Hüseyin Çelik'in Ahmet Hakan'a verdiği röportaj

Hüseyin Çelik'in Ahmet Hakan'a verdiği röportaj

 Hüseyin Çelik'in Ahmet Hakan'a verdiği röportaj
10 Şub 2016 16:10:18

Hüseyin Çelik'in Ahmet Hakan'a verdiği röportaj

Nedir sizin meseleniz?

HÜSEYİN ÇELİK: Ben parti kurulmadan önce partinin programını yazmak üzere
görevlendirilen 11 kişiden biriyim. Üzülerek görüyorum ki: Bu 11 kişiden biri
hariç hiçbiri şu anda partide karar alma mercilerinde değil. Çoğunluğu ise
partiden ya kopmuş veya koparılmış durumdadır. Arkadaşların hepsi armudun sapı, üzümün çöpü gibi bahanelerle bir şekilde partiden kopmuş ya da koparılmıştır. Birlikte yola çıktığınız, birlikte emek sarf ettiğiniz, ter döktüğünüz
insanları, şu veya bu bahanelerle, “Benim ayağıma dolanıyor, bana itiraz ediyor”
gibi gerekçelerle bir tarafa iterseniz...

Bir dakika! Sizi partiden kimse koparmadı ki, siz partiden atılmadınız ki...

HÜSEYİN ÇELİK: AK Parti denince akla gelen ilk 10 isim hangi işidir? Mesela
yabancı bir gazeteci geldi ziyarete, ilk 10 listesi çıkarmış, sonra ilk 20,
sonra ilk 30... İlk 50’ye kadar liste yapmış. Netice şu: Bunların yüzde 98’i şu
anda mekanizmanın dışındadır. Bu insanlar sistematik bir şekilde dışlanmıştır,
kenara itilmiştir.

Ama sizin açınızdan böyle bir durum yok. Sizler üç dönem kuralına takıldınız.

HÜSEYİN ÇELİK: Üç dönem kuralı, partinin merkez teşkilatında görev almaya mani
değildir, milletvekilliği ile ilgilidir. Kaldı ki bu kural, 1 Kasım’da ortadan
kalktı. Bence esas üzerinde durulması gereken konu şudur: AK Parti denilince ilk
akla gelen 50 ismin yüzde 98’i mekanizmanın dışındaysa bu kimin suçudur? Tüm bu
insanlara “hain”, “davaya ihanet etti” muamelesi mi yapacaksınız? Yoksa
sıkıntıyı başka bir yerde mi arayacaksınız?

Eleştiriyorsunuz, rahatsızlığınızı dile getiriyorsunuz. Nedir amacınız?

HÜSEYİN ÇELİK: Bizim derdimiz bireysel değil. Siz bir gemidesiniz. Sizin
kamaranız çok rahat ve lüks de olabilir. Eğer geminin dibi su alıyorsa, siz
rahat ve lüks bir ortamda batarsınız ama sonuçta batarsınız.

Ne yani AK Parti batıyor mu?

HÜSEYİN ÇELİK: Benim 15-16 yıldır büyütüp meyve verme aşamasına getirdiğim bir
bahçem var. Bunun çekirdeğini toprağa atarken, fidesini dikerken biz vardık.
Fakat bugün birileri hoyratça bu meyveleri ayakları altında eziyorsa bu benim
zoruma gider.

İyi ama siz bu röportajda söylediklerinizle partinize zarar vermiş olmuyor
musunuz?

HÜSEYİN ÇELİK: Ben AK Parti’nin kaderiyle Türkiye’nin kaderinin özdeşleştiğine
inananlardanım. Kimseye hakaret etmeden, kimseye sövmeden, Türkiye’nin
Cumhurbaşkanı’na veya Başbakan’ına karşı saygısız bir tavır almadan
düşüncelerimi söylüyorum. İçeride söyleme ve düzeltme imkân ve şansınız yoksa
dışarıda, olup bitenlerden çok da haberdar olmayan geniş tabana konuşmak
durumunda kalırsınız.

ERDOĞAN'A NET MESAJ

Daha önce katıldığım bir TV programında “Tayyip Bey bu hareketin lideri olarak
Everest tepesidir. Fakat Everest tepesi, oradaki duruşunu ve varlığını
Himalayalar’a borçludur. Himalayalar olmazsa Everest diye bir şey olmaz” dedim.
Bazı arkadaşlarımız bunu bile mesele yaptılar. Biz Kemalistlere neden kızıyoruz?
Bütün bir milletin iman ve haysiyet mücadelesi olan Milli Mücadele’yi sadece bir
kişiye izafe ettikleri için değil mi? Şimdi biz de Kemalistlerin düştüğü hataya
düşmüyor muyuz? Tayyip Bey’i savunuyor görünüp edepsizce laflar edenler şunu
bilmelidirler ki Tayyip Bey’e iyilik etmiyorlar.

Gemi su alıyor diyorsunuz ama son yapılan seçimde AK Parti yüzde 50 oy aldı.

HÜSEYİN ÇELİK: 1 Kasım’ı çok iyi okumak lazım.1 Kasım’da vatandaşın bir kısmı
bize kahrede kahrede oy verdi. Bir tarafta HDP var, vaziyeti ortada. Bir tarafta
MHP var, vaziyeti ortada. Anamuhalefet partisi asla göz doldurmuyor. İnsanlar
istikrarın devam etmesi, ekmeğin küçülmemesi, çocuklarının istikbali için oy
verdiler. Ben çok sayıda CHP’li işadamı tanıyorum, “Kredi borcum var, faiz
borcum var, döviz borcum var” diye AK Parti’ye oy verdi. 7 Haziran’ı da
aklımızdan çıkarmamamız lazım.

Ne yapsaydınız partiden dışlanmazdınız?

HÜSEYİN ÇELİK: Davutoğlu, Tayyip Bey’in itirazına rağmen gelmiş değil.
Tasvibiyle geldi. Ama şimdi orada da yağlı ballı bir durum olmadığına dair
yaygın bir kanaat var. Temenni ederiz ki bunlar söylenti olsun. Bazen
dalkavukluk prim yapabilir. Ancak biz hiçbir zaman bu ucuzluğa talip olmadık.
Mütevazılığa hiç gerek yok, mesele birilerinin hoşlanacağı laflar etmekse ben de
Bülent Bey de hem kelime dağarcığı hem kendini ifade etme kabiliyeti açısından
bunu en rahat yapabilecek insanlarız. Fakat biz böyle bir şeyi kendimize de
partimize de muhatabımız olan şahsiyete de büyük bir haksızlık olarak kabul
ederiz. Mevlana’nın bir sözü var. Diyor ki: “İyi bir dostu olanın aynaya
ihtiyacı yoktur. Dost yüzümüze ayna tutandır.”

“Parti içi mekanizmalarda eleştirilerde bulunduk ve dışlandık” diyorsunuz. Eğer
dışlanmasaydınız bir sorun yok muydu? Makam mevki sahibi olsaydınız yine bunları söyleyecek miydiniz?

HÜSEYİN ÇELİK: Biz itirazda bulunurken dışarıda kaldık. Bizim derdimiz, “Bizi
yine içeri alın, bizi şu veya bu göreve getirin” değil. Bizim böyle
kişiselleştirilecek bir meselemiz yok. Biz genel bir sıkıntıdan söz ediyoruz.

Ama sanki içeride kalsanız bir sorun yokmuş gibi...

HÜSEYİN ÇELİK: Olmaz olur mu? Esas mesele partinin durumu ile birlikte temel
politikalar. Bana göre bugün memlekette beş temel sorun var. BİR: Kutuplaşma.
İKİ: Dış politikada allak bullak oluş. ÜÇ: Ekonomi iyi değil. DÖRT: Kürt
meselesi ve terörle mücadelede gelinen son nokta... BEŞ: Paralel’le mücadelenin
bir paranoyaya dönüşmesi...

Ekonomi de sorun ne?

HÜSEYİN ÇELİK: Biz yıllardır ekonomideki başarılarımızla övündük. İki kanadımız
vardı: Adalet ve kalkınma. Kalkınmada çok büyük emek sahibi olan arkadaşlar var.
Birileri geldi “İngiliz ajanı” dedi, “Faiz lobisi” dedi. 70’li yılların başında
milli ekonomi gibi laflar vardı, bugün neredeyse Saray çevrelerinin itibar
ettiği sözler olmaya başladı. Küresel ekonominin olduğu yerde, New York
Borsası’nda insanlar öksürdüğünde bizim burada grip olduğumuz bir yerde,
ihracatçı ekonomiden söz ettiğimiz, küresel ekonomiden, Türkiye'yi dünyaya,
dünyayı Türkiye’ye taşımaktan söz ettiğimiz bir dönemde... Bu “milli ekonomi”
lafı nereye götürür sizi? Nitekim şu anda ekonomi iyi gitmiyor, bu ortada.
Rusya’ya olan ihracatımız yüzde 65 düşmüş, Irak’a olan ihracatımız yüzde 50’den
fazla düşmüş.

Partimizin aleyhine bir şeyin içine girmeyiz

Çeşitli politikalarla ilgili farklı görüşlerinizi parti içi mekanizmalarda dile
getirmiş olabilirsiniz. Ama sorun şurada: Böyle bir yapıya doğru gidilirken,
çarpık bir medya düzeni oluşturulurken, demokrasi örselenirken, farklı sesler
susturulurken... Siz parti içinde önemli mevkilerdeydiniz ve bu gidişatla çok
esaslı bir şekilde hesaplaşmadınız.

HÜSEYİN ÇELİK: Bu söylediğinizi haksızlık olarak kabul ederim.

Neden?

HÜSEYİN ÇELİK:Siz şu kadar yıldır köşe yazıyorsunuz, ondan önce
televizyoncuydunuz. Birçok şeye itiraz ettiniz. Neticede siz her şeyi değiştirme
kudretine sahip değilsiniz.

Aynı şey mi?

HÜSEYİN ÇELİK: Benzer bir şey... Ayrıca şunu da söylemeliyim: Söz konusu
dönemler, bizim bin bir türlü güçle mücadele ettiğimiz dönemlerdir. O dönemde
bazı eksiklere, aksaklıklara rağmen yüzde yüz kenetlendik. Partimizin aleyhine
olacak bir şey içerisine girmemiz aklımızın köşesinden bile geçmedi. Bugün de
geçmez.

Size karşı bir linç mi söz konusu?

HÜSEYİN ÇELİK: 100 meselede partiyi, lideri müdafaa ediyorsunuz ama bir meselede
“Şöyle olsa iyi olmaz mı” diyorsunuz ve bunu dediğiniz zaman birileri sizi linç
etmeye kalkıyor. Birilerinin linç etmelerini kendi karaktersizliği olarak
değerlendirebilirim. Asıl kötü olan buna müdahale edilmemesidir. Bu sıkıntı,
bugüne mahsus değil. Sayın Gül daha cumhurbaşkanı iken de maalesef bu marazi
durum vardı. Ben o zaman da büyüklerimize işin vahametini örneklerle arz
etmiştim. O zaman da “Gül’e ağız dolusu hakaretler ediyorlar, kimse bir şey
demiyor. Bir danışman Bülent Bey’le ilgili ağır yazılar yazıyor, kimse ses
etmiyor. Başka bir danışman Babacan’ı yerden yere vuruyor, kimseden ses
çıkmıyor. AK Parti’ye destek veren bir gazetede bir gazeteci, en zor günlerde
Adalet Bakanlığı yapmış bir arkadaşımızı ‘Paralelci’ ilan ediyor, ses yok.
Bunlara müdahale edilmediği zaman biz kardeşliğimizi nasıl sürdüreceğiz” diye
serzenişte bulunmuştum. AK Parti’nin tepe yöneticileri buna tanıktır.

Bu önemli bir sorun haline mi geldi?

HÜSEYİN ÇELİK: Evet... Güya AK Parti’ye yakın bazı gazeteciler ona buna küfredip
tehditler ediyor, racon kesiyorlar. Bu adamların şahsen bir kıymeti yok.  Güçleri
kendilerinden kaynaklanmıyor.

 



1 Yorum
  • Furkan Haber - İslami Haber - Güncel Haber
    rıfat kartal 02 Kas 2016 02:30:00

    Mrb.şu mulakata baktığımda akp nin esas amacı mileti  kandırma katletme sindirme yok sayma partisi gibi dışı dürúst içi hırsızlarla dolu ...sayin hüseyun çelik ne çabuk unutunuz roboski katliamını siz açıklamıştınız o mahsum kürt çocukların katliam emrini veren diktatür senin gibi bir kürde bu katliamı açıklama görevi vermişti sende hiç vijdan etmede sıkılmadan koltuk için bin bir iftirayla bunu açıklamış o mahsum çocukların terürist olabileceyine kanaat getirerek bu hata yapılmıştır dediniz ...ve şu anda kürdistan coğrafyasında akp iktidarı top yakün kürt katliamları yapiyor çocuk kadın yaşlı demeden işit vari esadulah tayip timleri katliam yapiyor sesiniz çıkmiyor kendi yaratığınız diktatüre biyat ederek bu halka zülüm etiriyorsunuz sen kürt kardeşletini satarak mevki sahibi oldun şimdi serzenişte bulunma adam gibi çık bu kirli savaşın esas amacı saray diktatürlüğü ve saltanatın devamının sağlanmadıdır desene bir kez olsun onurlu haysiyetli bir şekilde davranın....son sözümde hakan bey sen ne zaman bu kadar akp yalakası oldun iki yumruk yedin iki kemik aldın tahir elçinin ölümüne neden oldun celal doğanı ayni cümleyle hedef haline getirmeye çalıştın sen akp nin ergenekonun basın ayağımisın ???


Yorum Yaz