Türkiye'de gerçek işsizlik yüzde 30'a dayandı

DİSK-AR'ın raporuna göre geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 29,6'ya çıkarak 12 milyon 66 bini buldu. Dar tanımlı işsizlikte düşüş yaşanırken, geniş tanımlı işsizlik son iki yılda 3,9 milyon arttı.

Eklenme Tarihi: 28 Kas 2025
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 28 Kas 2025
Türkiye'de gerçek işsizlik yüzde 30'a dayandı

TÜİK'in açıkladığından çok daha yüksek: Geniş tanımlı işsizlik yüzde 30'a dayandı

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Kasım ayı verilerini açıklamasının ardından, DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) "İşsizliğin Görünümü" raporunu yayımladı. Rapora göre geniş tanımlı işsiz sayısı son iki yılda 3,9 milyon kişi artarak 12 milyon 66 bine ulaştı. Bu artış, dar tanımlı işsizlik oranının sabit kalmasına karşın, geniş tanımlı işsizlik oranının 2025'te yüzde 29,6'ya çıkmasına neden oldu.

Dar tanımlı işsizlikte düşüş, geniş tanımlıda rekor artış

TÜİK verilerine göre Ekim 2025 döneminde 15 yaş ve üzeri nüfusta dar tanımlı işsiz sayısı 3 milyon 33 bin olarak kaydedildi. Bu sayı 2023'te 3 milyon 962 bin iken 2024'te 3 milyon 142 bine gerilemişti. Dar tanımlı işsizlik oranı da 2023 ve 2025'te yüzde 8,5 oldu, 2024'te yüzde 8,8'ye çıkmıştı.

Buna karşın geniş tanımlı işsiz sayısı 2023'te 8 milyon 215 bin iken 2024'te 11 milyon 453 bine, 2025'te ise 12 milyon 66 bine yükseldi. Bu artış, iki yılda 3,9 milyon kişilik bir fark anlamına geliyor. Son bir yılda ise 726 bin kişi geniş tanımlı işsizler arasına eklendi.

Geniş tanımlı işsizlik neden bu kadar yüksek?

Geniş tanımlı işsizlik sadece iş arayanları değil, tam zamanlı çalışmak isteyen yarı zamanlı çalışanları ve potansiyel işgücünü de kapsıyor. Bu nedenle dar tanımlı işsizlikteki sabit seyre karşın, geniş tanımlı işsizlik hızla tırmanıyor. 2023'te yüzde 21,5 olan geniş tanımlı işsizlik oranı, 2025'te yüzde 29,6'ya çıkarak neredeyse her üç kişiden birini kapsıyor.

DİSK-AR raporu, dar ve geniş tanımlı işsizlik arasındaki uçurumun giderek derinleştiğine dikkat çekiyor. Bu durum, Türkiye'de istihdam kalitesinin düştüğünü ve insanların tam zamanlı, güvenceli iş bulmakta zorlandığını gösteriyor. Özellikle yarı zamanlı çalışmak zorunda kalan ya da iş aramaktan umudunu kesen bireylerin sayısındaki artış, bu farkın büyümesinde başlıca etken olarak görülüyor.

İşsizlikteki artışın toplumsal etkileri

Geniş tanımlı işsizliğin yüzde 30'a dayanması, sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda sosyolojik bir kriz olarak da okunuyor. İş bulma umudunu yitiren bireylerin artması, yoksulluğun derinleşmesine ve toplumsal kırılmaların büyümesine yol açıyor. Özellikle genç nüfusta bu oranın daha da yüksek olması, gelecek nesillerin üretime katılımını riske atıyor.

Raporda yer alan veriler, Türkiye'nin istihdam politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Dar tanımlı işsizlikteki istikrara karşın, geniş tanımlı işsizlikteki bu keskin artış, büyümenin istihdama yeterince yansımadığını gösteriyor. Bu durum, hem ekonomik büyümenin niteliği hem de işgücü piyasasındaki yapısal sorunlar açısından önemli bir uyarı olarak değerlendiriliyor.