Batılı beş ülke Salı günü, iki aşırı sağcı işgalci İsrailli bakana yaptırım uygulayacaklarını duyurdu. Bu, işgalci İsrail liderliğine yönelik dikkat çekici bir eleştiri ve Batı'nın Batı Şeria'daki Siyonist şiddeti ve Gazze'deki savaşın yürütülmesi konusunda işgalci İsrail üzerindeki baskısının önemli ölçüde artması anlamına geliyor.
Avustralya, İngiltere, Kanada, Yeni Zelanda ve Norveç'in ortaklaşa uyguladığı yaptırımlar, işgalci İsrail Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in seyahat özgürlüğünü kısıtlıyor ve mali varlıklarının dondurulmasını öngörüyor.
45 yaşındaki Bay Smotrich ve 49 yaşındaki Bay Ben-Gvir, katil Netanyahu'nun kabinesinin en katı üyeleridir. Her ikisi de, İngiliz dışişleri bakanı David Lammy'nin daha önce "ucube" olarak kınadığı açıklamalarda Filistinlilerin Gazze'den toptan sınır dışı edilmesini talep etti.
İngiltere, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Norveç, işgalci İsrail hükümetinin iki önde gelen aşırı sağcı ismi olan Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’e yönelik yaptırımlar uygulayacaklarını açıkladı.
Salı günü yapılan ortak açıklamada, söz konusu yaptırımlar kapsamında Ben-Gvir ve Smotrich’in seyahat özgürlüğünün kısıtlandığı ve bu iki ismin yurt dışındaki mal varlıklarının dondurulacağı bildirildi. Yaptırım Kararı, işgalci İsrail'in Gazze'deki saldırıları ve Batı Şeria'daki Siyonist şiddeti nedeniyle uluslararası toplumda artan rahatsızlığın bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Her iki isim de, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun koalisyon hükümetinde en radikal görüşlere sahip bakanlar arasında yer alıyor. Hem Ben-Gvir hem de Smotrich, geçmişte Filistinlilere yönelik aşırı söylemleri ve Gazze’den “toplu sınır dışı” çağrılarıyla gündeme gelmişti. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy daha önce yaptığı açıklamada, bu tür çağrıların "insanlık dışı ve kabul edilemez" olduğunu belirtmiş ve bakanların açıklamalarını “ucube” olarak nitelendirmişti.
Bu yaptırımlar, işgalci İsrail hükümetine karşı son dönemde Batı ülkeleri tarafından uygulanan en doğrudan siyasi baskılardan biri olarak görülüyor. Analistler, bu kararın işgalci İsrail’e yönelik uluslararası izolasyonun derinleştiğinin bir işareti olduğunu belirtiyor.