Fransa'da siyasal İslam tartışmaları, hükümetin talimatıyla hazırlanan ve geçtiğimiz hafta yayımlanan “Müslüman Kardeşler ve Fransa’da Siyasal İslam” başlıklı istihbarat raporuyla yeniden alevlendi. Raporda, bazı cami ve özel okulların Müslüman Kardeşler ile bağlantılı olduğu iddia edilirken, bu gelişmelerin ardından başörtüsü yasağı yeniden gündeme taşındı.
Le Parisien gazetesinin 20 Mayıs tarihli haberine göre, Eski Başbakan Gabriel Attal, 15 yaşından küçük kız çocuklarının kamusal alanda başörtüsü takmasının yasaklanmasını içeren bir yasa teklifi hazırlıyor. Attal ayrıca, reşit olmayan kız çocuklarına başörtüsü takmayı "zorunlu kılan" ebeveyn ve aile bireylerine yönelik yeni bir suç tanımı önerdi.
Ancak teklif, siyasetin farklı kanatlarında tartışmalara neden oldu. Eğitim Bakanı Elisabeth Borne, yasa teklifinin anayasal açıdan sorunlar barındırdığını vurgularken, mevcut Başbakan François Bayrou, teklifin pratikte nasıl uygulanacağının belirsiz olduğunu belirtti. BFMTV’ye konuşan Bayrou, “Sokakta bir kıza polis kimlik mi soracak? Yaş tespiti nasıl yapılacak?” ifadeleriyle yasağa karşı çıktı.
Bu gelişmelere paralel olarak, İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, istihbaratın başına Bertrand Chamoulaud’yu getirerek “İslamcılıkla mücadele” sürecini koordine etmesi talimatını verdi. Retailleau ayrıca, 2026 yerel seçimlerinde aday belirleme süreçlerinde daha fazla dikkatli olunması gerektiğini söyledi.
Fransız istihbaratının hazırladığı tartışmalı raporda, ülkedeki 139 cami ve 21 özel okulun büyük bir kısmının Müslüman Kardeşler yapılanmasıyla doğrudan ya da dolaylı ilişki içinde olduğu öne sürülüyor. Rapor, bu yapının özellikle eğitim sektörü üzerinden toplumda etkisini artırmaya çalıştığını savunuyor.
Fransa’da 15 yaşından küçük kız çocuklarının kamusal alanda başörtüsü takmasının yasaklanması yönündeki girişim, modern bir çağda çağ dışı bir anlayışın tezahürü, açıkça İslam karşıtı, ayrımcı ve baskıcı bir uygulamadır. Bu yasa, inanç özgürlüğüne değil, dayatmacı bir laiklik anlayışına hizmet etmektedir. Henüz genç yaşta dinî kimliğini kuşanmak isteyen Müslüman kız çocuklarına “kamusal alanda görünme” hakkı tanımamak, onların hem birey olma hakkını hem de Allah’a kulluk etme özgürlüğünü gasbetmektir.
