak mahkemeye sunuldu ve mahkeme dosyayı resmen kapattı. Kuytul Hoca'nın bu kararı almasındaki en önemli gerekçe ise kamuoyuyla paylaştığı şu sözlerinde saklıydı: “Bizim derdimiz para kazanmak değil, yalnızca kamuoyu önünde bana hakaret eden şahsın cezalandırılmasıydı. Ancak madem kendisi öldü, bizim mirasçılarla bir derdimiz yok.”

Ahlaki Bir Tavır, Vicdani Bir Duruş

Bu karar yalnızca hukuki bir işlem değil, aynı zamanda bir ahlakî örnek, vicdanî bir tercih ve insanî bir duruş oldu. Avukatı bu kararı şu sözlerle özetledi: “Her hak kullanılmak zorunda değildir. Bazı durumlarda hukuki süreçler yerine vicdanın ve insanî duyguların öne çıkması daha değerlidir. Alparslan Kuytul Hoca'nın yaptığı tam olarak budur.”

Alparslan Kuytul Hoca’nın konuşmalarında da vurguladığı gibi; kendisine yönelik iftiralar atılsa, hakaretler edilse de amacının yeryüzünde Allah’ın hükmünün hakim olması için tevhid mücadelesini sürdürmek olduğu, bundan başka bir amacının olmadığı ifade edildi.

Geçmişte de Benzer Feragatler Yaşandı

Alparslan Kuytul Hoca’nın benzeri tutumları geçmişte de görüldü. Özür dileme, yanlış beyanların kamuoyu önünde düzeltilmesi veya sosyal sorumluluk gereği bir bağış yapılması gibi durumlarda, Hoca daha önce de bazı davalardan feragat etmişti. Bu feragatlerin ortak noktası ise şuydu: Dava, ceza veya maddi kazanç için değil; ilkeli duruş, toplumda itibarın korunması ve ıslah amacıyla açılmıştı.

Toplumsal Bir Mesaj

Bu olay, hukukun sınırlarını ahlakla tamamlayan nadir örneklerden biri olarak kayıtlara geçti. Zira mevcut yasalar, vefat edenin mirasçılarına dava açmayı mümkün kılarken, bu hakkın kullanılmaması “erdemli feragat” olarak dikkat çekti. Özellikle sosyal medyada ve kamuoyunda geniş yankı uyandıran bu tavır, adaletin cezalandırıcı değil, onarıcı ve ilkeli de olabileceğini göstermesi açısından önemli bir örnek teşkil etti.