İşgalci İsrail askerlerinde travma oranı dikkat çekici biçimde artıyor. Tel Aviv Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, Gazze’ye yönelik savaşta görev yapan İsrail askerleri arasında travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtilerinin tehlikeli boyutlara ulaştığını tespit etti. Araştırma sonuçları, üniversitenin yıllık konferansında, Ulusal Travma ve Dayanıklılık Merkezi Başkanı Prof. Yair Bar-Haim tarafından kamuoyuna açıklandı.
Prof. Bar-Haim, terhis edilen askerlerin yaklaşık %12’sinin ciddi TSSB belirtileri gösterdiğini belirterek savaşın psikolojik etkilerinin derinleştiğini ve ülkenin bir “ruh sağlığı acil durumu” ile karşı karşıya olduğunu ifade etti. Bar-Haim, “Karar vericiler, bu kitlesel travma karşısında kalıcı çözümler geliştirmek zorunda,” diyerek, travma tedavisine özel kliniklerin kurulması ve terapist yetiştirme süreçlerinin hızlandırılması gerektiğini vurguladı.
Rezerv Kuvvetlerde Katılım Düşüyor
Araştırmaya göre savaşın ilk döneminde %100’ün üzerinde olan rezerv asker katılımı bugün %75’e geriledi. Bu düşüşün; uzun süreli savaşın yol açtığı mesleki, ekonomik ve sosyal sorunlar ile hizmet yükündeki adaletsizliklere bağlı motivasyon kaybından kaynaklandığı belirtildi.
Travma Sürekli Derinleşiyor
Verilere göre askerlik süresi uzadıkça TSSB oranları artıyor. Askerlik başlangıcında %0.5’in altında olan travma oranı, 15 aylık hizmetin sonunda %2.6’ya, zorunlu hizmetin sonlarına doğru ise %4.4’e yükseldi. Terhis sonrası altı ay içinde bu oran %8’e, ardından %12’ye ulaştı. Bar-Haim, savaşın psikolojik yükünü şu sözlerle özetledi: “Beklendiği gibi, savaş askerler üzerinde ağır travmatik etkiler bıraktı.”
TSSB belirtileri taşıyan rezerv askerlerin görev yapamayacak durumda olduğunu kaydeden Bar-Haim, bu kişilerin ek askeri sorumluluklardan muaf tutulması gerektiğini söyledi.
Gazze’de Saldırılar Devam Ediyor
Öte yandan işgalci İsrail'in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye yönelik sürdürdüğü saldırılar sonucunda 170 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybettiği ya da yaralandığı, kurbanların büyük kısmının kadın ve çocuklardan oluştuğu bildiriliyor. 14 binden fazla kişinin ise hâlâ kayıp olduğu belirtiliyor.