İşgalci İsrail Zindanından Kurtulan Filistinli: 'Yerin Altındaki Cehennem'

İşgalci İsrail hapishanelerinden serbest bırakılan M.N., Ofer ve yeraltı Rakefet Hapishanesi'ndeki sistematik zulmü anlattı. Tanık, gözleri bağlı, kelepçeli, 100 gün boyunca çömelmeye zorlandıklarını, vahşi köpekli saldırılara maruz kaldıklarını ve tuvalet dahil en temel haklarının bile işkenceye dönüştüğünü belirtti. Mahkumlar, kasıtlı tıbbi ihmal ve biber gazıyla cezalandırılıyor.

Eklenme Tarihi: 25 Eki 2025
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 25 Eki 2025
İşgalci İsrail Zindanından Kurtulan Filistinli: 'Yerin Altındaki Cehennem'

İşgalci İsrail hapishanelerinden ateşkes anlaşması kapsamında serbest bırakılan M.N. adlı Filistinli tutuklu, Asra Media tarafından belgelenen ifadesinde, Gazze Şeridi'nden kaçırılan Filistinlilere uygulanan sistematik aşağılama, işkence ve vahşi uygulamaların boyutunu gözler önüne serdi. M.N., yaşadığı süreci "Hayvanlara bile yakışmaz" koşullar olarak tanımladı.

M.N.'nin zorlu yolculuğu, sözde "güvenli koridor" Netzarim Geçidi'ndeki "tuzak" ile başladı, Ofer Cezaevi'ndeki acımasız sorgulama merkezlerinden geçti ve sonunda işgal altındaki Ramallah kentindeki kötü şöhretli yeraltı Rakefet Hapishanesi'nde son buldu.

Ofer Cezaevi: 100 Gün Çömelme ve Tıbbi İhmal

M.N., ilk gözaltı sürecini onur kırıcı ve insanlık dışı olarak tanımlarken, askerlerin kaçırılan gençleri gözleri bağlı, elleri kelepçeli ve ayakları prangalı bir şekilde diz çökmeye zorladığını aktardı.

Ofer Cezaevi'ndeki Gazze mahkumlarına uygulanan "acımasız bir gaddarlıkla" muamele, günde üç kez sürekli küfür ve dayak sesleriyle kendini gösteriyordu. Tanık, 100 gün boyunca çömelmiş bir yerde, gözleri bağlı ve uykudan mahrum bırakıldığını anlattı.

  • İşkence Yatakhaneleri: Normalde iki-üç kişilik odalara sekiz mahkum sıkıştırılıyordu. Oda başına düşen alan tuvalet dahil en fazla üç metre kareydi.

  • Prangalı Yaşam: Mahkumlar, sabah 4’ten gece yarısından sonraya kadar bacaklarından birbirine prangalanmış halde tutuluyor, sadece dört saat uyuyabiliyordu.

  • Tıbbi İhmal: Kanama ve yaralanmalara maruz kalan mahkumlara tıbbi yardım sağlanmıyordu. İhmal nedeniyle mahkumlar arasında cilt enfeksiyonları ve uyuz yaygındı.

Yeraltı Rakefet Hapishanesi: Kasıtlı Acı ve Biber Gazı Cezası

M.N., Ofer’i "çok daha kötüsüne zemin hazırlayan cehennemin bir istasyonu" olarak nitelendirdi. 10 Eylül 2024'te, yeraltındaki Rakefet Hapishanesi’ne nakledilen 70'ten fazla mahkumun, ağır dayak ve asılma da dahil olmak üzere vahşi koşullara maruz kaldığı belirtildi.

Rakefet'te, mahkumlar için dinlenme hakkı bile işkenceye dönüştürülmüştü. Normalde iki kişiye zor yeten odalara dört mahkum sıkıştırılıyor, mahkumlar yatakları kaldırıldıktan sonra "kasıtlı olarak acı verecek şekilde tasarlanmış" sert zemine oturmaya zorlanıyordu.

  • Dini İşkence: Mahkumların toplu veya tek başına namaz kılmaları, Kur'an okumaları veya sessizce dua etmeleri bile yasaklanmıştı.

  • Kimyasal Ceza: Gardiyanlar, solunum yolu hastalıkları olanları hiçe sayarak, odaların içine sık sık biber gazı sıkıyorlardı.

M.N.'nin bu tanıklığı, İşgalci İsrail cezaevlerindeki uygulamaların uluslararası toplumun acilen müdahalesini gerektiren bir insanlık suçunu ortaya koyuyor.