Vallahi Ben İyi Bir Gidişat Görmüyorum!

Furkan Vakfı Kurucusu Alparslan Kuytul Hocaefendi her hafta mutat olarak düzenlediği tefsir dersi sonrası kendisine yöneltilen "HDP milletvekillerinin ve cumhuriyet gazetesinden bazı gazetecilerin tutuklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusunu cevapladı.

Vallahi Ben İyi Bir Gidişat Görmüyorum!
05 Kas 2016 14:35:09

Alparslan Kuytul Hocaefendi 'HDP milletvekilleri de içeri alındıysa korkarım ki olaylar daha da büyüyecek. Sabahleyin bomba patladı sekiz kişi hayatını kaybetti. Allah rahmet eylesin ikisi polis altısı sivil vatandaş. Başladı işte daha da hızlandı. Zaten devam ediyordu da daha da hızlanacak gibi görünüyor. Yani üç beş tane milletvekili içeri girse ne olur girmese ne olur ama dışarıda bombalar patlıyor siz bunu durdurabilecek misiniz? Olan vatandaşa oluyor. Yolda yürürken bombalar patlıyor, her şey yasaklanıyor. Twitter yasak, youtube, miting yasak yasak.. Yasaklar ülkesi olduk.' dedi.

Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin konuşmasından satırbaşları:

 

Vallahi ben iyi bir gidişat görmüyorum. Dün bakan, adalet bakanıydı herhalde Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyon ile ilgili görevlendirilen savcının FETÖ davasından yargılanmış bununla itham edilmiş bir savcı olduğunu o savcının bu mesele ile vazifelendirilmesini bir talihsizlik olduğunu söyledi. Demek ki bu işler çok dikkatli yapılmıyor. Bir sürü insan alınıp götürülüyor, ondan sonra öyle olmadığı anlaşılıyor. Çok iyi bir inceleme yapılmıyor. Önce ‘At izi it izine karıştı’ diyorlar böyle olaylar çoğalınca, sonradan da ‘mağdur filan yok’ diyorlar. Ben anlamıyorum hangisi doğru. Dün ‘at izi iti izine karıştı, haksızlık yapılıyor, suçsuz insanlar da içeri alınıyor’ dendi. Sonra da ‘kimse mağdur edebiyatı yapmasın’ dendi. Ben bu iki sözü bağdaştıramıyorum birbiriyle. At izi it izine karıştı mı, karışmadı mı? Karıştıysa böyle dediniz. Karışmış demek ki zaten de öyle bunun on binlerce şahidi var. Bir sürü insan darbe ile alakası olmadığı halde böyle itham edildi ve Halen de perişan vaziyette. Onlara selam vermiş herkes darbeci gibi görüldü halen bu insanlar perişan vaziyette. On binlercesi görevden atıldı bunlar işsiz güçsüz. Birçoğu hapiste yatıyor hala. Bu operasyonların çok dikkatli yapılmadığı, istihbarat bilgilerinin birçoğunun yanlış olduğu meydanda ya da merhametsizce bir yaklaşım olduğu meydanda. Çok küçük bir şey, bir bağlantı bulunduğu zaman hemen ‘sen de onlardansın’ denilebiliyor. Bu cumhuriyet gazetesi olayında da bakan, bunu söyledi en sonunda, ‘bu savcı görevlendirilmemeliydi’ tarzında bir şeyler söyledi. Yanlışlar yapıldığı meydanda ama şu insan için ama bu insan için, ben hepsini tanımam, bilmem o konuda bir şey diyemem ama genel olarak böyle bir durum var.

HDP milletvekillerinin 8 tanesi tutuklandı, herhâlde üç dört tanesi de şartlı olarak salıverildi. Ben bunun çözüm olacağına inanmıyorum. Bir sene evvel çözüm süreci bitirildiğinde o zaman da dedim, bu işin silahla çözüleceğine ben inanmıyorum. Ben o zaman bir teklifte bulunmuştum, ‘Kuran hakem olsun, silahlar sussun, kardeşlik olsun.’ Kur’an’ı hakem yapmıyorlar, çünkü devlet laik. ‘Kur’an hakem olsun’ diyemiyorlar. Laiklik elden gider diye korkuyorlar ama canlar elden gidiyor. Bir nesli kaybediyoruz, huzuru kaybetmişiz. Memlekette resmen savaş var. Ben o zaman böyle olacağını gördüğüm için yapmayın, etmeyin dedim. Bize her lafı söylediler, her iftirayı attılar, demedik laf bırakmadılar. O gün bu gündür, on binden fazla insan öldü bir yılda. Türkiye tarihinde böyle bir şey yok!  Bu PKK 30- 35 yıldır var. Tüm hükümetler de mücadele etmiştir kendince. Ama hiçbir hükümetin döneminde bu kadar kanlı olmamıştır, bu kadar huzursuzluk olmamıştır. Bir yılda on binden fazla insan, bin taneye yakın asker-polis, bir sürü sivil, her iki taraftan da bir sürü insan. Sonuçta hepsi bizim insanımız. Bunun çözülmesi lazım. Devlet, sadece kendi gücüne güvenerek böyle muameleler yapmakla bu meseleyi çözemez. İki tane adam öldürdüğünde beş on tane adam dağa çıkıyorsa bu mesele biter mi? Geçenlerde eski genelkurmay başkanı dedi ki; “Bugüne kadar 30 bin kişi öldürmüşüz. Otuz yıldır otuz bin kişi bu ne demek? Dağda beş altı bin militan var. Bu beş altı bini demek ki beş defa altı defa bitirmişiz. Ne oldu hani sonuç var mı? Dağdaki bütün PKK’lıları hepsini beş defa temizlemişiz ne oldu sonuç? Bu iş böyle olmaz” dedi, o da bunu söyledi .

HDP MİLLETVEKİLLERİ DE İÇERİ ALINDIYSA KORKARIM Kİ OLAYLAR DAHA DA BÜYÜYECEK.

 Zaten sabahleyin bomba patladı, Allah rahmet eylesin sekiz kişi hayatını kaybetti. İkisi polis, altısı sivil vatandaş başladı işte, tekrar daha da hızlandı. Zaten devam ediyordu da daha da hızlanacak gibi görünüyor.

  Üç beş tane milletvekili içeri girse ne olur, girmese ne olur? Ama dışarıda bombalar patlıyor siz bunu durdurabilecek misiniz? Olan vatandaşa oluyor yolda yürürken bomba patlıyor. Devlet vatandaşını korumak zorundadır, koruyamıyor ondan sonra her şey yasaklanıyor. Twitter yasak, youtube yasak, miting yapmak yasak, yasak yasak yasak… Yasaklar ülkesi olduk gittik. Twitter’a erişim yasak. Neden yasak, dünyanın neresinde yasak? ‘Efendim böyle gerekiyor’ tamam böyle yaparsan büyük olaylar olur, ondan sonra tabi duyulmasın diye twitter’ı da, youtube’u da, her şeyi kapatmak zorunda kalırsın. Ama bu hep böyle gitmez ki… Sen üç gün sonra yine açmak zorunda kalırsın twitter’i da, youtube’u da hepsini de…

  HERKESİ SUSTURAN BİR ÜLKE OLDUK.

Avrupa Birliği üyesi ülkelerin büyükelçileri toplantı yaptılar bugün Ankara’da ve sonuç bildirgesi yayınladılar. “Türkiye’nin gidişatı çok tehlikeli!” dediler Türkiye nereye gidiyor, gazeteciler içeri alınıyor. Sürekli bir gergin ortam. Televizyonlar kapatılıyor, konuşanlar konuşturulmuyor. Kimse konuşamaz oldu memlekette! Şuan insanlar susuyor hak verdiklerinden değil, korkularından susuyorlar. Bu bir toplumun karakterini bozar. Diktatörlük olursa bir memlekette, o memleketin insanlarının karakteri bozulur, artık yalaka tipler çoğalır. Güçlüleri görünce korkar, yalakalık yapanlar, yağcılık yapanlar çoğalır. Konuşamayanlar, cesaretsizler, korkaklar çoğalır.  Bir toplumun korkaklaşması, suskunlaşması, o toplum için önemli bir kayıptır. Bu gün birçok insan aslında memnun değil ama korkusundan konuşmuyor.

 Herkes susturuldu, ancak büyük partilerin başındakiler bir iki kelime konuşabiliyorsa o kadar. Evvelden üç parti konuşuyordu. Şimdi HDP’yi susturdular, MHP ile anlaştılar bir tek CHP kaldı, o da ancak konuşabildiği kadar herkesi susturan bir ülke olduk. Bana öyle geliyor ki birileri bundan memnun. Kim memnun?

RUSYA'NIN HÂKİM OLDUĞU HER MEMLEKETTE DİKTATÖRLÜK VARDIR.

Derin devlet; milliyetçi sağcı değil sosyalist milliyetçi. Nasıl oluyor diyeceksiniz? O da öyle işte. Aslında buna milliyetçi sol diyorlardı bir ara, aşırı sol ama bunlar. Onlar şimdi ‘HDP tümden kapatılsın’ demeye başladılar. Operasyonun arkasında kimler var ortaya çıkıyor. Operasyonu asıl yaptıranlar kimler? AKP’nin oyu fazla, hükümet onlar. Onların eliyle bir takım güçler, birtakım operasyonlar yapıyor. Onlara yaptırtıyor çünkü hükümette onlar var. Onlara yaptırılıyor ve şimdi çıkıp konuşuyorlar, ‘HDP tümden kapatılsın’. Sanki birileri bu vatanın bölünmesini istiyor. Bölünmeye karşı olanların içinden bazıları “Bölünmeye karşıyız” diyor ama öyle bir siyaset izlenmesini sağlıyor ki, bu siyasetin sonucunda memleket bölünür, savaşa gider. Bence bundan Amerika da memnundur. Memnun değil gibi yapar ama toplumda bir taraftan nefret oluşuyor ve Amerika’nın işine gelir bu. Türkiye Avrupa’dan kopuyor, kopmasın mı, Avrupa taraftarı mıyız? Tabi ki değiliz. Amerika’dan kopuyor, kopmasın mı, Amerikancı mıyız? Hayır, tabi ki değiliz. Ama Rusya’ya yaklaşıyor bu daha büyük bir tehlike. Rus uçağı düşürüldükten sonra, önce bir hata yaptılar Rus uçağını düşürdüler sonra baktılar ki Türkiye bölünmeye doğru gidiyor. Amerika’nın da hedefinde Türkiye’nin bölünmesi var, Avrupa’nın da hedefinde var ama Rusya’nın hedefinde şu anda yok  Türkiye’nin bölünmesi yok. “O halde Rusya’ya yaklaşmak zorundayız” dediler ve gidip özür dilediler Rusya’dan. Bunun için aslında sadece hata yaptıkları için de değil Rusya’yla münasebetleri güçlendirebilmek için özür dilemeleri lazımdı onu yaptılar ve Rusya’yla yakınlaşmanın sonuçları gibi geliyor bütün bunlar. Çünkü Rusya, Avrupa Amerika gibi değil. Rusya daha acımasız Türkiye ona yaklaştıkça Türkiye’de daha acımasızlık artıyor. Avrupa Amerika lafta da olsa demokrasi falan filan diyor, yalan dolan da olsa. İşine geldiği zaman der işine gelmediği zaman demez de. Ama sonuçta demokratik ülkeler en azından bazen mecburende olsa söylemek zorunda kalıyor. Çünkü kendisinde de demokrasi var, “neden demokrasiye uymuyorsunuz demek zorunda kalıyor” lafta da olsa. Rusya’da zaten demokrasi yok. Rusya böyle bir şey demez nasıl olsa… Demokrasi derken nizamın tamamını kastetmiyorum, özgürlükler manasında. Özgürlüklerin azaltılmasından taraf olanlar Rusya’ya yakın oluyorlar. Türkiye’nin Rusya tercihi boşuna değil.  Bu aslında büyük bir planın gereği ve onun sonucu, bu basit bir karar değil.

TÜRKLERLE KÜRTLER ARASINDA DUYGUSAL KOPMALAR BAŞLIYOR.

‘Bir uçak düştü gitti özür dilediler, ondan sonra münasebetler düzeldi’ hayır, bu öyle basit bir olay değil. Uçağın düşürülmesi de öyle basit bir olay değildi, büyük bir hataydı. özür dilenmesi de sadece özür için özür değil. Bu,   büyük bir planın bir parçası…

Türkiye rotasını değiştiriyor. Bugüne kadar Avrupa, Amerika rotasında olan Türkiye, şimdi Rusya istikametine çevirdi dümeni. Bunun ayrı sonuçları var. Diğerinin ayrı olumsuz sonuçları var. Avrupa Amerika rotasının, lanet olasıca o rotanın da kötü sonuçları var. Rusya rotasının da ayrı sonuçları var. Onlardan biri Türkiye'de diktatörlüğün yerleşmesidir. Çünkü Rusya'nın hâkim olduğu her memlekete diktatörlük vardır. Azerbaycan’ında da, Türkmenistan’ında da, Kırgızistan’ında da, her tarafında da... Sovyetler Birliği döneminde nerelere hâkimse her tarafta demir perde ülkeleri meydana getirmemiş miydi?  Sovyetler Birliği nasıl anılıyor? Demir Perde olarak anılıyor. Her tarafta diktatörlük vardı. Türkiye'nin Rusya yaklaşması böyle bir tehlikeyi içinde barındırmaktadır. Rusya’ya yakın olan devletler daha diktatörlüğe doğru giderler.

  Öyle bir duruma doğru gidiyoruz ki, son zamanlarda moda bir laf var “duygusal kopuş” vallahi o gerçekleşiyor artık, duygusal kopuş başlıyor. Türklerle Kürtler arasında duygusal kopmalar başlıyor. Şimdi adamlara 6 milyon kişi oy vermiş. O, 6 milyon kişinin de çocukları gençleri var onlarla beraber 10 milyon. Oy vermeyen küçükler, yaşlılar, onları sevenleri, akrabaları vs. Bu kadar insan kopuyor. Bu kadar insanın seçtiği milletvekillerini hapse atıyorsunuz. Bu insanlar kopuyor. ‘O zaman ben niye oy verdim?’ diyor. Efendim işte seçilmiş olunca teröre destek mi vereceksiniz destekleme hakkınız mı olacak? Varsa bir delil, terörü desteklediklerine dair, tamam gösterirsiniz. Fakat deliller herkesin önüne konulmalı. Sonra mesele bununla hallolacak mı? Bir de o yönden bakmak lazım. Hallolmayacaksa sizin sonuçta siyasi figüre ihtiyacınız var. Kiminle görüşeceksiniz? PKK ile görüşmüyorsunuz, HDP’yi de böyle yaparsanız, o zaman bu mesele nasıl bitecek? Kiminle görüşeceksiniz? ‘Kimseyle görüşmeyeceğiz’ O zaman daha çok insan ölecek demektir. Yetkililer nasılsa etrafında yüz tane korumayla geziyorlar, saraylarda yaşıyorlar,kendilerinden korkmuyorlar ama vatandaş artık korku içerisinde. Bir yılda bir memlekette 10 bin kişi ölür mü? Ya savaş resmen savaş. Ben bunun çözüm olduğuna inanmıyorum bu olayları daha da kamçılayacaktır. Yazıktır günahtır, siz vatandaşınızın güvenliğini sağlayabilecek misiniz ki bu kararı aldınız?

    Geçmişte mesela Apo'yu niye idam etmediler? Şimdi Fethullah Gülen için, ‘idam kararı çıkaralım, 240 kişi öldü olaylarda’ diyorlar. PKK olaylarında da 40 bin, 50 bin kişi öldü. O zaman neden mesela Öcalan’ı idam etmemiştiniz? Çünkü olaylar çok büyür diye düşündünüz. Yine büyüyecek olaylar. Ben devletin çok akıllıca bir plan içerisinde olduğunu da düşünemiyorum. Çünkü bugüne kadar yaptıkları hep yanlış çıktı, Irak politikası da, Suriye politikası da, İsrail’i de,  Mısır’ı da hepsi yanlış çıktı. Bütün politikalar yanlış. Bugüne kadar bütün politikaları çöktü.  Şimdi şu politikanın, güzel sonuçları vereceğini ben zannetmiyorum.                                

  Kur'an hakem olsun diyoruz.  Onlar da diyor ‘biz Müslümanız’  eğer Müslümansalar Kur'an’ı hakem yapmaya razı olurlar. Onlar da razı olsun herkes razı olsun.  Madem herkes Müslümanmış bu ülkede,  Kur'an ne diyorsa âlimlere danışılsın. Âlimler Kur'an'ın hükmünü ortaya koysun. Bunlar ne istiyorlar, şunları şunları… Âlimlere danışılsın. Kuran’a sünnete göre biz bunlara bunu vermek zorunda mıyız değil miyiz? Âlimler Kuran'ı sünneti incelesin, hükmünü söylesin ona da razı olunsun. İstediklerinin bir kısmını devlet vermek zorunda değilse İslam'a göre, vermesin. Vermek zorundaysa da versin, herkes de razı olacağını önceden söz versin ve kardeşlik olsun mesele bitsin. 

   Allah'ın kitabı hata yapmaz. Allah taraf tutmaz ve Allah'ın kitabı kutsaldır. Herkesin kalbinde bir yeri var. O yüzden insanlar ancak ona itaat eder. Yoksa ‘Cumhurbaşkanı bir şey demiş, ben de başka bir şey diyorum’ der, itaat etmez.  HDP bir şey demiş AKP’li ‘ben de başka bir şey diyorum’ der itaat etmez. Sonuçta hepimiz insanız. Allah'a karşı gelemez kimse, Kuran’a karşı gelemez Müslümansa. Ama Ahmet'e Mehmet'e karşı gelebilir. O yüzden Ahmet, Mehmet bu meseleyi çözemez Ahmet bir şey der, Mehmet başka bir şey der. Ahmet’in Mehmet’ten üstünlüğü ne? O zaman çözülmez mesele ama Kur'an hakem olursa kimse Kuran'a itiraz edemez. Bu işin çözümü budur yoksa bakın biz bu teklifi bir yıl önce yaptık. Bir yılda 10 bin kişi öldü, Kur'an hakem olsaydı silahlar sussaydı kardeşlik olacaktı, bakın olmadı, olmadı, olmadı, olacağı da görünmüyor. Olan yine vatana millete oluyor askere polise oluyor sivile oluyor, bu vatanın çocuklarına oluyor.



0 Yorum

Yorum Yaz