JİTEM Davası Zaman Aşımından Düştü

Ankara'da görülen duruşmada, JİTEM Ana Davası ve gazeteci-yazar Musa Anter ile Ayten Öztürk’ün öldürülmesine ilişkin davalar, 30 yıllık zaman aşımı süresi gerekçesiyle düşürüldü.

Eklenme Tarihi: 27 Oca 2025
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 27 Oca 2025
JİTEM  Davası Zaman Aşımından Düştü

1990’lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetlerle gündeme gelen ve kamuoyunda "JİTEM Ana Davası" olarak bilinen dava, Ankara’da görülen son duruşmada zaman aşımı gerekçesiyle düşürüldü. Mahkeme, olayların üzerinden 30 yıl geçtiğini belirterek yargılamayı sonlandırdı.

Davanın Arka Planı

JİTEM Ana Davası, 1999 yılında hazırlanan 11 sanıklı iddianame ile başladı. Bu dava, 2005 yılında 5 sanıklı başka bir iddianameyle birleştirildi. 2010 yılından itibaren "JİTEM Ana Davası" olarak anılmaya başlandı.

Dava, yazar ve gazeteci Musa Anter’in 1992 yılında Diyarbakır’da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin soruşturmayla genişletildi. 2013 yılında bu dosya da davaya dahil edildi.

2019 yılında ise Ayten Öztürk’ün öldürülmesine yönelik iddialar davaya eklendi. Öztürk, DHKP-C örgütü yöneticisi olmak suçlamasıyla yargılanırken, yasa dışı şekilde alıkonulduğu ve işkence gördüğü iddiaları gündeme gelmişti. Bu kapsamda açılan dosya da JİTEM Ana Davası ile birleştirildi.

Zaman Aşımı Kararı

Ankara’daki mahkeme, bugün görülen duruşmada, davada zaman aşımı süresinin dolduğunu belirtti. Türk Ceza Kanunu’na göre, bazı ağır suçlarda bile 30 yıl geçtikten sonra yargılama yapılamıyor. Mahkeme, olayların üzerinden 30 yıl geçtiğini ve bu süre içinde yeni bir hukuki durum oluşmadığını gerekçe göstererek dosyayı kapattı.

Tepkiler ve Tartışmalar

Zaman aşımı kararı, mağdur yakınları ve insan hakları savunucuları tarafından eleştirildi. Özellikle Musa Anter’in ailesi, adalet arayışlarının sonlanmadığını ve hukuki mücadelenin devam edeceğini belirtti. Ayten Öztürk’ün avukatları ise sürecin uluslararası yargı organlarına taşınabileceğini ifade etti.

İnsan hakları örgütleri, zaman aşımı kararlarının devlet eliyle işlenen insan hakları ihlallerinde hesap sorulmasını zorlaştırdığını savunuyor. Örgütler, benzer davaların zaman aşımı süresi dolmadan sonuçlandırılması gerektiğini vurguluyor.