Afganistan'da Müslüman kadınlar üzerinden yürütülen bu ikiyüzlü siyaset, Batı'nın yüzyıllardır süren İslam düşmanlığının yeni bir yüzüdür. Aynı güçler ki; Filistin'den Bosna'ya, Irak'tan Somali'ye kadar Müslüman topraklarını bombaladı, milyonlarca Müslüman'ı katletti, yüzbinlerce yuvayı yıktı.
Şimdi ise aynı eller, Afgan kadınlarının "haklarını" savunuyor! Kendi tercihiyle hicap takan, İslami yaşamı seçen bir kadının özgürlüğü, bu katilleri birdenbire mi insan hakları savunucusu yaptı?
Gerçek şu: Batı, İslami değerleri, hicabı, Müslümanların inancını bir tehdit olarak görüyor. Afgan kadınları savunma maskesi altında, aslında Müslümanların zihnini sömürgeleştirmeye, İslami kimliği yok etmeye çalışıyor.
Ancak unuttukları bir şey var: Afganistan, tarihin her döneminde emperyalizmin mezarlığı olmuştur. Mücahid Molla Muhammed Ömer'den Şeyh İzzeddin Kassam'a, tüm İslam şehitleri gösterdi ki; Batı'nın tanklarına, bombalarına rağmen inançlı bir avuç Müslüman, tüm dünyaya meydan okuyabilir.
Bugün Afgan halkı tüm dünyaya haykırıyor: "Kirli ellerinizi İslam topraklarından çekin! Sizin demokrasi, özgürlük maskenizin ardındaki kanlı yüzünüzü artık görebiliyoruz. Beş milyon şehidin hesabını soracağız. Siz bizim kadınlarımızı değil, kendi insanlığınızı kurtarmaya bakın!"
Bu ses, sadece Afganistan'ın değil, tüm mazlum İslam coğrafyasının çığlığıdır. Batı'nın insan hakları nutukları, artık Müslümanların yüreğinde yankı bulmuyor. Çünkü onlar, insan hakları havarisi kesilenlerin, aslında en büyük insan hakları ihlallerinin faili olduğunu çok iyi biliyor.
W.A. Mubariz
