Sosyal paylaşım sitelerinde insanların dini değerlerine saldırmaya kalkışan piyanist Fazıl Say’ın hukuken beraat ettirilmesi büyük tepki çekmişti. Yerel mahkeme tarafından verilen 10 aylık hapis
cezası Yargıtay tarafından bozulan Say’ın İstanbul 71. Asliye Ceza Mahkemesi’nce beraat ettirilmesinin gerekçesi açıklandı: “İçinde bulunduğumuz yüzyıl” ve “çağdaş bir ülke olmamız…”
AİHM eliyle dini değerlere hakaretin alanı genişledi
Dini değerlere karşı ifadelerin konu olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararları incelendiğinde, çoğulcu toplumun gerekleri ile dinsel duyguların korunması arasında bir dengeleme
arayışının bulunduğunun gözlendiğine dikkat çekilen kararda, “Mahkeme, eski kararlarında dinsel duygulara saldırı söz konusu olduğunda devletlere geniş takdir alanı sağlayan bir içtihat çizgisi
benimsemiş iken, bu eğilim gitgide zayıflamış ve ifade özgürlüğüne tanınan alan genişlemiştir. Bu süreçte, dinsel duygulara saldırı ifadeleri, dinsel kini içeren nefret söyleminin bir parçası
olarak değerlendirilmeye ve uyuşmazlık nefret söylemi çerçevesinde incelenmeye başlamıştır” denildi.
Sanık Say’ın, kendisine Twitter adresi üzerinden yazdığı ve başkalarından retweet yaptığını bildirdiği yazılarıyla, “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alanen aşağıladığı” gerekçesiyle
cezalandırılmasının istendiği olayla ilgili öncelikle iç hukuk ile uluslararası hukuktaki mevzuat ve belgelerin irdelenmesi gerektiği anlatılan kararda, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 19,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 24/1, 25/1 ve 26/1 ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 9/1. maddelerinde, bireylerin düşünce, kanaat ve ifade açıklama hürriyetine sahip olduklarının
belirtildiği kaydedildi.
AİHM ELİYLE DİNİ DEĞERLERE HAKARETİN ALANI GENİŞLEDİ
Dini değerlere karşı ifadelerin konu olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararları incelendiğinde, çoğulcu toplumun gerekleri ile dinsel duyguların korunma arasında bir dengeleme
arayışının bulunduğunun gözlendiğine dikkat çekilen kararda, “Mahkeme, eski kararlarında dinsel duygulara saldırı söz konusu olduğunda devletlere geniş takdir alanı sağlayan bir içtihat çizgisi
benimsemiş iken, bu eğilim gitgide zayıflamış ve ifade özgürlüğüne tanınan alan genişlemiştir. Bu süreçte, dinsel duygulara saldırı ifadeleri, dinsel kini içeren nefret söyleminin bir parçası
olarak değerlendirilmeye ve uyuşmazlık nefret söylemi çerçevesinde incelenmeye başlamıştır.” denildi.
BATI’YA GÖRE ÖZGÜRLÜK ESASMIŞ
Kararda, Venedik Komisyonu’nun 2008 yılında kabul edilen “İfade özgürlüğü ve din özgürlüğü” başlıklı raporundan sonra görülen Aydın Talav davasında, 5 ciltlik bir kitabın, “Kur’an ve din” başlıklı
ilk cildinde, İslam dinine dönük son derece ağır ifadelerinin bulunması nedeniyle yazar hakkında ceza davası açıldığı ve yazarın yerel mahkeme tarafından dine hakaretten para cezasına çarptırıldığı
hatırlatılan kararda, AİHM’in, Aydın Talav Türkiye davasında, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna vardığı anlatıldı. Kararda, şu değerlendirme yapıldı: “Özenli ve özellikli bir
yaklaşımla bu amaç gerçekleştirilebilir. Özgürlük esas, kısıtlama istisnaidir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda, çağdaş olduğuna inandığımız ülkemizde, varlığına her koşulda güvendiğimiz hukuk
sistemimizde, özgür bireylerden oluşan özgür bir toplum olmak adına daha hoşgörülü ve geniş bakış açısına sahip olmak gerekmektedir.