Demek ki varılacak son buralarmış!

Haydar Haksal Milli Gazete'de yayımlanan yazısında parti metoduyla hareket ederek Türkiye’yi yöneten muhafazakâr zihniyetin geçirdiği evreyi kaleme aldı. Yazısında savrulmayı 'sağcı, Türkçü, burjuva, Kemalizm’in kutsanması ve İsrail güdümüne girmek.' olarak belirten Haksal, 'demek varıp varılacak son buralarmış' dedi.

Demek ki varılacak son buralarmış!
12 Ara 2016 10:12:18

Haksal'ın "Muhafazakarlık Nereye?" başlıklı yazısı şöyle:

Bu soru, bir bakıma Türkiye nereye gidiyor olmalı Şu an Türkiye’yi yöneten muhafazakâr zihniyetin evrilme aşamalarıyla ilgili bir sorudur da bu. Çünkü o kadar değişkenlik var ki, doğrusu yerini tayin etmede güçlük çekiyoruz.

OneMuniute çıkışından sonra, kitlelerin dalgalanışlarının geldiği son oldukça şaşırtıcı. Artık bu gömlek olayını çoktan aşmış bulunuyor. Kılık değiştirme, rol değiştirmenin çokluğu daha çarpıcı. Böyle olunca ortada ne kişilik kalıyor ne de durulan bir yerden söz edilebilir.

İslâmcılıktan muhafazakârlığa, ulusalcılığa, Türkçülüğe, burjuvaziye an son Kemalizm durağına varmış bulunuyor. Nereden çıktı denmesin, her şey ortada. 15 Temmuz sonrasında ulusalcı damar iyice ortaya çıktı. Hafife alınacak değil. Ulusalcılık salt Batıcı sol kesimle değil Batıcı ırkçılarla da olabiliyor.

 

Fransa ile kavgalıyız ama onların ürettirdiğimiz göğe fırlattığımız uydunun adı Göktürk. Belki basit gibi görülebilir ama değil. Bu, bir başka gerçeği yansıtıyor. Çelişkiler yumağı. Bir zamanlar bu gibi kavramlardan kaçınan iktidar mensuplarının ırkçı bir parti ile birlikte oluşturduğu koalisyon ile hazırlanan anayasa ve çalışmaların yoğunluğu ve birlikteliği ortada. İster istemez farklı bir duygu oluşuyor. Bir ırkçı parti ile koalisyon oluşturulurken diğer bir ırkçı parti üzerinden süren yoğun bir savaş ve çatışma var. Yürütülen bütün savaşlar da aslında ırk eksenli. Suriye’de sadece Türklerin olduğu kesimler gözetiliyor. Halep çökmüş umurlarda değil. Emperyalizm ile elbirliği ve işbirliği çok farklı bir duygu oluşturuyor. Sonra da yana yakıla Halep deniliyor. Aslında bu da bir rolden ibaret.

Başörtülü muhafazakâr AK Partili kadınlar Anıtkabir’e gitti Kemalizm’i kutsadılar. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Mustafa Kemal’e hitapta bulundu: “Kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesi, milletimiz adına demokratikleşme yolunda atılmış en önemli adımlardan biridir. Bugün kadınlar elde ettikleri demokratik haklar neticesinde siyasi, ekonomik ve kültürel hayatın içinde başarılı çalışmalara imza atmaktadır. Toplumsal kalkınmanın, tarih, kültür ve medeniyetimizin öznesi olan kadınlar, 15 Temmuz’da vatanımızı ve bayrağımızı savunmak için verilen mücadelenin en ön saflarında yer alarak, milli iradenin ve özgürlüğümüzün teminatı olmuşlardır. Bu bilinçle genç Türkiye Cumhuriyeti’ni, ilim ve irfanla, işaret ettiğiniz çağdaş medeniyetler seviyesine yükseltmeye devam edeceğiz. Aile ve toplumun temeli olan kadın evde, iş yerinde, siyasette, ekonomide karar alma mekanizmalarında etkin rol üstlenmeyi sürdürecektir. Ülkemizde son yıllarda uygulanan politikalarla, kadının sosyal statüsünün yükseltilmesine yönelik güçlü adımlar atılmıştır. Siyasi ve hukuki alanda atılan bu adımlar kuşkusuz kadınlarımızı cesaretlendirmiş, müreffeh Türkiye’nin inşasında biz kadınlara güç vermiştir. Tüm çabamız kadına karşı her türlü ayrımcılıkla mücadele etmek, kadın erkek fırsat eşitliğini sağlamak, toplumda adalet duygusunu güçlendirmektir. Bizler bu amaçla demokrasiye ve kadın haklarına sahip çıkmaya devam edeceğiz. Zatıâlinize, aziz milletim ve tüm kadınlar adına şükranlarımı sunuyorum. Ruhunuz şad olsun.” İlginç değil mi Sanki dinsizliğin eş değeri olan laiklik ve 23 sonrası darbe ve değişimler hiç yaşanmamış. Muhafazakârlık Kemalizm’i muhafaza için varmış.

 

İsrail ile olan anlaşmadan sonra Mavi Marmara davası düşürüldü. En vahimi de bu, İsrail’in Türkiye’nin oluru ve onayı ile önce OECD’ye ardından da NATO’ya Türkiye’nin onay ve oluruyla girdi. Ve Türkiye İsrail’e karşı söylendiği, höykürdüğü ve çıkıştığı bütün iddialarından vazgeçti ve teslim oldu. Mavi Marmara’da şehit olanların hakları bile gözetilmedi, hakları yenildi. İsrail ne yazık ki baskın çıktı. Üst akılların veya güçlerin piyonu olan FETÖ örgütünden kurtulundu, onun yerine Türkiye’nin muhafazakârları dâhil oldu.

Evet demek ki muhafazakârlığın varıp varacağı son buralarmış. Ulusalcı, Türkçü, burjuva, Kemalizm’in kutsanması ve İsrail güdümüne girmek. Millî Görüş gömleğini de çıkarmak da.

 

 

 


0 Yorum

Yorum Yaz