Hasan Demir’den Furkan Vakfı Davasının Süreci ve Son Durumu Açıklaması

Furkan Vakfı eski başkanı Hasan Demir, katıldığı söyleşi programında, Furkan Vakfı ve Alparslan Kuytul Hocaefendi hakkında önemli noktalara değinerek yandaş ve tetikçi medya tarafından örtbas edilmeye çalışılan gerçekleri delileriyle gözler önüne serdi.

Hasan Demir’den Furkan Vakfı Davasının Süreci ve Son Durumu Açıklaması
03 Kas 2018 18:44:07

Geçtiğimiz haftalarda da Furkan Vakfı resmi sitesinden yayımlanan TEM, MİT,KOM VGM tarafından hazırlanan belgelerle vakfın ve Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin terörle irtibatının olmadığı ortaya konulmuştu. Belgeler Türkiye ve Dünya gündeminde büyük yankı uyandırırken, tetikçi ve yandaş medyanın terör iftirasını da çökertmişti.

Furkan Vakfı eski başkanı Hasan Demir kendisine sorulan sorulara şöyle cevap verdi;

Alparslan Kuytul Hocaefendi ve 2 kişi hakkında 8 Kasım’da mahkeme olacağı haberini almıştık. Bu iki kişi ve Alparslan Kuytul Hocaefendi hakkında ne tür suçlamalar var?

Alparslan Kuytul Hocaefendi ile ilgili dosyada ilk geçen suçlama terör örgütüne üye olmaktı. Ancak daha sonra hakim ne kadar terör örgütü üyesi olma suçunu düşürse de terör örgütü propagandası suçlamasından 8 Kasım’da dava görecekler.

Yakın zamanda geniş yankı uyandıran MİT ve TEM raporları yayınlandı. Bu belgeler hakkında ne demek istersiniz?

İşin ilginç tarafı ilk gözaltına alındığımız da terör örgütüne üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak suçlamaları ve iddiaları vardı. Bizler gerçekten çok şaşırdık çünkü emniyette istihbaratta iyi bir çalışma yapmışsa, hocamızın konuşmalarını ciddi mana da dinledilerse hocamızın söylemlerinin hiç birinde terör propagandası olmadığını bilir. Bu kadar vakıf gönüllüsü vakıf sevenin de hiç birinin terörle alakası olmadığını bilir.
Daha sonra dosyada bir gizlilik kararı olduğu için dosyaya bakamadık. Ancak dosyadaki gizlilik kararı kaldırıldıktan sonra klasörlerde bulunan evraklara baktık istihbaratın raporunda da vakfımızın ve Hocaefendi’nin terörle alakası olmadığı ortada.
Aynı şekilde Adana Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün raporlarında da Antalya KOM Şube Müdürlüğü’nün raporlarında da Furkan Vakfının, Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ve dosyada adı geçen 44 şahsın “hiçbir terör örgütü ile bağlantısı yoktur” ibaresi bizzat devletin resmi kurumlarının raporlarınca ortadadır.
Dolayısıyla bu raporları inşallah yetkili merciler ayrıntılı bir şekilde inceleyecek ve 8 Kasım’daki duruşmada hiçbir terör örgütü ile bağlantımızın olmadığını görecektir.
Yani bizler zaten bunu biliyorduk ama bununla ilgili yapılan iftiralara cevap vereceğimiz bir kanal bulamadık. Bizler abdestimizden şüphe yok ki namazımızdan bir şüphe olsun.
Yapmış olduğumuz faaliyetlerinde terörle uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Hayırlı işlerde öncülük yapabilecek bir nesil yetiştirdiğimiz, İhtiyaç sahibi aileleri yardım yaptığımız, öğrencilere burs verdiğimiz bizzat istihbarat raporlarında var.
İnşallah insanlar ve yetkili merciler bunları dikkate alacak. Bizzat devletin resmi kurumları vakfımızla ve hocamızla ilgili yapılmış olan o suçlamalar bu şekilde aklanmış oldu. Bizler bu belgeleri mahkemeye sunacağız hakim de herhalde gerekli karar verecektir.
Şu anda vakfın son durumu nedir? Kapalı mı mühürlü mü?
Vakıf binalarımızda ilgili 30 Ocak operasyonundan sonra vakfımızın faaliyetleri durduruldu. Daha sonrasında da kayyum heyeti vakfı yönetmeye başladı. Şu anda kayyum heyeti vakfı yönetiyor. Vakfın faaliyetleri o zaman üç aylık süreyle durdurulmuştu. Vakıf yöneticilerinin görevden alınması ve vakfın kapatılması ile ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bir davası var. 25 Ekim de yapıldı ve 14 Şubat tarihine ertelendi. Şu anda vakıfta herhangi bir faaliyet maalesef yapılamıyor. Kayyum heyeti başta olduğu halde vakıfta herhangi bir faaliyet yapılamıyor. Bu vakfı, maalesef kapatmak, mühürlemek ya da faaliyetlerini durdurmak suretiyle onlarca hayırlı işe engel oldular. Bu insanlar vebal altındadırlar.

Öğrencilerin ve bazı ailelerin kaldığı evlerin kapatılması haberini almıştık. Bu evlerle ve bu evlerde kalanlarla ilgili yüksek miktarlarda para cezalarına çarptırıldığını öğrenmiştik. Bu konu hakkında bize söyleyecekleriniz nelerdir?

Bizler hocamızın suçlu olmadığını biliyoruz. Her ne kadar hukukta suçta şahsilik ilkesi varsa da maalesef bugün işleyen hukukta bu şekilde değil. Şu anda toptancı bir anlayış var. Şu an hakkımızdaki dava süreci devam ediyor. Hakkımızda verilmiş bir hüküm de yok. Gerek vakıfla ilgili gerek hocamızla ilgili herhangi bir hüküm yok. Dolayısıyla suçlu da değiliz. Ama bir kişi sanki vakfa gelip gitmesiyle sohbetlere katılmasıyla suçlu durumuna düşürülüyor. Toptancı bir suçlama anlayışı var maalesef. O öğrenci evlerinin Furkan Vakfı’na ait olduğu iddiasından dolayı o insanları ziyaret ettik, o insanlarla konuştuk. Bu insanların Furkan vakfı ile herhangi bir bağı, bağlantısı yok. Orada mağdur edilen iki tane aile var. Onların da vakıfla bağlantısı yok. Sadece hocamızın sohbetlerini takip eden, ara ara sohbetlere gelip giden insanlar. Maalesef sohbetlere gelip giden insanların evleri dahi Furkan Vakfı’na ait yurtlar iddiasıyla kapatıldı. O binaların Furkan Vakfı ile herhangi bir resmi bağı söz konusu değil. Oradaki insanlar da aynen bu şekilde. Bundan dolayı Furkan Vakfı’na ve ailelere 250 bin lira civarında bir para cezası kesildi. Buna aileler itiraz etti, kayyum heyeti buna itiraz etti ve hamdolsun o para cezaları şu anda yürürlükten kaldırıldı.

Furkan Vakfı eski başkanı olarak Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye atılan iftiralar ve yaşan süreç hakkında neler söylemek istersiniz?

Bizler Furkan Vakfı’nın da Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin de bu topluma ne kadar büyük hizmetlerde bulunduğunu biliyoruz ve insanlara bunu anlatıyoruz. Bugüne kadar yapmış olduğumuz onlarca hayırlı hizmet var. Hocaefendi’nin insanları hayra teşvik ettiği onlarca konuşma var. İhtiyaç sahibi ailelere yardım edilme hususu olsun, öğrencilere burs verilmesi hususu olsun, Suriye’den Türkiye’ye gelen mülteci ailelerle Hocaefendi’nin mimarı olduğu Kardeş Aile Projesi olsun.. Onun teşviki ile binlerce aileye iş imkânı sağlandı. Onlara ev, bark edinme hususunda yardımcı olundu. Onların ihtiyaçları karşılandı. Türkiye’de bulunan ihtiyaç sahiplerine de yine aynı şekilde yardımlar yapıldı. Sahih İslam anlayışı bu topluma anlatılmaya çalışıldı. Gençlere, bayanlara, erkeklere dönük İslami sohbetler yapıldı. Bu vakfın içerisine gelip, gönüllü olarak sohbetlere katılan birçok insanın da konuşmalarına şahidiz ki, “Bizler daha öncesinde bozuk alaka sahip insanlardık. Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi dinledik ve o ahlakımızı düzelttik. Kötü alışkanlıklarımız vardı bıraktık” diyorlar. “Daha öncesinde sokaklarda lastik yakardık, polise taş atardık hocamızı dinledik, vakfın faaliyetlerine katılmaya başladık. Artık elimizde sopalar, molotoflar, taşlar değil kitaplar var” diyorlar. Şimdi hocamızın içeriye atılması ya da vakfın faaliyetlerinin bu şekilde durdurulmasındaki amaç acaba ne olabilir? Hiçbir zaman hocamızın da vakfımızın da taşkınlığa ya da bir yerleri vurup kırmaya dönük bir eylemi ya da konuşması yoktur. Hiç kimse ile çatışmış değiliz. Bir insanı dahi yaralamış değiliz. Ya da ölüm vakası ile sonuçlanmış bir olayın içerisine de hiç girmiş değiliz. “Silahlı terör örgütü” deniliyor. Bu 44 kişinin evine gidildi. Birinin evinde silah değil, mermi dahi bulunmadı. Nasıl olur da hocamız ya da diğer insanlar terör örgütü ile suçlanır? Devletin resmi kurumları tarafından verilen belgelerde “Furkan Vakfı’nın, Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ve dosyada adı geçen diğer şahısların terör örgütü ile bağlantısı yoktur” ifadesi yer alıyor. Buna rağmen şu süreçte yapılan yargılamalar terör örgütü propagandasıdır. Soruyorum size hiçbir terör örgütü ile bağlantısı olmayan bir insan neden terör örgütünün propagandasının yapar? Bu akla, mantığa uygun geliyor mu? Bu insanların terör örgütü ile bağlantısı yok. Kim terör örgütünün propagandasını yapar? Bu örgütün mensubu olan, örgütün içerisinde olan insanlar yapar. Ama bizzat bu resmi kurumlarca “Terör örgütü ile hiçbir bağlantısı, iltisakı, ilişiği yoktur deniliyor” ama bu insan, af buyurun, manyak mıdır ki bu terör örgütlerinin propagandasını yapsın? Komik bir hal yani. Bunu halkımızın vicdanına takdirine sunuyoruz. İnşallah bizler bu sürecin adaletli bir şekilde sonuçlanacağına inanıyoruz. Hocamız inşallah 8 Kasım’da duruşmaya çıktığında, o belgeler ortaya konulduğunda yargının adaletle hükmetmesini bekliyoruz. 8 Kasım’da hocamıza adalet bekliyoruz ve beraat istiyoruz. İnşallah bununla sonuçlanacağına da inanıyoruz.



0 Yorum

Yorum Yaz