Barrack, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bir federasyon değil ama onun biraz altında, herkesin kendi bütünlüğünü, kendi kültürünü, kendi dilini korumasına izin veren ve İslamcılık tehdidi olmayan bir yapı düşünülmeli” dedi.
Geçmişte Barrack, Suriye’nin güçlü bir merkezî devlet olarak kalması gerektiğini vurgulamış ve özellikle azınlıkların adem-i merkeziyetçilik taleplerine karşı çıkmıştı. Ancak son dönemde, Süveyda’daki Dürziler ve Arap aşiretler arasındaki çatışmalar ile HTŞ ve İsrail’in bölgeye müdahaleleri, Suriye’nin idari yapısına dair yaklaşımının değişmesine zemin hazırladı.
Ülkenin batısındaki Alevi bölgeleri de HTŞ ve selefi cihatçı gruplar tarafından hedef alınmaya devam ediyor. Büyük kısmını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ise sıklıkla adem-i merkeziyetçilik vurgusu yapıyor. Bu durum, Şam yönetimi ile SDG arasında entegrasyon takviminin aksamasına yol açıyor.
Barrack, önceki açıklamalarında İsrail’in güçlü ulus devletleri tehdit olarak gördüğünü belirterek, “Güçlü ulus devletler bir tehdittir. Özellikle Arap devletleri, İsrail için bir tehdit olarak görülür” değerlendirmesinde bulunmuştu. Bu açıklama, İsrail’in Suriye’nin güçlü bir merkezi devlet tarafından kontrol edilmesini istemeyebileceğine dair yorumlarla birlikte değerlendiriliyor.