Alparslan Kuytul Hocaefendi: Nurettin Hoca’nın konferanslarının iptalini kınıyorum

Alparslan Kuytul Hocaefendi 16 Mayıs Pazartesi günü Dortmund’daki Müslümanın Sorumlulukları konulu konferanslarının ardından kendisine yöneltilen “Nurettin Yıldız Hocanın Edirne, Sinop'ta ve Gaziantep konferanslarının iptal edilmesi hakkında düşüncenizi öğrenebilir miyiz?” sorusuna cevap verdi;

Alparslan Kuytul Hocaefendi: Nurettin Hoca’nın konferanslarının iptalini kınıyorum
17 Mayıs 2016 12:04:05

İki yıldır bize de salonlar verilmiyor, konferanslarımız iptal oluyor, kimse lafını etmiyor.

Konferans yaptığımız düğün salonlarını tehdit ediyorlar. Bir daha vermeyeceksin diyorlar. Hatta 2-3 gün kala iptal ettirecek oluyorlar.

 2014'ün Mayıs'ından 2016'nın Mayıs’ına kadar Türkiye'de tam iki yıldır Milli Eğitim Bakanlığı ve Spor Bakanlığına bağlı Spor Salonları ya da Belediyelere ait Kültür Merkezleri hiç birisi bize vermiyor. Evet, bana iki senedir bu zulmü yapıyorlar ve burada da başladı. Burada da bize vermiyor. Biz bu arada kadın erkek, gençlik konferansları, büyükler için gençler için bayan erkek yüzden fazla konferans yapmışız. Ve bize verilmedi iki yıldır. Hiç kimse lafını etmiyor.

Bütün yetki ve makamlarını aşırı solculara teslim ettiler.

Ben o zaman demiştim 2014'de bu olaylar başladığında bu yalnız bizimle kalmaz. Hükümette namaz kılan insanlar var gibi görünüyorsa da güç başkalarının eline geçmiş vaziyette. İdareciler onların elinde esir vaziyettedir. Tabi bunu söyleyemezler. Kendilerini başka tehlikelerden kurtarabilmek için buna razı oldular. Ve bütün yetki ve makamlarını aşırı solculara teslim ettiler. Şu anda bu olaylar bunun sonucu. Biz hükümete bazı tenkitlerde bulunuyorduk ondan dolayı verilmiyormuş gibi yapıyorlardı. Aslında asıl mesele o da değil. Hükümete her lafı söyleyen bir sürü parti var onlara veriyorlar. HDP ile AKP kavga halinde, CHP ile AKP kavga halinde onlara veriyorlar. Mesele sadece hükümeti tenkit meselesi değil. Bizim tenkitlerimiz de haksız tenkitler değil. Hepsinin arkasındayız hepsini de savunmaya hazırız. Ama mesele o değil, mesele aslında İslam düşmanları.

Artık bütün cemaatleri bitirmek istiyorlar.

Davutoğlu’nun devrilmesinden sonra anlaşılıyor ki artık böyle ferdi çalışmalar yapan hocalara da sıra geliyor. Neden şimdiye kadar Nurettin Hocaya böyle bir şey yapılmadı. Neden şimdi? Davutoğlu’nun artık hiç bir yetkisi yok. Henüz daha görünüşte Başbakan ama aslında baştan beride Başbakan gibi olamadı. Baştan beri de aslında Başbakan orda kim olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Aşırı solcular şu an memleketin bütün önemli merkezlerini ele geçirmiş vaziyetteler.

Hükümet cemaat kavgası solcuların işine yaradı.

Ve hükümet bütün yetkileri aşırı solculara verdi. Ve şu an onlar hayatlarının en mutlu günlerini yaşıyorlar. Ben o zaman demiştim bu sadece bizimle kalmayacak. Başkalarına da yansımaya başlayacak. Bakın işte başladı. Geçen de Erzurum da o cemaatle alakası olmayan başka bir cemaatin yurdu basıldı. Bazı hocaların konferansları iptal edilmeye başlandı. Şimdiye kadar bu hocaya böyle bir şey yapmıyorlardı. Bize yapıyorlardı. Biz tevhidi daha açık şekilde cemaat halinde anlattığımız için, fert olarak çalışma yapan hocalara seslenmiyorlardı. Şimdi sıra onlara geldi. Ve bu daha da, başkalarını da kapsayacak gibi görünüyor. Göreceksiniz daha kötü olaylar da olacak.

Türkiye de baskı ve diktatörlük havası estiriyorlar

Türkiye git gide diktatörlüğe doğru götürülüyor. Bir takım güçler bütün ipleri eline almış vaziyette. Artık anlaşılmalı. Teker teker bitirmeye çalışıyorlar. Ve Türkiye de baskı, diktatörlük havası estiriyorlar. Kimse konuşamıyor. Ne kadar korkak bir ülkeye dönüştük. Şimdi siz burada bunu hissedemezsiniz. Türkiye de olanları akrabalarınıza bu işlerin içinde olan, anlayanlara sorun. Kimse konuşamaz vaziyette. Konuşanın kalemi kırılıyor. En küçük bir tenkitte bulunan Allah için bir şey söylesin bir daha hiç bir televizyona çıkartılmıyor. Gazeteciyse gazetelerde yazı yazmasına izin verilmiyor. Konferans veriyorsa konferansları engelleniyor. En küçük bir tenkit Allah için iyi niyetle de yapsan hemen kalemi kırılıyor. Böyle bir ortam oluştu kimse konuşamıyor. Ben bu yaşa geldim, ben böyle bir şey görmedim. Ağır bir diktatörlük havası esiyor. Suriye’de eskiden böyleydi kimse konuşamazdı. Mesela Bülent Arınç ne yapmış, kalemi kırıldı. Abdullah Gül ne yapmış, kalemi kırıldı. Sadullah Ergin, Hüseyin Çelik ne yapmış, hepsinin kalemi kırılıyor.

Başbakanların bile kalemi kırılan bir ülke olduk.

Davutoğlu ne yaptı? Her dediklerini yaptı buna rağmen,herkes kınıyordu “her şeye sessiz kalıyorsun hiçbir şey demiyorsun nasıl Başbakansın” diyorlardı. Buna rağmen o lafları yiyordu, zehir gibi içiyordu. Belki kendince bir planı vardı. Her lafı yutuyordu buna rağmen yine kalemi kırıldı. Yani sadece biz değil, Başbakanların bile kalemi kırılan bir ülke olduk.

Şimdi hanginiz inanıyor Davutoğlu’nun kendi isteği ile istifa ettiğine. Var mı içinizde buna inanan. Bu nedir? Bu darbe! 4 Mayıs Darbesi bunun adı. 4 Mayıs 2016 darbesi diye tarihe geçti bu. 28 Şubat darbedir de 4 Mayıs darbe değil midir? Bu da darbedir. Yirmi üç milyon altı yüz bin oy almış alan Başbakan, bir insanın lafıyla görevden alınıyor. Bu darbe değil de nedir? Ve “ben kendimi başarısız görmüyorum” dedi. “Buna mecbur bırakıldım” dedi yani. Bu ne demek? Bana darbe yapıldı demek. Daha ne desin. Yani sadece bizlere salonların verilmemesi değil, memleket meselesi yani bu. Memleket nereye gidiyor.

Anlaşılan o ki bundan sonra ki dönemde aşırı solcular daha rahat davranacaklar.

Daha büyük zulümler yapabilecekler. Bunlara da hazır olmalıyız. Ben o konferansların iptalini kınıyorum. Bunu iptal eden Gaziantep Belediyesi mesela AKP belediyesi. Diğerlerini bilmiyorum. Edirne, Sinop. Edirne de sanıyorum bir sanayi ile ilgili kuruluşun kendi toplantı yeriydi. Böyle büyük bir yer değildi o. Hadi belki onlar AKP'li mi değil mi bilmiyorum ama Antep Belediyesi AKP Belediyesi. Ve AKP belediyesi iptal ediyor. Ne yaptı bu hoca size? Bir şey yaptığı yok. Bazı güçler devrede. Ben iki yıldır söylüyorum. Olaylar daha da büyüyecek ve başka taraflara gidecek ve Müslümanlar birbirlerine sarılmalıdırlar ve birbirlerini desteklemelidirler. Bu güne kadar bize hiç kimseden destek gelmedi. Bir kınama bile yapmadılar. Bizim iki yıldır çektiğimizi biz biliyoruz. Bir düğün salonu bulana kadar bile canımız çıkıyor. Düğün salonlarını bile tehdit ediyorlar. Ama hiç kimseden bir destek görmedik. Bir kınama da bile bulunmadılar. Ben diyorum ki, Müslümanlar bu operasyona karşı hep birlikte mücadele etmeli. Birbirlerini desteklemeli. Ve bu olayların perde arkasındaki güçleri ortaya çıkarmalı. Yoksa sırayla teker teker herkesi bitirecekler.

 



0 Yorum

Yorum Yaz