Önceki sayımızda fiziksel işkenceye maruz kaldığını iddia edenlerin ifadelerine yer vermiştik. Bu sayımızda ise cezaevlerinde yaşanan ciddi hak ihlallerini,
Türkiye gündemine oturmuş, akıllara durgunluk veren ve vicdanları sızlatan zulümleri ele alacağız.
Ömer Faruk Gergerlioğlu 2021 Kasım CB. Bütçe Görüşmelerinde kayıpları dile getirdi: “Sunay Elmas’ı, Ayhan Oran’ı ve Yusuf Bilge
Tunç’u ‘Siyah Transporter’la kaçırdılar ve uzun zamandır ortada yoklar! Yok edilmişler! Sunay Elmas (27 Ocak 2016) ve Ayhan Oran (1 Kasım 2016) 5 yıldır yok! Yusuf bilge Tunç 6 Ağustos 2019’dan
beri yok! Nerede olduğu bilinmiyor!” 1990’lı yıllarda ‘Beyaz Toros’larla yapılanların bugün siyah transporterle yapıldığı akıllara
geliyor. Sunay Elmas’ın istenilen ifadeyi vermediği için infaz edildiği söylentileri de akılları karıştırmış durumdadır.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından gözaltına alınan ve gözaltında yaşadıklarına daha fazla dayanamayan öğretmen Gökhan Açıkkollu’nun, gözaltının 13. gününde kalbi durdu. Türkiye İnsan Hakları
Vakfı Başkanı Prof. Şebnem Korur Fincancı muayene belgelerine dayanarak hazırladığı raporda Açıkkollu’nun gördüğü işkence sonucu kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiğini açıkladı. Cenazeyi almak
isteyen ailesine ‘Cenazenin hainler mezarlığına gömülmesi şartıyla verilebileceği’ söylendi. Oysa Açıkkollu hakkında bir
yargılama olmadığı gibi henüz sorgusu bile yapılmamıştı. Ailesi cenazeyi kendi imkânlarıyla ilaçladı ve kendi araçlarıyla memleketleri Konya’ya götürmek zorunda kaldı. Burada da Diyanet İşleri
Bakanlığı’nın ‘hainlerin namazı kılınmayacak’ şeklindeki talimatı nedeniyle cami imamı cenaze namazını kıldırmadı. Açıkkollu’nun
işkence sonucu öldürüldüğüne dair soruşturma süreci devam ederken skandal bir gelişme yaşandı. Açıkkollu'nun hayatını kaybettikten 1,5 yıl sonra skandal bir kararla suçsuz olduğuna hükmedildi ve
adeta ‘pardon’ denilerek görevine iade kararı alındı.
2019 yılında Kayseri’deki cezaevinde tutuklu olan hamile Rabia Bıyıklı’ya iki gün boyunca suni sancı verildi ve ‘kaçma ihtimali olduğu’ gerekçesiyle kelepçeleri açılmadı. Doğum sancısı çeken ve
sedye üzerinde bekletilen Bıyıklı, kelepçeleri çözülmeden doğuma girdi. Ayrıca Rabia Hanım doğum sonrası henüz dikişleri bile alınmadan Elazığ’dan Kayseri’ye nakledildi.
KHK'lı eski polis memuru Mustafa Kabakçıoğlu'nun 29 Ağustos 2020’de Gümüşhane Cezaevi'nde tek kişilik bir hücrede plastik sandalye üzerinde hayatını kaybettiği görüntüleri sosyal medyada gündem
olmuş ve vicdanları sızlatmıştı. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Kabakçıoğlu’nun günlüğünde 2017 yılında cezaevinde şeker hastalığına yakalandığını ve o günden sonra sağlığının bozulmaya
başladığını anlattığını aktardı. Gergerlioğlu, Covid-19 testi yapılmamasına rağmen bu şüpheyle Kabakçıoğlu’nun 20 Ağustos’ta tek kişilik hücreye alındığını ve taleplerine rağmen sağlık hizmetlerine
erişiminin sağlanmadığını söyledi ve hastaneye gitme talebinin de sonuçsuz kaldığını savundu. 27 Ağustos günü daha da kötüleştiğini ve cezaevi doktoruna bir dilekçe yazdığını, cezaevi doktorunun bu
mektubun ardından Kabakçıoğlu’nu acilen hastaneye sevk ettiğini söyleyen Gergerlioğlu, Kabakçıoğlu’nun hastaneye kaldırılmadığını belirtti. Ancak Başsavcılık, Kabakçıoğlu’nun kendi rızasıyla
hastaneye gitmek istemediğini açıkladı. Savcılık açıklamasında Kabakçıoğlu’nun gitmek istemediğine yönelik dilekçe verdiğine dair bilgi yer almasına rağmen dosyada 20 -24 Ağustos tarihlerinde
hastaneye gitmek istemediğine dair herhangi bir dilekçe dosyada bulunamadı. 27 Ağustos tarihi için gitmek istemediğini bildirdiği dilekçesinin yer aldığı öğrenildi.
Özel bir yurtta yöneticilik yaptığı gerekçesiyle hakkında ‘terör örgütü üyeliğinden’ dava açılan Ayşe Özdoğan 12 Aralık 2019'da 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına mahkûm edildi. Çok nadir görülen
Maxciller Sinus kanser hastası olan Özdoğan hastalığı nedeniyle 16 Aralık 2019'da hastaneye sevk edildi ve 26 Aralık'ta tahliye edildi. İnfaz ertelemesi isteyen Ayşe Özdoğan kendisine ait sosyal
medya hesabından bir video yayınlayarak doktorun yanından çıktığını ve kendisine ‘Neden geç kaldın?’ diye sorduğunu belirtti. Ancak Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulu oy birliğiyle Ayşe
Özdoğan'ın tetkiklerinde nüks veya metastaz bulgusuna rastlanmadığı ve cezasının infazına cezaevinde devam edebileceği sonucuna vardı ve cezası 16 Haziran 2021'de Yargıtay'da onanarak tekrar
tutuklandı. Yapılan itirazlar ve sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine 3 ay süre ile cezasının infazının tehirinin uygun olduğu sonucuna varıldı ve Ayşe Özdoğan cezaevinden tahliye edildi.
Devlet ‘şefkat ilkesine’ göre hareket etmeliyken bugün şefkatin raflara kaldırıldığını ve gaddarca muamelelerin yapıldığını görüyoruz. Bilinmelidir ki kanunları rafa kaldırıp intikam duygularıyla
hareket eden bir yargı mekanizması vicdanları yaralamakta ve halkın güvenini sarsmaktadır!