• Anasayfa
  • ANALİZ Haberleri
  • Alparslan Kuytul Hoca, HDP İzmir İl Başkanlığı'na yapılan saldırı hakkında: “Siyasi cinayetler dönemi başlıyor!”

Alparslan Kuytul Hoca, HDP İzmir İl Başkanlığı'na yapılan saldırı hakkında: “Siyasi cinayetler dönemi başlıyor!”

Alparslan Hoca, HDP İzmir İl Başkanlığı'na yapılan saldırıyı değerlendirdi. Bu saldırının siyasi cinayetler dönemine geçişin ilki olduğunu söyleyen Alparslan Hoca: “Bu olay bence bir dönemin başlangıcıdır. Türkiye yeni bir döneme giriyor. Siyasi cinayetler dönemi başlıyor. 90’lı yıllarda faili meçhuller vardı. Bir cinayet faili meçhul olarak kalıyorsa yapan derin devlettir.” İfadelerini kullandı.

Alparslan Kuytul Hoca, HDP İzmir İl Başkanlığı'na yapılan saldırı hakkında: “Siyasi cinayetler dönemi başlıyor!”
20 Haz 2021 10:30:59

Furkan Vakfı Kurucu Başkanı Alparslan Kuytul Hoca, İzmir’in Konak ilçesinde bulunan HDP İzmir İl Başkanlığı binasına sabah saatlerinde saldırıyı ve o sırada parti binasında bulunan bir kadının öldürülmesi hakkında şu cümleleri kaydetti:

Yapılan Saldırıyı Kınıyorum’

“Öncelikle bu saldırıyı kınıyor ve lanetliyorum. Bu insanlık değil, bu hayvanlık bile değil. Hayvan bile bunu yapmaz. Türkiye yeni bir döneme giriyor. Siyasi cinayetler dönemi başlıyor. Bu, bunu gösteriyor. İnsan olan böyle bir şey yapmaz. Kapısında polis bekliyor. Polis bu saldırıya nasıl müsaade etti?

Birincisi; O adam o kadar polisin içinde nasıl içeri girdi? Bütün HDP il-ilçe binalarının önünde tank gibi TOMA’lar, akrepler, uzun namlulu silahlı polisler bekliyor. İkincisi; o nasıl bir insan ki kimseyi göremeyince bir kadına sıkıyor? Kızcağızın annesi oranın çaycısı yaşlı bir kadın… Hastaymış, o gün gelemeyince çay yapsın diye kızını göndermiş, hepsi bu. Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Çaycı bir kızı mı öldürdün yani?   

‘Bu Olay Yeni Bir Dönemin Başlangıcıdır’

Bu olay bence bir dönemin başlangıcıdır. 90’lı yıllarda faili meçhuller vardı. Bir cinayet faili meçhul olarak kalıyorsa yapan derin devlettir. Kesinlikle. Normal bir vatandaş birini öldürdüğü zaman kesinlikle onu bulurlar. Bulmuyorlarsa bulmak istemiyorlar çünkü ucu devlete dayanıyor demektir. Devletin yapmadığı bütün cinayetler bulunur. Her taraf mobese, her taraf kamera, herkeste kamera var, bütün dükkânlarda kamera var.  Bulunmaması mümkün değil. Son derece gelişmiş teknolojiler var. Bulmamaları mümkün değil. Eğer bulunmuyorsa yapan derin devlettir. O işin içerisinde şu anda devletin içinde görevli olan ya da emekli olanlar vardır ve o bir devlet projesidir. Faili meçhuller 90’lı yıllarda çoktu.  

‘Faili Meçhul Değil Ancak Azmettiricisi Meçhul’

Bu hükümet, ‘Bizim dönemimizde faili meçhuller yok’ diye övünüyor. Sizin döneminizde faili meçhul cinayet yok da faili meçhul kaçırmalar var. Siyah camlı minibüslerle kaçırılan, işkence edilen insanlar var. Şimdi de faili meçhul değil faili malum cinayetler işlenmeye başlanıyor. Azmettiricisi meçhul.

Yeni bir dönem başlıyor. Faili kasten kaçmadı. Kızı orada öldürdü ve kasten kaçmadı. Faili meçhul olmasın diye. Kaçmadı ve ona göstermelik bir ceza verirler. Tutuklarlar, hapse girdiğini biliriz ama Allah bilir; acaba hapiste mi yoksa 10 gün sonra bırakıldı mı? Onu ancak Allah bilir, bir de derinler bilir. Derin devletle irtibat halinde olanlar, derin devlet namına cinayeti işler ve kendisine garanti verilmiştir. Kısa bir süre sonra çıkartılacaktır ya da bir şekilde kaçırtılacak, yurtdışında büyük paralarla rahat rahat yaşayacaktır. Faili meçhul olmasın. ‘İşte fail orda, yakalanmış, gereken orada yapılacak’ denilsin. Herkes sakinleşsin ve ‘Yine mi faili meçhuller başlıyor?’ denilmesin diye fail kaçmadı. Faili meçhul değil ancak azmettiricisi meçhul.  

‘Derin Devletin Yaptığı Anlaşılmasın Diye Failler Kaçmayacak’

Öyle tahmin ediyorum ki bunun gerisi gelir. Anlaşılan o ki failler kaçmayacaklar, kasten yakalanacaklar. Ya teslim olacaklar ya da kaçıyor gibi yapıp, yakalanmış gibi numara yapacaklar, kaçmayacaklar. Azmettiriciler üzerine gidilmesin, konu kapansın diye. Herhangi bir adam, sağlık çalışanıymış, istifa etmiş serserinin biri gibi düşünülsün. Kendi başına bir iş yapmış gibi.

Kaçarsa, bulunmazsa herkes anlıyor ki yapan derin devlettir çünkü onun yaptığı bulunamaz. Bulunur da kasten bulunmaz. O yüzden ‘Derin devlet yaptı’ denilmesin diye fail kaçmıyor. ‘İşte bu adam yaptı. Bu da serserinin biri’ denilsin diye ‘Kaçma!’ talimatını vermişler. ‘Kaçmayacaksın, yakalanacaksın ve böylece sen yapmış olacaksın.’ Ferdi bir şey gibi, birinin yanlış bir işi gibi…

Siyasi cinayetler asla bir kişinin kendi vereceği kararla işlenmez. Tetikçinin kim olduğunun ehemmiyeti yoktur. Azmettirenler önemlidir ve azmettirenlerin de derin devlet olduğu meydandadır. Cübbeli’nin bu çok sevdiği derin devlet var ya, işte onlar yapıyor bunları. Şu “Allah zeval vermesin” dediği derin devlet var ya, işte onlar yapıyor bu cinayetleri.  

‘Çatışmaların Başlamasına Karar Verilmiş’

Bu saldırı bir başlangıç olabilir. Bu işin devamının gelme ihtimali yüksektir. Derin devlet ve devletin içinde onunla beraber olanlar artık bu yola başvuracaklarını ve çatışma başlatacaklarını göstermektedir. Herhalde bu da seçim kazanmanın yeni stratejisi olsa gerek. Nasıl ki 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP %41-42 civarında oy almıştı ve tek başına iktidar olamadı; orada çözüm sürecini bitirdi, savaşı başlattı. O savaş ortamında herkes yine hükümeti destekledi. %49,5 oy aldı ve yine tek başına iktidar oldu. Şimdi oylarının çok düştüğü ortada! Anketler MHP ile AKP’nin toplamı %30’larda diyorlar. Çok düştüğü ortada... Onun için tekrar bir iç savaş, bir çatışma başlatılacak gibi görünüyor. Birtakım güçler bunun kararını vermiş, bu onu gösteriyor.

‘Alaaddin Çakıcı Neden Kıbrıs’a Gidiyor?’

Bakın, Alaaddin Çakıcı’nın da Kıbrıs’a gideceği konuşuluyor. Birtakım güçler onun Kıbrıs’a gitmesinin kararını vermiş. Büyükler, devlet, kendine devlet diyenler bu kararı vermişler. ‘Çakıcı’yı Kıbrıs’a gönderelim, çok göz önde olmasın.’ Acaba ondan dolayı mı Kıbrıs’a gönderiliyor yoksa yeni bir çatışma dönemi başlatılacak o yüzden Türkiye dışında bir yerde olması mı gerekiyor? Bu tür adamların ülke içinde kalmasının da bir manası var, ülke dışına çıkartılmasının da bir manası var. Çakıcı’nın Kıbrıs’a gönderilmesinin konuşulduğu gün HDP il binası basılıyor, bir genç kız öldürülüyor. Bu, cinayetlerin devamının geleceğine işaret ediyor.

‘Sedat Peker de HDP’lileri Uyardı’

Sedat Peker de benzeri şeyler söylemiş, öyle tahminlerde bulunmuş. Ben siyasi analizler yapıyorum, herhalde o bir yerlerden bilgiler alıyor. Yukarılarda bir yerlerde adamları var. Herhalde bir yerlerden bilgiler alıyor ve onun da böyle bir görüşü var. Hatta HDP’lilere “Sokağa çıkmayın” diyor. Normalde onları sevmez ama diyor ki: “Lütfen kardeşlerim, tuzağa düşmeyin, sokağa çıkmayın. Bu derinler bunu yapıyorlar, aranızdaki kendi adamları vasıtasıyla çatışmalar meydana getirecekler. Aranıza soktukları kendi adamları, devletin adamlarının -her cemaatte, her örgütte, her partide var- içinden bazılarına silahlı eylem yaptıracaklar, çatışmalar meydana getirecekler. Bir ondan, bir ondan! 12 Eylül darbesi öncesi sağ sol hadiseleri gibi bir o taraftan bir o taraftan aynı silahla vuracaklar. Aynı silahla hem sağcıyı hem solcuyu vuruyor, çatışmayı başlatıyor. Bu tuzağa düşmeyelim” diyor. Eğer bu bir bilgiye dayanıyorsa tabii daha da kıymetli. Ama benim de gördüğüm o. Bir bilgim yok fakat gördüğüm o.  

‘Devranın Değişmesinden Korkuyorlar’

Bu bir başlangıç gibi geliyor bana. Bunun devamı gelecek gibi geliyor. Çünkü devranın değişmesinden korkuyorlar. Devranın değişmesi durumunda bütün pislikleri ortaya dökülecek. Devran değiştiği zaman bütün yaptıkları ortaya saçılacak. Devranı devam ettirebilmek savaşla olur, silahla olur. Bunu yapacaklar. Dikkat edilmeli ve bu konu gündemde tutulmalıdır. Herkes bunun derin devletin işi olduğunu herkes konuşursa belki proje rafa kaldırılabilir. Aksi halde proje gerçekleşir.   

 



0 Yorum

Yorum Yaz