“Deadly Algorithms: Destructive Role of Artificial Intelligence in Gaza War” başlıklı rapor, savaş teknolojilerinin geldiği noktayı ve bu teknolojilerin siviller üzerinde oluşturduğu yıkıcı etkiyi gözler önüne seriyor.
Rapora göre, İşgal ordusu Gazze’ye yönelik saldırılarında insan kararlarının yerini giderek daha fazla algoritmalar alıyor. Yapay zeka sistemleri, hedef belirlemeden saldırı onayına kadar birçok kritik süreci otomatikleştiriyor ve bu durum, uluslararası hukuku ve insan haklarını ciddi şekilde zorluyor.
7 EKİM SONRASI YENİ DÖNEM: LAVENDER VE HABSORA SİSTEMİ
Raporda öne çıkan en dikkat çekici bulgu, siyonist İsrail ordusunun 7 Ekim 2023’ten sonra yapay zekaya dayalı sistemleri çok daha yoğun şekilde kullanmaya başlaması. “Lavender” ve “Habsora” adlı sistemler, özellikle hedef tespiti ve saldırı planlamasında aktif olarak görev alıyor.
Lavender sistemi, sadece 20 saniye içinde bir kişiyi hedef olarak belirleyip saldırı izni verebiliyor. Ancak bu sistemin, sivilleri yanlış şekilde savaşçı olarak etiketlediği ve pek çok saldırının insan müdahalesi olmadan gerçekleştirildiği ifade ediliyor. Raporda, bu tür otomasyonun sivillerin yaşamını hiçe sayan bir savaş anlayışını beslediği vurgulanıyor.
NUSEYRAT SALDIRISI VE SİVİL KAYIPLAR
SETA raporu, 7 Temmuz 2024’te katil İsrail’in Gazze’nin Nuseyrat bölgesindeki bir Birleşmiş Milletler okuluna düzenlediği saldırıya da dikkat çekiyor. Bu saldırıda 23 kişi hayatını kaybederken, 80’den fazla kişi yaralandı. İşgalci İsrail, yalnızca sekiz kişinin Hamas üyesi olduğunu iddia etti. Ancak sistemin “önemsiz” hedefleri dahi bombaladığı, sivillerin ölümünün baştan kabul edildiği ve saldırı planlamasında bu kayıpların “makul” görüldüğü öne sürülüyor.
Raporda, siyonist İsrail askerlerinin düşük düzeydeki hedefler için “çöp” ifadesini kullandığı bilgisine yer verilirken, bu tutumun savaş hukukuna aykırı olduğu belirtildi.
“WHERE’S DADDY?”: EVE DÖNÜŞ ANINI TAKİP EDEN YAZILIM
İşgalci İsrail’in kullandığı yapay zeka sistemlerinden biri olan “Where’s Daddy?” isimli yazılım da raporda detaylandırılıyor. Bu sistemin, hedef alınan kişilerin evlerine döndüğü anı tespit ederek saldırı düzenlemek için kullanıldığı ve sivil kayıpların bu yöntemle arttığı ifade ediliyor.
Rapora göre, bazı algoritmalar maksimum 20 sivil kaybı "kabul edilebilir" eşik olarak tanımlıyor. Bu durum, savaş etiği ve uluslararası hukuk açısından büyük bir soruna işaret ediyor.
DİJİTAL GÖZETİM DEVLETİ: BLUE WOLF, RED WOLF, WOLF PACK
Rapor, İsrail’in yalnızca saldırı değil, gözetim alanında da yapay zekaya büyük ölçüde başvurduğunu ortaya koyuyor. Blue Wolf, Red Wolf ve Wolf Pack isimli sistemlerle Filistinlilerin yüz tanıma verilerinin sistematik biçimde toplandığı, şehirlerin dijital gözetim altında tutulduğu belirtiliyor.
Özellikle Batı Şeria’nın Hebron kentinde gözaltına alınan kişilerin kameralar önünde yüzlerinin tanıtıldığı, askerlerin mobil uygulamalar üzerinden bu süreçlerde puanlandığı aktarılıyor. Bu sistemlerin, mahremiyet ihlalleri ve toplumsal baskı aracı olarak kullanıldığına dikkat çekiliyor.
YAPAY ZEKA, SAVAŞIN YÜZÜNÜ DEĞİŞTİRİYOR
SETA’nın analizinde en çok vurgulanan noktalardan biri de karar alma süreçlerinin askerlerden algoritmalara geçmesiyle birlikte hesap verilebilirliğin ortadan kalkması. Bir saldırı emrini kimin verdiği –yazılım mühendisi mi, komutan mı, yoksa yapay zeka mı– artık belirlenemiyor. Bu da sorumluluk zincirinin kopmasına ve hukuk mekanizmalarının işlemez hale gelmesine yol açıyor.
ULUSLARARASI HUKUK YETERSİZ KALIYOR
Mevcut uluslararası hukuk sistemlerinin bu tür gelişmiş teknolojilere karşı yeterli olmadığını ortaya koyan SETA raporu, yapay zeka tabanlı silahların ve otonom saldırı sistemlerinin ciddi biçimde denetlenmesi gerektiğini vurguluyor. Raporda, tam otonom silahların yasaklanması ve savaşta nihai kararın mutlaka insanlar tarafından verilmesi gerektiği çağrısında bulunuluyor.
“SAVAŞLARI MAKİNELER YÖNETMEMELİ”
SETA’nın raporunda yer alan en güçlü uyarılardan biri şu şekilde özetleniyor: “Gazze, savaş teknolojilerinin test sahasına dönüşmüş durumda. Ancak bu testlerin bedelini siviller ödüyor. Eğer uluslararası toplum sessiz kalmaya devam ederse, gelecekte savaşları insanlar değil, makineler yönetecek.”