Başsavcılığın 7 Kasım 2025 tarihli açıklamasına göre, işgalci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı İsrael Katz, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ve Deniz Kuvvetleri Komutanı David Saar Salama hakkında, Türk Ceza Kanunu’nun 77. maddesinde düzenlenen “insanlığa karşı suçlar” ve 76. maddesindeki “soykırım” suçlarından tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkarıldı.
Açıklamada, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yürütülen askeri operasyonların, sivilleri hedef alan sistematik saldırılara dönüştüğü, özellikle el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırıda 500 kişinin hayatını kaybettiği ve Türk Filistin Dostluk Hastanesi’nin bombalandığı vurgulandı. Başsavcılık, bu eylemlerin uluslararası insancıl hukuka aykırı olduğunu ve mağdurların insani yardıma erişiminin kasıtlı biçimde engellendiğini belirtti.
‘KÜRESEL SUMUD FİLOSU’ SALDIRISINA İLİŞKİN DELİLLER TOPLANIYOR
Soruşturma kapsamında, Gazze’ye insani yardım götürmek üzere yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na yönelik saldırı da incelendi. Başsavcılık, uluslararası sularda İsrail donanması tarafından gerçekleştirilen müdahalenin, “yağma, mala zarar verme ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarını oluşturduğunu açıkladı.
Olaydan sağ kurtulan mağdurların Eylül ve Ekim aylarında Türkiye’ye getirildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda muayenelerinin yapıldığı ve psikolojik travma raporlarının dosyaya eklendiği bildirildi.
‘SOYKIRIM VE İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR’ İÇİN RESEN SORUŞTURMA
İstanbul 2 No’lu Baro Başkanlığı’nın başvurusu üzerine yürütülen süreçte, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca, “İnsanlığa Karşı Suçlar” kapsamında cezai sorumluluk tespiti yapıldığı belirtildi.
MİT VE EMNİYET SORUŞTURMAYI DERİNLEŞTİRİYOR
Başsavcılık, yürütülen işlemlerde mağdurların beyanlarının MİT ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından doğrulandığını, olayın sorumlularına dair maddi delillerin toplandığını açıkladı.
“TİTİZLİKLE VE ÇOK YÖNLÜ” YÜRÜTÜLEN BİR SÜREÇ
Açıklamanın sonunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmayı “titizlikle ve çok yönlü olarak sürdürdüğü”, uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde adaletin tesis edilmesi için tüm delillerin toplandığı vurgulandı.
