Fransa’da İslam Düşmanlığı Sınır Tanımıyor: Canlı Yayında Başörtülü Kadına 'Orta Çağ' Hakareti!

Fransa’da aşırı sağın tetiklediği İslamofobi, medya eliyle normalleştirilmeye çalışılıyor. C8 kanalında yayınlanan bir programda, aşırı sağcı Jean Messiha başörtülü bir kadına karşı nefret kustu. Müslüman kadını "8. yüzyıl bedevisi" olarak tanımlayan Messiha, dini kimliği doğrudan hedef alarak İslam düşmanlığının ulaştığı ürkütücü boyutu bir kez daha kanıtladı.

Eklenme Tarihi: 23 Ara 2025
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 23 Ara 2025
Fransa’da İslam Düşmanlığı Sınır Tanımıyor: Canlı Yayında Başörtülü Kadına 'Orta Çağ' Hakareti!

Başörtüsü Üzerinden Dini Değerlere Saldırı

Fransız televizyon kanalı C8’de yayınlanan “Touche pas à mon poste!” (TPMP) programı, ifade özgürlüğü sınırlarını aşan bir İslam düşmanlığına sahne oldu. Programa katılan aşırı sağcı siyasetçi Jean Messiha, stüdyoda bulunan başörtülü bir kadının varlığından duyduğu rahatsızlığı hakaretlerle dışa vurdu. Kadının dini inancını ve örtüsünü aşağılayan Messiha, İslam’ı ve Müslümanları hedef alan şu sözleri sarf etti:

"Sana bakınca insanın aklına Fransa gelmiyor. Fransız değilsin, Arap suratlısın. 8. yüzyıldan kalma bir bedevi gibi giyinmişsin!"

Bu ifadeler, Messiha’nın sadece etnik kökeni değil, doğrudan İslam dininin tesettür emrini ve Müslüman kadının kamusal alandaki kimliğini "çağ dışı" göstererek aşağıladığını ortaya koydu.

Müslüman Kadına "Normalleşme" Baskısı ve Ayrımcılık

Messiha’nın saldırganlığı, kadının dini tercihlerini bir "anomali" gibi gösterme çabasıyla devam etti. Müslüman kadının maruz kaldığı ayrımcılığın suçlusunun yine kadının kendisi olduğunu savunan siyasetçi, İslam düşmanlığını şu sözlerle meşrulaştırmaya çalıştı:

"Normal giyin. Böyle giyinip sonra insanların sana ters bakmasından şikâyet ediyorsun."

Messiha’nın bu sözleri, Fransa’da Müslümanlara yönelik uygulanan asimilasyon baskısının ve "başörtüsüne tahammülsüzlüğün" televizyon ekranlarındaki en net yansıması oldu.

İslamofobi Medyada Meşrulaştırılıyor mu?

Olayın ardından dünya çapında yükselen tepkiler, Fransa’daki "laiklik" ve "ifade özgürlüğü" kavramlarının nasıl bir İslam düşmanlığı kalkanına dönüştüğünü bir kez daha tartışmaya açtı.

Tepkilerde Öne Çıkan Başlıklar:

  • Kurumsal Sessizlik: Fransız yayın denetleme kurumu ARCOM’un, İslam’a ve Müslümanlara yönelik bu açık hakaret karşısında hâlâ somut bir adım atmaması "çifte standart" eleştirilerini güçlendirdi.

  • Nefret Suçu: Messiha’nın sözlerinin sadece bir siyasi görüş olmadığı, doğrudan bir dinin mensuplarını aşağılayan bir "nefret suçu" olduğu vurgulandı.

  • Toplumsal Barış Tehdit Altında: Bu tür yayınların Müslüman toplumu açık hedef haline getirdiği ve Fransa’daki toplumsal bölünmeyi derinleştirdiği belirtildi.

Fransa’da son dönemde artan bu tür skandallar, İslam düşmanlığının artık sadece sokakta değil, kurumsal ve medya düzeyinde de bir "strateji" haline geldiğini gösteriyor.