Sudan'da Ordu ile HDK arasındaki çatışmaların en yıkıcı merkezlerinden biri olan Darfur'un en büyük kenti Faşir, korkunç bir insani krizle karşı karşıya. Kentin büyük ölçüde HDK kontrolüne geçmesiyle birlikte artan şiddet, zorla yerinden etme ve katliam iddiaları, Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerini acil durum ilan etmeye itti.
WFP: Faşir'deki Durum "Korkunç Ötesi"
BM Dünya Gıda Programı (WFP) Acil Durum Hazırlık ve Müdahale Direktörü Ross Smith, Cenevre'de yaptığı açıklamada Faşir’deki koşulları "korkunç ötesi" olarak niteledi.
Smith, kentte 70 bin ila 100 bin kişinin mahsur kaldığını tahmin ettiklerini belirterek, uydu görüntüleri ve hayatta kalanların anlattıklarının, kentte "toplu katliam" endişelerini güçlendirdiğini aktardı. Daha önce HDK üyeleri tarafından paylaşılan videolarda, sivillerin zorla yerinden edilmesi ve işkence sahnelerinin yer alması, bu endişeleri artırıyor.
Gıda Yardımı Tamamen Kesildi
Çatışmaların yoğunlaşması nedeniyle Faşir’de WFP’nin insani yardım ortaklarından hiçbirinin kalmadığını açıklayan Smith, bu durumun şehirdeki gıda yardımının tamamen durmasına yol açtığını bildirdi. Kentten kaçmaya çalışan on binlerce sivil ise HDK tarafından gerçekleştirilen soygun, yağma ve şiddet tehlikesiyle yüzleşiyor.
WFP Direktörü Smith, durumun acilen değerlendirilmesi için Faşir’e engelsiz insani erişim çağrısında bulundu. Smith, HDK yetkililerinin, BM’nin belirlediği asgari erişim koşullarını prensipte kabul ettiğini anladıklarını, ancak bunun derhal hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Barınaksız Kaçış ve Yeni Kriz Noktası
Faşir'den kaçarak Tavila bölgesine sığınan binlerce kişinin durumu da dramatik. Ross Smith, yerinden edilen bu insanlar için yeterli barınak bulunmadığını ve çoğunun ot veya samandan yapılmış derme çatma, yetersiz yapılarda hayatta kalma mücadelesi verdiğini dile getirdi.
Sudan'daki çatışmalar 15 Nisan 2023’ten bu yana devam ederken, Faşir’deki son gelişmeler, Darfur’daki insani krizin boyutunun ne denli derinleştiğini ortaya koyuyor. Uluslararası toplumun acil müdahalesi, bölgede olası bir toplu katliamın önüne geçilmesi için hayati önem taşıyor.