İşgalci İsrail, tarihinin en büyük güvenlik ve toplumsal krizlerinden birini yaşarken, ülkeden ayrılmak isteyen İsraillilerin sayısı da gözle görülür biçimde artıyor. Haaretz gazetesinin sahadan aktardığına göre, ülkenin kuzey ve güney limanlarında sabah saatlerinden itibaren sıra dışı bir hareketlilik yaşanıyor. Ellerinde valizleriyle teknelere yönelen yüzlerce kişi, tek yönlü deniz yolculukları için 2.500 ile 6.000 şekel arasında değişen ücretleri ödemeye razı.
Bu sahneler, yalnızca bir göç değil; aynı zamanda tarihsel bir kırılma anı olarak yorumlanıyor. Zira sosyal medyada bu görüntüler, 1948’de Filistin topraklarının işgaliyle başlatılan Siyonist göçün tam tersine döndüğü yönündeki mesajlarla paylaşılıyor:
Geldikleri gibi gidiyorlar
Yasak Kararına Rağmen Göç Devam Ediyor
İşgalci İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev, geçtiğimiz günlerde aldığı bir kararla, “ülke vatandaşlarının yurt dışına çıkmasını sınırlayan” bir düzenleme yürürlüğe koydu. Ancak bu yasağa rağmen birçok İsrailli, özellikle Avrupalı limanlara açılan özel tekneler ve ticari gemilerle ülkeyi terk etmeye devam ediyor. Söz konusu yasak sadece İsrail vatandaşlarını kapsarken, yabancı uyruklular ve turistler için geçerli değil.
Sosyal medyada bu gelişme geniş yankı bulurken, yorumcular Regev’in kararını “çıkışları önlemeye yönelik son derece çaresiz bir hamle” olarak niteledi.
Arap Dünyasından Sert Tepkiler: “Bu Topraklar Zaten Onların Değil”
Filistinli ve Arap sosyal medya kullanıcıları, yaşanan göçü bir işgalcinin aidiyetsizlik krizi olarak değerlendirdi. “Bu topraklar hiçbir zaman onların değildi” diyen birçok kullanıcı, İsraillilerin kaçışını bir işgal projesinin çöküş anı olarak yorumladı:
“Filistinliler evlerinden edildi ama hâlâ buradalar. Bu insanlar ise en küçük tehditte kaçıyor. Çünkü bu topraklar onlara ait değil.”
Bu yorumlar, İsrail toplumunda Filistin topraklarına yönelik tarihsel meşruiyet krizinin yeniden alevlendiğini gösteriyor.
Siyonist Projenin Çöküşü mü?
Bazı yorumcular ve akademisyenler ise bu gelişmeyi yalnızca güvenlik kaygılarıyla değil, daha geniş çaplı bir sosyolojik kopuşla açıklıyor. İsraillilerin önemli bir kesiminin “geleceğini artık bu topraklarda görmediği” yönündeki analizler öne çıkıyor.
“1948’de geldikleri gibi, şimdi tersine göçle ayrılıyorlar. Siyonist rüya bir kâbusa dönüşüyor.”
ifadeleriyle, özellikle Z nesli İsraillilerin ideolojik bağı zayıflamış, pragmatik kaygıları öne çıkmış bir profil sergilediğine dikkat çekiliyor.
Analiz: Tersine Göç, İsrail Toplumundaki Krizi Derinleştiriyor
İsrailli yetkililer her ne kadar kamuoyunu “güvende oldukları” yönünde ikna etmeye çalışsa da, sahadaki görüntüler bu söylemi boşa çıkarıyor. Limanlardaki kalabalıklar, sadece geçici bir kaçış değil; kalıcı bir terk edişin işaretleri olabilir.
Savaşın gölgesinde yaşayan halk, artık yalnızca roketlerden değil, ülkenin geleceksizliğinden de korkuyor. Tersine göç söylemi, Siyonist projenin yüzleşmekten kaçtığı en derin travmayla karşı karşıya: Toprağın, hafızanın ve meşruiyetin aidiyetine dair inanç kaybı.
