Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria’da haftalardır artan yerleşimci baskısını her geçen gün daha ağır hissediyor. Ekim ayında köylere, tarım alanlarına ve özel mülklere yönelik saldırıların hız kazanması, Filistinli çiftçilerin geçim kaynaklarını ciddi şekilde tehdit eder hâle geldi.
Filistinli kurumların verilerine göre, yalnızca bir ay içerisinde yaklaşık 49 bin zeytin ve üzüm ağacı sistematik şekilde söküldü, kesildi veya buldozerlerle tamamen tahrip edildi. Bölge halkı, bu saldırıların tarım ekonomisini çökertmeyi amaçlayan planlı bir baskı politikası olduğunu ifade ediyor.
El Halil’de hedef alınan Filistinli aileler
En ağır yıkım, El Halil’in güneyindeki Hıms Ovası’nda yaşayan Filistinli aileleri vurdu. Filistin kaynakları, “Susiya” yerleşiminden gelen yerleşimci grupların geniş tarım alanlarına girerek 850 ağacı yok ettiğini belirtiyor.
“El Beyder” İnsan Hakları Örgütü, tahrip edilen ağaçların büyük bölümünün bölgede nesillerdir topraklarını işleyen Ubeyd El Mısri ailesine ait olduğunu açıkladı. Ağaçlarla birlikte tarım odalarının dağıtılması ve ekili alanları koruyan çitlerin kesilmesi, bölge halkının üretim yapmasını neredeyse imkânsız hâle getirdi.
Örgüt, sürekli tekrarlanan bu saldırıların Filistinli köylüleri topraklarından koparmayı hedeflediğine dikkat çekerek uluslararası kurumlara koruma çağrısı yaptı.
Ekim ayı Filistinliler için en ağır dönemlerden biri oldu
“Duvar ve Yerleşim Birimi Direniş Heyeti”nin aktardığı verilere göre, Ekim ayı boyunca Batı Şeria’daki baskılar olağanüstü boyuta ulaştı. Filistin tarafının paylaştığı rakamlar şöyle:
766 saldırı: Yerleşimcilerin Filistinlilere ve mülklerine yönelik eylemlerinin toplamı.
48.728 ağaç kaybı: Büyük kısmı zeytin ağacı olmak üzere on binlerce ağaç yok edildi. Binlerce mağdur: Aynı dönemde işgal güçlerinin operasyonlarında binin üzerinde Filistinli yaşamını yitirdi, yaklaşık 11 bin kişi yaralandı.
Toplu gözaltılar: 21 binden fazla Filistinli alıkonuldu.
Filistinli uzmanlar, tarım arazilerinin hedef alınmasının tesadüf olmadığını; bu saldırıların hem ekonomik hem de demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan planlı bir strateji olduğunu vurguluyor.