Hz. Hüseyin (R.A.) Kimdir? Kısaca Hayatı ve Soyu
Resulullah’ın (sav) torunu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın ikinci çocukları olan Hz. Hüseyin 626 yılında Şaban ayının 5. günü Medine-i Münevvere’de doğmuştur. Ümmü’l-Fadl ona sütünü emzirmiştir. Hz. Hüseyin’in Künyesi Ebû Abdullah’tır. Daha sonra da değineceğimiz üzere “Şehît” lakabıyla meşhur olmuştur. Doğduğu bölgede çok yaygın olmayan “Hüseyin” ismini, kulağına bizzat Efendimiz (s.a.v.) ezanla okumuştur. Efendimiz (sav), Hz. Hüseyin için doğumunun 7. Gününde akika kurbanı kestirmiş ve aynı gün sünnet ettirmiş, saçının ağırlığınca fakirlere gümüş verilmesini istemiştir.
Allah Resulü (sav) çocukluk yıllarından beri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile özel ilgilenmiş, onlara ayrı bir merhamet göstermiştir. İsteklerini yerine getirmiş, onlarla oyunlar oynamış, sırtına bindirip gezdirmiş, hatta secdede iken sırtına çıktıklarında onlar ininceye kadar beklemiştir. "Cennet gençlerinin efendisi" dediği Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hakkında her zaman hayırla konuşmuş, onlar için şunları demiştir: Allah'ım: Ben, bunları seviyorum. Sen de sev bunları" (Tirmîzî Sünen V, 661). "Hasan ve Hüseyin, benim dünyada kolladığım iki reyhanimdir" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 288) "Hasan ve Hüseyin'i seven, beni sevmiş, onlara kin tutan da bana kin tutmuştur" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 288)
Hz. Hüseyin, ağabeyi Hasan ile tâbiînden olan Ebû Abdurrahman es-Sülemî’den kıraat ilmini öğrenmiş, dedesi, annesi ve babasından, ayrıca Hz. Ömer’den ve diğer bazı sahâbîlerden sekiz hadis rivayet etmiştir.
Hz. Hüseyin (r.a.), ibadet hayatına önem vermiş, zühd ve takvâya dayalı maneviyat dolu bir hayat yaşamıştır. Müslümanlar arasında huzur ve sukûneti sağlamak, birlik ve beraberliği devam ettirmek için elinden geleni yapmıştır.
Hz. Hüseyin’in Oğullarının, Torunlarının ve Eşlerinin İsimleri Nedir?
Hz. Hüseyin’in eşlerinin isimleri: Rebâb bint-i İmriü’l-Kays, Amine bint-i Ebû Mürre, es-Selafe, Ümmü İshak bint-i Talha,
Çocuklarının İsmi: Ali Ekber, Ali Zeynelâbidîn, Cafer, Fâtıma, Sükeyne’dir.
Hz. Hüseyin’in çocuklarından Ali el-Ekber Kerbelâ’da kendisiyle birlikte şehid olmuştur. Hz. Hüseyin’in soyu Ali Zeynelâbidîn’den devam etmiştir.
Hz. Hüseyin Nasıl Şehid Edilmiştir? Kerbela Olayı Nedir?
Hz. Hüseyin (r.a.) babasının şehâdetinden sonra vasiyeti üzerine ağabeyine itaat etti. Hz. Hasan (r.a.) ile Muâviye (r.a.) arasında halifelik konusunda anlaşmaya varınca, Hz. Hüseyin (r.a.) bu durumu içine sindiremese de fitne çıkarmak isteyenlere fırsat vermemek için Muâviye döneminde herhangi bir girişimde bulunmadan Medine’ye gitti. Kendini ibadete verdi.
Hz. Muâviye, hicretin 60. yılında Recep ayının ortalarında Şam'da vefat etti. Muâviye'nin vefatından sonra Şamlılar Muâviye b. Ebi Sûfyan'ın oğlu Yezid'e bey'at ettiler. İktidarı eline geçiren Yezid koltuğu elinden kaçırmamak için çok hızlı davranıyordu. Yezid Medine valisi Velid b. Utbe b. Ebi Sufyan'a bir mektup gönderdi. Mektubunda Hz. Hüseyin’den bey’at almasını bey’at etmezse, Hz. Hüseyin’in boynunu vurmasını, başını da kendisine göndermesini istemişti.
Yezid'in iktidarı ele almasından sonra Kûfe halkı Hz. Hüseyin (r.a)'e mektuplar göndererek, onu Kûfe’ye dâvet etmişler ve Kûfe’ye geldiğinde kendisini Emirü'l-mü'minin ilan edeceklerini mektuplarda bildirmişlerdi. Hz. Hüseyin de amcasının oğlu Müslim İbni Akîl’i gözlemde bulunmak üzere Kûfe’ye gönderdi. Müslim bir mektup yazarak Kûfelilerin Hz. Hüseyin’e (r.a.) bîat edeceklerini hatta on beş yirmi bin kişinin bîatını onun adına kabul ettiğini bildirdi. Bu olumlu haberler üzerine Hz. Hüseyin (r.a.) 4 Mayıs 680 gecesi bütün aile halkıyla beraber Mekke’ye gitmek üzere yola çıktı. Fakat Yezid bu faaliyetleri öğrenince Müslim İbni Akîl’i şehid etti. Halk korkudan Hz. Hüseyin’e verdikleri biatlarını geri aldı. Hz. Hüseyin (r.a.) bu arada geçen hadiselerden haberdar olamadı.
Abdullah İbn Abbâs, Abdullah ibn Ömer, İmam Şa'bî Hz. Hüseyin’in Kûfe’ye gitmesini istemiyorlardı. Vazgeçirmek için ellerinden gelini yaptılar ancak Hz. Hüseyin Kûfe yoluna çıkmıştı. Müslim b. Akil'in şehid edildiği haberi Hz. Hüseyin’e ulaştığında artık geri dönmek mümkün değildi.
Yezid, Hz. Hüseyin'in Kûfe'ye doğru yola çıktığını haber alınca, Kûfe valiliğine Ubeydullah b. Ziyâd'ı getirmişti.
Hz. Hüseyin, Hurr b. Yezid et-Temimî'nin kumandası altındaki bin kişilik Kûfe süvârî birliği ile karşılaşmıştı. Hurr b. Yezid, Kûfe valisi Ubeydullah b. Ziyâd'ın emrine uygun olarak hareket ediyordu. Hurr, Ubeydullah'ın emri gereğince Hz. Hüseyin'i Kerbelâ'ya doğru sürükledi. Hz. Hüseyin Ömer b. Sa’d’ın gönderdiği elçiye kendisini Kûfeliler’in çağırdığını, 18.000 kişinin biat ettikten sonra biatlarını bozduğunu, dönüp gitmek istediğinde de Hür b. Yezîd’in engel olduğunu ve kendisini buraya kadar gelmek zorunda bıraktığını anlattı “İzin verin dönüp gideyim” dedi. Ömer b. Sa‘d, Hz. Hüseyin ile çarpışmak istemediği için bu cevaptan memnun kaldı ve durumu Ubeydullah b. Ziyâd’a bildirdi. Şemir b. Zülcevşen, Ubeydullah b. Ziyâd’a Hz. Hüseyin’in zor durumda olduğunu ve bunun, kendisi için bir fırsat olduğunu hatırlattı. Şu an da Hz. Hüseyin’den beyat alamazsa bir daha alamayacağını söyledi. Ubeydullah b. Ziyâd, Şemir b. Zülcevşen’in bu tahriklerine kapılarak kumandan Ömer b. Sa‘d’a, Hz. Hüseyin’in Yezîd’e biat etmesini, aksi halde kafilenin su ile irtibatını kesmesini istedi.
Yezid’e biat etmeyen Hz. Hüseyin ve ailesi ile Ömer b. Sa'd ve ordusu birbirlerine karşı hangi bir saldırıda bulunmuyor ve günler böyle geçip gidiyordu. Ubeydullah b. Ziyâd, son emrini verdi. Ömer b. Sa'd'a yazdığı son emrinde, Hz. Hüseyin’e karşı çok beklediğini artık harekete geçmesi gerektiğini yazmıştır.
Her iki taraf da anlaşmaya varamadı ve savaş hazırlığına başladı. Ertesi gün Hz. Hüseyin gerekli savaş hazırlıklarını yaptıktan sonra atına bindi ve Ömer b. Sa'd’ın ordusuna bir konuşma yaptı. Hz. Hüseyin’in bu konuşması üzerine Hür b. Yezîd yaptıklarına pişman olarak onun safına geçti.
Ömer İbni Sa'd hiçbir şey duymamış gibi davrandı ve aldığı emri yerine getirmek üzere ilk oku fırlattı. Hz. Hüseyin’in (r.a.) yirmi üç süvari, kırk piyadeden oluşan askerleri kısa sürede azaldı. Hepsi şehit oldu.
Hüseyin’i Öldüren Yezid Kimdir?
Tam adı Ebû Hâlid Yezîd b. Muâviye b. Ebî Süfyân el-Kureşî el-Ümevî olan Yezid, 26 veya 27 senesinde Dımaşk’da dünyaya gelmiştir. Bedevî hayat şartlarında büyüyen Yezid, genç yaşlarında içki ve eğlence dünyasıyla tanışmıştır. Yarış atları ve av köpekleri edinmiş, şiirle meşgul olmuştur. Babası Muâviye 670 yılında bir iç savaş olmaması gerekçesiyle İslam tarihinde görülmemiş bir şey yapmış ve oğlu Yezid’i veliaht tayin etmiştir. Halka baskıyla veliahtlığını kabul ettiren Yezid, Emevi Devletinin ikinci halifesi olmuştur. Üç buçuk yıl süren halifelik yıllarında Harre Savaşı, Mekke’nin kuşatılması ve Kerbela Olayı gibi Müslümanları derinden üzen olaylar yaşatan Yezid, Müslümanların hafızasında zulüm ve baskı sembolü olarak yer etmiştir. 64 (683) yılında Şam yakınlarında ölmüştür.
Hz. Hüseyin Kaç Yaşında Şehit Oldu?
Hz. Hüseyin (r.a.) 57 yaşında, 680 senesinde, Kûfe yakınlarındaki Kerbelâ’da vücudunda 33 mızrak yarası ve 33 kılıç darbesi ile kafası kesilerek şehît edildi.
Hz. Hüseyin’in Başı Ve Naaşı Nerede? Tarihî Rivayetler ve Gerçekler
Hz. Hüseyin’in başının nereye gömüldüğü konusunda farklı bilgiler mevcuttur. Medine’de Baki Mezarlığı’na, Necef’te babasının yanına, Kûfe dışında bir yere, Kerbelâ’da cesedinin konulduğu kabre, Dımaşk’ta bilinmeyen bir yere, Rakka’ya, hatta Kahire’ye gömüldüğüne dair rivayetler bulunmaktadır.
Bu rivayetler arasında en güçlüsü Medine’de Baki Mezarlığı’na gömüldüğü bilgisidir.
Hz. Hüseyin’in Başını Kim Kesti?
Sinan İbni Enes en-Nehâî bir darbe ile Hz. Hüseyin efendimizi yere düşürdü. Kendisi de atından yere atlayarak indi ve Hüseyin Efendimizin başını keserek şehit etti. Kerbela topraklarında Hz. Hüseyin ve akrabalarından 72 kişi şehit düştü.
Hüseyin’i Öldürenlerin Sonu Ne Oldu?
Peygamber Efendimiz'in (s.a.s.) torunu Hz. Hüseyin'i (r.a.) Kerbela'da şehit edenlerin yaşadığı son, İslam tarihindeki en dramatik olaylardan birinin sonuçlarını teşkil eder. Bu büyük trajedinin hemen ardından, Ehl-i Beyt'e bağlı olanlar ve Küfe halkının önemli bir kısmı, Hz. Hüseyin'i yalnız bırakmanın derin pişmanlığını yaşadı.
Kerbela olayından sonra intikam alma arzusuyla bir araya gelenler, gizlice örgütlenmeye başladılar. Yezîd bin Muaviye'nin ölümü (Hicrî 64) ile bu hareket daha da güçlendi. Sahabî Süleyman bin Surad liderliğinde kurulan ilk ordu, Ubeydullah bin Ziyad'ın kuvvetleriyle çarpışsa da pek çok kayıp vererek dağıldı.
Kerbela intikamını kararlılıkla sürdüren ikinci kişi, Hicrî 65'te etrafına Ehl-i Beyt taraftarlarını toplayan Muhtar es-Sakafî oldu. Zeki, cesur ve iyi bir hatip olmasına rağmen, rivayetlere göre Muhtar'ın dindarlığı zayıftı ve daha sonra vahiy aldığını iddia edecek kadar ileri gitmişti. Peygamber Efendimiz'in (s.a.s.), Sakîf kabilesinden çıkacağını haber verdiği "çok yalancı" kişi olarak tarihte yerini aldı.
Hicrî 66'da Kûfe'de ayaklanmayı başlatan Muhtar, kısa sürede şehirde yönetimi ele geçirdi ve bir hükümet kurdu. Amacı netti: Hz. Hüseyin'in (r.a.) katillerini bulup cezalandırmak.
Muhtar, katillere karşı olan kararlılığını şu sözlerle ifade etti: "Hz. Hüseyin’i şehit ederek dünyada emniyetle dolaşanlar bizim dinimizden değildir! Onların isimlerini veriniz... Yeryüzünü ve bu şehri onlardan temizlemedikçe yemek, içmek bana helâl değildir!"
Muhtar'ın emriyle başta Ömer bin Sa’d ve Şemir bin Zülcevşen, Sinan İbni Enes en-Nehâî olmak üzere Kerbela katillerinin pek çoğu tek tek yakalanıp öldürüldü.
En kritik gelişme ise, Muhtar'ın komutanı İbrahim bin Eşter ile Ubeydullah bin Ziyad'ın orduları arasındaki çarpışmada yaşandı. İbrahim bin Eşter, İbn-i Ziyad'ın ordusunu bozguna uğrattı. Hicrî 67 yılının başlarında, Ubeydullah bin Ziyad ve Husayn bin Nümeyr öldürüldü.
İbrahim bin Eşter, İbn-i Ziyad'ın başını kestirdi ve cesedini yaktırdı. Daha sonra bu baş, Kûfe'ye gönderilerek Muhtar tarafından Hz. Ali'nin (r.a.) oğlu Muhammed bin Hanefiyye (r.a.) ve diğer Haşim Oğullarına gönderildi. Böylece Kerbela faciasının baş sorumlularının tamamı ilahi adalet tecelli etmişçesine ağır bir sonla karşılaştılar
Kerbela Olayı Ve Hz Hüseyin'in Şehadeti (10 Ekim 680)
Alparslan Kuytul Hoca'nın Anlatımıyla Hz.Hüseyin Ve Mücadelesi