Furkan Vakfı'nın Kopenhag’daki Vakıf Binası Hakkında 4 Fetva Birden Geldi!

Kopenhag’daki vakıf binasının Furkan Vakfı’na mı yoksa cemaatten ayrılanlara mı ait olduğu konusunda sorulan soruya dünyaca tanınmış Âlimlerden sonra, 4 fetva daha geldi!

Furkan Vakfı'nın Kopenhag’daki Vakıf Binası Hakkında 4 Fetva Birden Geldi!
25 Oca 2017 12:22:28

Bilindiği üzere Furkan Vakfı Danimarka şubesindeki görev değişikliğine isyan eden bir grup, cemaatten ayrılmış ve bunu sosyal medyada yayarak büyük bir fitneye sebep olmuştu. Bununla yetinmeyen asiler verdikleri hibeden geri dönerek şube binasının kendilerine ait olduğunu iddia etmişlerdi ve orada devam eden vakıf üyelerini gayri hukuki olarak üyelikten çıkarmışlardı. Bu olaylar üzerine Alparslan Kuytul Hocaefendi haklı oldukları halde aradaki problemin çözümü için İslami çözüm açısından hakeme gidilmesini istemiş, fitnenin büyümemesi için gerekli adımları atmıştı.

 Gidilen hakem sürecinde ise hakemler fıkha bağlı kalmaksızın muhakeme (hakka göre hükmetme) yolunu değil de müsalaha (arabuluculuk) yoluna giderek binanın yarı yarıya paylaşılmasına hükmetmişler bunu da yayınladıkları açıklamada belirtmekten sakınmamışlardı.

 Bunun üzerine Alparslan Kuytul Hocaefendi hakemlerin şer'i bir hüküm vermediklerini belirtmiş fakat söz verdikleri için hükme razı olduğunu canlı yayından ilan etmişti. Asiler ise hakem sürecinden sonra yarı yarıya paylaşımın şartı olan yönetim kurulunda da yarı yarıya üyelik şartını çiğneyerek resmen hakemlerin hükmünü çiğnediler.

Son olarak hadlerini iyice aşan asiler ve peşlerine taktığı serseri bir grup çekiç, içki şişesi, bıçak ve çivili sopa 14 Aralık Çarşamba günü gece geç saatlerde, Merkezden yayınlanan tefsir dersini dinleyerek vakıf binasından dağılan gruba saldırdı.

İlgili Haber; Furkan Vakfı Mensuplarına Saldırı!

Gelinen bu noktada Furkan Vakfı üyeleri Kopenhag’daki vakıf binasının cemaatten ayrılanlara mı yoksa cemaate mi ait olduğu hakkında dünyaca ünlü fıkıh âlimlerinin görüşlerine başvurdu. Dünyaca ünlü âlimlerin verdikleri fetvada Furkan Vakfı mensuplarının haklı olduğu ortaya çıktı. 

Son olarak dünyaca tanınmış alimlerden sonra Birçok yerde şubeleri olan, kurucusu ve idare meclisi olan, bağış ve hibelerle kurulmuş olan bir vakıf vardır. Bütün şubelerde bu vakıfta hizmet veren herkes vakfın idare meclisine ve kurucusuna tâbi olmaktadır ve idare meclisinden çıkan kararlara bağlı kalmaktadırlar.
Bu vakfın şubelerinin birinde bazı kişiler vakıftan ayrılmaya ve tek başlarına çalışmaya karar verseler, bu şube için önceden verdikleri ya da halktan topladıkları malların tamamını veya bir kısmını geri almaları caiz olur mu?
Bizim sayımız daha çok ve “Biz hizmet için para topladık, vakıf adına değil” deseler ve bir çok kimsenin parası ile alınmış olan vakfın binasında hak sahibi olduklarını iddia etseler bu iddiaları kabul edilir mi?
Birisi için toplanan para ona verildikten sonra “onun için vermedim” denilebilir mi? Denilirse bu iddia kabul edilir mi?
Vakıflardan bazı kimseler ayrıldıklarında vakfın ismi ile toplanmış paraların ve mülkün bir kısmını isteyip biz ayrı bir vakıf kuracağız, bu parayı orda kullanacağız derlerse kabul edilir mi?” sorusuna gelen 4 fetva ise şöyle;

 

Kopenhag Vakıf Binamızın Durumu ile ilgili 6. Fetva Prof. Dr. Saffet Köse’den…

Cevap:

Vakfa verilen paralarda vakfın tüzüğüne göre tasarrufta bulunulur. Ayrılan kişi parayı isteyemez. Çünkü bunu gerektiren bir sebep yok. Geride kalan yani mütevelli heyeti o vakfın tüzüğüne göre o parada tasarrufta bulunur. Vakfın tüzel kişiliği devam ettiği sürece vakfın varlığı da ona bağlı olarak devam eder. Her ayrılan bir şeyler götürürse ortada vakıf diye bir şey kalmaz. Vakfın tüzüğü esastır ve mütevelli ona göre davranır.

 

-İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ DEKANI İSLAM HUKUKU PROFESÖRÜ

PROF. DR. SAFFET KÖSE

 

Kopenhag Vakıf Binamızın Durumu ile ilgili 7. Fetva Diyanet İşleri Fetva Kurulu’ndan…

Konuyla alakalı Vakıflar Genel Müdürlüğünün ilgili mevzuatına göre hareket edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte şu hususları da göz önünde bulundurmanız tavsiye edilir:
a) Bir vakfa hibe edilip hesaba geçirilen malların/paraların kabz (teslim alma) şartı yerine geldiği için geri alınması caiz değildir.
b) Bir vakıf adına faaliyetler yürütülürken söz konusu vakfın adı zikredilsin ya da zikredilmesin toplanan yardımlar ve yardımlar neticesinde elde edilen mallar, bu vakfın malı sayılır.

T.C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANLIĞI

 

Kopenhag Vakıf Binamızın Durumu ile ilgili 8. Fetva

Ben bu olayı memuriyet gibi görüyorum. Memuriyette sizin topladığınız meblağlar sizin kendi şahsi gayretiniz sonucu görünse de aslında kurumsal kimliğiniz üzere verilir. Bunlar kendi içerisinde emir komuta zinciri olduğu için olup biten her şey yukarıya haber verilmesi gerekir. Yukarısı da herhangi bir sebep olmasa dahi yani merkez kişiyi görevden alabilir ve kişi buradan hak iddia edemez. Yani bu duruma Ebu Suud Hazretleri fetva verecek olsa kitaba değil konjonktüre göre hüküm verirdi.
Burada görünen ise bütün görevlendirmelerin vakıftan olması sebebiyle oradaki her şey Vakfa aittir.. İslami cemaat onlara bir gram bile bir şey veremeyebilir. Yarı yarıya fetva veren hakemlerin ise açıklaması Tam bir politik cevaptır. Neden %95 e 5 değil de yarı yarıya…

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İSLAM HUKUKU DALINDA İSMİNİ VERMEK İSTEMEYEN YARDIMCI DOÇENT

 

 

Kopenhag Vakıf Binamızın Durumu ile ilgili 9. Fetva

Bugünkü vakıf anlayışlarının bir kısmı -sorunuzdaki gibi- klasik vakıf anlayışıyla örtüşmemektedir. Vakıf nedir? Zengin bir kişi gayrimenkul yada -İmam-ı Muhammed’e göre- menkul varlığını ve bunların gelirlerini belirlediği amaçlar için kullanılmak üzere vakfeder, edebilir ve bu işler için bir mütevelli heyeti tayin edebilir. Esas vakıf denilince anlaşılan budur. Bir kaç kişinin bir araya gelerek kendileri ortaya bir şey koymadan ümmetten topladıkları mallarla kurdukları müesseseler birer yardım kuruluşlarıdır. Yöneticileriyse bağış almak için ne tür hesaplar açtılarsa topladıklarını o yollarda sarf etmek zorundadır. Ümmetin bağışçıları kimsenin kaşına gözüne değil; belirtilen hizmetler için vermektedir.
Bunun dışında ayrılmak niye ola ki?
Meşru bir neden söylenmedikçe içinde nefis hesabı olan adımların vebali olur.
Ve bu istekler kabul edilmez, kendisinin olmayan bir malı kişi nasıl talep edebilir? Edemez…
Özetle sorunuza bu şekilde cevap verebiliyorum. Allah rahatlık versin…

MEDRESELERDE YETİŞMİŞ FIKIH ALANINDA UZMANLAŞMIŞ AYNI ZAMANDA EGE’DE BİR İLÇE’DE MÜFTÜLÜK YAPAN İSMİNİ VERMEK İSTEMEYEN BİR HOCAMIZ

 



0 Yorum

Yorum Yaz