Ortadoğu’da yıllardır süren işgal, saldırı ve ihlallerle anılan İsrail’in, Suriye ile yürüttüğü gizli temaslar yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi. İşgalci İsrail medyasında yer alan haberlere göre, Tel Aviv yönetimi ile Suriye Lideri Ahmed eş-Şara arasında bir güvenlik anlaşması imzalanması ihtimali gündeme geldi. Suriye yönetimine yakın kaynaklara dayandırılan iddialarda, taraflar arasında sürdürülen görüşmelerin ileri bir aşamaya ulaştığı öne sürülüyor. Söz konusu anlaşmanın, kamuoyundan uzak şekilde bir Avrupa ülkesinde yapılacak üst düzey bir toplantıda duyurulabileceği belirtiliyor.
ABD baskısı süreci hızlandırdı
Diplomatik kulislerde konuşulanlara göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın doğrudan devreye girmesi, sürecin hızlanmasında etkili oldu. Washington’un, işgalci İsrail lehine bölgesel denge kurma çabası kapsamında bu görüşmeleri desteklediği değerlendiriliyor. Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani, daha önce yaptığı açıklamalarda 1974 tarihli Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması temelinde yıl sonuna kadar bir uzlaşı beklendiğini ifade etmişti. Ancak sahadaki gelişmeler bu açıklamalarla çelişiyor.
İşgal devam ederken diplomasi söylemi
Masada diplomasi konuşulsa da işgalci İsrail’in sahadaki saldırgan tutumu sürüyor. İsrail basınına göre Binyamin Netanyahu, Ahmed eş-Şara’nın Washington temasları sonrasında “İsrail’in çıkarlarını tehdit eden adımlar attığını” iddia ederek Şam yönetimini hedef aldı. Tel Aviv yönetimi, Suriye’yi Rus askeri unsurlarını İsrail sınırına yaklaştırmakla suçlarken, kendi sınır ihlalleri ve hava saldırıları görmezden geliniyor.
Şam’dan açık suçlama: Anlaşmalar ihlal ediliyor
Suriye Lideri Ahmed eş-Şara ise Beyaz Saray’da Trump ile yaptığı görüşmede, işgalci İsrail’in 1974 anlaşmasını defalarca ihlal ettiğini net ifadelerle dile getirdi. Şara, İsrail’in Suriye topraklarındaki askeri varlığını genişlettiğini, Birleşmiş Milletler güçlerini bazı bölgelerden fiilen devre dışı bıraktığını ve kritik noktalara yönelik yüzlerce saldırı gerçekleştirdiğini vurguladı. Şam yönetiminin ise mevcut şartlarda askeri karşılık vermekten bilinçli olarak kaçındığı, önceliği ülkenin yeniden inşa sürecine verdiği ifade edildi